여섯

304 38 15
                                    




SPOILER

Bir zambak çiçeği gömüyordum bugün toprağa. Ölmüş, karanlığını bırakmış beyaz bir zambak bırakıyordum. Yaşayan toprağından ayrılmış zambak artık bir ölü olarak yerini alıyordu. O gitmişti, rüya bitmişti.

SPOILER


Ağaçlık bir ormanlıkta akarsunun yanında Renjun'i bekliyordum. Beraber burada buluşma kararı almıştık. Beraber çizimlerimize devam edecek ve kitap hakkında konuşacaktık. Yakan güneş beni ısıtıyordu. Gerçekten bir gerçekliğe kavuşuyordum. Telefona bildirimler gelmeye başlamıştı.

Lee Donghyuck : Senin sıran, o kızın numarasını istiyorum.

Senin sıran cümlesi kafamı karıştırmıştı, nasıl yani her şeyi başlatan-

''Hey Min!''

Düşüncelerimden beni bölen Renjun olmuştu, yanıma oturmuştu. Yorulmuş gibiydi. Sırt çantasını, resim dosyasını yere bırakmıştı. Elinde krem rengi bir kutu vardı. Bağdaş kurarak oturup kutuyu yanına koymuştu, sorgulamamıştım.

''Akarsu ne kadarda berrak değil mi? Umarım çok beklememişsindir Nihil.''

''Nihil?''

''Ah bilmiyor muydun... Nihil, hiçlik anlamına geliyor bir nevi bir akımda aynı zamanda. Karanlıkta bir hiçliktir değil mi? Nihil'sin bir nevi.''

''Hoşuma gitti bu.''

''Nihil ve Zambak çiçeği birleşti, ayı ve yıldızları oluşturdu.''

''Bu sanırım bizim efsanemiz.''

'' Evet bizim.''

Çizimleri yapmaya başlamıştık. Ne yaptığını merak etmemiş değildim. Uzanarak çizimine bakmıştım, Son Akşam Yemeği tablosunu resmediyordu.

''Demek Rönesans Bay Huang.''

''Ben Rönesans severim Soo Hanım.''

''Meh, güzel bir akım ancak çokta iç açıcı değil. Ben Barok'tan yanayım. Rönesans Tanrı'yı insanlaştırırken Barok ise insanı Tanrılaştırır."

"Neden Barok dönemini bu kadar çok seviyorsun Soo Min?"

"Çünkü tüm karanlık dünyanın içerisindeki ihtişamı bana tekrardan gösterdi, ölüm gibi."

"Neden buna bu kadar önem veriyorsun ki?"

"Çünkü her sanatçı ölümünden sonra sevildi Renjun."

"Bir ölüden daha fazlasısın Soo Min, sen benim aydınlık dünyamın karanlık tarafısın. Bir Nihil'sin."

Çizimini bırakıp yanındaki krem rengi kutuyu bana uzatmıştı. Derin bir nefes alıp konuşmaya başlamıştı.

''Hani derler ya bedenim toprak olana kadar diye, bedenim toprak olana dek buna bakar mısın Min. Eğer bir sanatçı yaşamından sonra değer görecekse benim değerim bu olmalı''

O benim için hep değerliydi ama bu onun farkında değildi. Kutuyu elinden alıp açtım. İçinde cam saksısında toprak içinde duran beyaz bir Zambak çiçeği vardı. Gözlerim gözleri ile buluşmuştu, kızarmıştı. Gülümsemiştim o çizimine devam etmişti. Biraz çizdikten sonra durmuş saatine bakmıştı. Hazırlanmamız gerektiğini anlamıştım. Toparlanıyorduk ve hava kararmaya başlamıştı, saatin nasıl geçtiğini anlamamıştık bile. Tam yürüyecek iken elimi tutmuştu, temiz ve yaşayan toprağın üzerinde yürürken birbirleri ile buluşan ellerimizi sımsıkı tutuyorduk, mutluyduk.

-

Zambak çiçeğini cam kenarına koymuştum, ona bakıyordum. Nasıl olurda bir anda kendimi bir rüya içinde zannederken gerçekliğe bu kadar çabuk kavuşmuştum.

Telefonumu elime alıp Haechan'nın mesaj kutusuna girdim.

''Kızın ismi Soi Chun. 17 yaşında ve müzik bölümünde. Numarası **********.''

Lee Donghyuck : 'Seni seviyorum biliyorsun değil mi Min*-*

''Hı hı.''


Kusura bakmayın duygusallığım üstümde karmaşık bir bölüm oldu...

Kusura bakmayın duygusallığım üstümde karmaşık bir bölüm oldu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
•Thanatos• Huang RenjunWhere stories live. Discover now