3, Then I left him alone.

1.9K 151 61
                                    

Kısa olduğunu biliyorum. Ama geçiş bölümü gibi düşünün. Bir sonraki bölümün bol olaylı ve uzun olacağına dair garanti veriyorum.

Bu arada paragraflara yapılan yorumlar çok hoşuma gidiyor, bilmem anlatabildim mi... (Yazar burada şirinlik yapmaya çalıştı ama öyle bir yeteneği olmadığını unutmuştu.)

Sizi seviyorum, iyi okumalar!



Birçok insanın aksine matematik dersine karşı büyük bir ilgi ve sevgi beslerdim. Matematiğe olan yeteneğimi bunun etkisi ile mi kazanmıştım, yoksa yeteneğim mi buna sonuç olmuştu; bilmiyordum. Öğretmenim Bayan Morgan yeteneğimi ilk keşfettiği zamanlar, emin olmak, belki de hatamı bulmak adına tahtaya yazdığı soruları hep bana sorardı. Bu sayede amigo kızların taktığı ama okul içinde yaygınlaşan bir lakaba sahip olmuştum: Cady Heron. Ardından Mean Girls izlediğimde ise, kendimi ister istemez ona benzetmiştim ve bu beni bir parça da olsa rahatsız etmişti. Yine de sonradan sonraya Bayan Morgan amacı her neyse ulaşmıştı ve bana bu kadar sık soru sormayı bırakmıştı. Artık tahtaya çıkmamın tek yolu, sınıfta soruyu cevaplayabilecek kimsenin çıkmaması haline gelmişti. Bazen kendimi gösteriş yapıyor gibi hissediyordum ve rahatsız oluyordum. Ama zor soruları çözebilmenin verdiği zevke değiyordu. İşin püf noktasını bilmek, iyi hissettiriyordu.

Yaklaşık iki haftadır tahtaya çıkmamamın üzerine, nihayet Bayan Morgan'ın yazdığı soruyu cevapladım. Elimdeki tahta kalemini yerine koyarken matematik öğretmenim cevabımı kontrol bile etmeden bana teşekkür etti ve yerime oturdum.

Öğle arasından önceki son dersti ve dediğim gibi, matematik derslerine olan sevgimden ötürü benim için hep ışık hızıyla geçerdi dersler. Ama bu sefer, yelkovan bir türlü dönmüyordu. Yeni şarkının okul radyosunda yayımlanacağı öğle arasını başlatacak zilin çalmasını beklememin sabırsızlığıma sadece katkıda bulunmadığını, tek nedeninin o olduğunu biliyordum.

Nihayet Bayan Morgan kitabını kapattı ve büyük, ahşap koltuğuna oturdu. Gözlüklerini gözlerinden çıkardığında aslında gözüktüğü kadar yaşlı olmadığını fark ettim. Ellerini sıvazladı ve gülümseyerek konuşmaya başladı. "Futbol takımımızı dünkü başarısı için tebrik etmek istiyorum," dediği an sınıfta sporla ilgilisi olan herkesten çığlıklar ve alkışlar duyuldu. Bu duruma gözlerimi devirip daha başardıkları şeyin bile ne olduğunu bilmediğimi düşündüm. Dün her yerde kutlamalar yapıyorlardı ve Calum da onu kutlamaya gelip gelmediği sormuştu ama durum hiç ilgimi çekmemişti.

Gürültüyü el işaretiyle bastıran Bayan Morgan, "Bana bunu sınıfta duyurmam söylendi ama sporla pek alakam yok, o yüzden Joshua, lütfen bize sen açıklar mısın?" dediğinde futbol takımının kaptanı Joshua boğazını temizledi ve ayağa kalktı. Birçok oyuncunun aksine Joshua cidden yakışıklıydı ve aldığı ilgiliyi hak ediyordu. En azından görüntü olarak. İç dünyasının allak bullak olduğu ise benim için göz ardı edilemez bir gerçekti.

"Büyük ihtimalle herkes biliyordur ama," dediğinde alaycı bir şekilde güldüm. Burada bile bilmeyen biri vardı işte!

Joshua beni duydu mu duymadı mı bilmiyordum. Çünkü umursamadan devam etmişti. "Ülkemizin dört bir yanının en iyi lise takımları seçildi ve eh, biz de bunlardan biri olacağız ki... ülkenin... en üst düzey... şampiyonasına... KATILMAYA HAK KAZANDIK." Tüm sınıf Joshua'yı alkışlarken bahsettiği turnuvanın hangisi olduğunu fark ettim. Benim takımda olduğum zamanlarda bile, bu turnuva için çalışıyorlardı. Amigo takımı futbol takımıyla birlikte katılacağı için bu hepimiz için büyük bir hayal haline gelmişti. Onlar en iyi futbol takımı olmak, bizse onların kazanmasıyla birlikte en iyi amigo takımı olmak istiyorduk. Bir araya geldiğimiz bazı zamanlarda bunu konuşurduk. Senelerdir bu şampiyona için hazırlandıklarını az çok biliyordum. Her ne kadar işin eğlence kısmına odaklı görünseler de, antrenmanlarını asla aksatmazlardı. İyi bir takımlardı, bu bir gerçekti. Hayallerine ulaştıklarına içten içe sevinsem de, en başında içinde olduğum bir hayal gerçekleştiğinde bunu artık paylaşmıyor olmak beni üzdü. 

Keep On Loving You // HoodWhere stories live. Discover now