İçimdeki mutluluk bir türlü dinmek bilmiyordu. İlk Music Bank birinciliğimizi almıştık ve birinci olan şarkı bizim için özeldi. En azından benim için. Yazarlar bir sürü şarkı yazmıştı ama hiçbirine bağlanamaştım. Yazarlar bizi dinleyerek şarkı yazmayı denemişlerdi ve ortaya My First and Last çıkmıştı. Ben ve Min'i anlatıyordu. Aslında bakarsak çoğu şarkı bizi anlatıyordu. Belki de ona bağlı olduğum için her şeyde bizi görüyordum. Ama ona ithaf ettiğimiz şarkımız My First and Last idi. Sözlerinde de yazdığı gibiydi herşey.
"Nerede olursam olayım
Rüyalarımda bile
Benim için sadece sen varsın
Hayatımın kalanı üzerine yemin ederim ki
Başka bir sen olmayacak
Sen benim son aşkımsın."3 yıldır görüşmemiştik. Tek bildiğim Güzel Sanatlar Akademisine gittiği idi. Gerçekten hayallerimizi başarmıştık. Acaba beni özlüyor muydu? Onu bıraktığım için pişman mıydım yoksa değil miydim bilmiyordum. Tek bildiğimiz onu özlediğimdi. Hepimiz özlemiştik. Chenle kendini bildi bileli Min ile birlikteydi. Çocuklar onu çok seviyordu ve ben... Ben ona aşık olmuştum. İtiraf etmeliyim ki onu düşünüp ağladığım geceler çoktu. Duygusal bir insanım. Grup kariyeri istiyorsam ondan vazgeçmeliydim. Kendimce iyilik yaparken ona karşı bencillik etmiştim. Yüzüne bile bakmaya çekinmiştim ve ona not göndermiştim. Havalimanına gelmeyeceğini biliyordum. Chenle ve diğerleri buna çok üzülmüştü. Jisung ise sinirlenmişti. Hepimiz hayatımıza kaldığımız yerden devam etmiştik ve bugün bir fan buluşmasındaydık. Vay canına cidden işler bu noktaya gelmişti.
Hayranlar sırasıyla geliyor, imza istiyor ve iltifat ediyorlardı. Bu ne kadar beni mutlu etse de Min'in yerini tutmuyordu. Dakikalar sonra elinde rulo uzun bir kağıtla bir kız geldi. Başındaki şapkası yüzünden dudakları haricinde yüzünün hiçbir yeri gözükmüyordu. Dudakları vişne kırmızısı öpülesi dudaklardı. Gülümsüyordu. Beni heyecanlandırmıştı. Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar heyecanlanmıştım.
Uzattığı kağıt ruloyu elime alarak içine baktım. Bu...
Bu, Min'in son çizimiydi.
Bu Min'in ona önerdiğim Caravaggio çizimi idi.
Bu oydu.
Min karşımdaydı.
Ayağa kalkarak şapkasını çıkardım.
Bu oydu... Gerçekten Min karşımdaydı.
Afallamıştım.
"Yeni bir rüya başladı kızıl kafa. Beni özledin mi?"
YOU ARE READING
•Thanatos• Huang Renjun
Fanfiction"Rönesans Tanrı'yı insanlaştırırken Barok ise insanı Tanrılaştırır." "Neden Barok dönemini bu kadar çok seviyorsun Soo Min?" "Çünkü tüm karanlık dünyanın içerisindeki ihtişamı bana tekrardan gösterdi, ölüm gibi." "Neden buna bu kadar önem veriyorsun...