13, Lover of mine; i know you are colorblind.

405 26 33
                                    

Merhaba! Geri geldim. Çok beklediğinizi ve hala bekleyen insanlar olduğunu biliyorum. Sabırlı olduğunuz için çok teşekkür etmek istedim.

Çok uzun süredir yazmadığım için biraz paslanmış gibi hissettim açıkçası. Yeterince keyifli, iyi değilse çok özür dilerim. Elimden geleni yaptım.

İyi okumalar!



"Anne, ben çıkıyorum!"

Annemle karşılaşmamak için koşar adımlarla indim merdivenleri. Kapıya uzanıp açtım.

"Ah, buradasın."

"Gelmeyeceğimi düşünmüş olamazsın." Ashton elindeki karton bardağı bana uzattı. Göz devirip elinden aldım ve kapıyı arkamdan kapattım. Kahvenin kokusunu içime çekip huzurla gözlerimi kapattım. Ashton beni izliyor olacak, "Zor bir geceydi, ha?" dedi. Güldüm. "Tahmin bile edemezsin."

"İnsan her gün aşk itirafları almıyor."

"Aman ne romantik."

Calum'ın önceki gün yaptıkları hakkında ne düşündüğümü ben bile bilmiyordum. Eğer sadece birlikte şarkı söylemiş olsak üzgün; beni öptüğü yerde gece bitmiş olsa kızgın olurdum. İçeri girip beni sevdiğini herkese söylemesi sadece kafamı karıştırmıştı. Bu kadar fevri bir davranış ondan beklenebilecek bir şeydi ama neden yaptığını, ne kadar ciddi olduğunu bunca cevaplanmamış sorunun içinden anlamak benim için oldukça zordu.

"Üzerindekini görmeyeli yıllar olmuştu." dedi Ashton düşünceli bir ifadeyle. Üzerimdeki krem rengi örgü büstiyere baktım düşünceli bir şekilde. "Calum'ın en sevdiği." dedim. Ashton okula varana kadar başka hiçbir şey söylemedi.

İlk birkaç ders günler sürdü sanki. İçinde bulunduğum her sınıfta, yürüdüğüm her kolidorda bana bakan kızlar vardı, amigo takımı ya da okulun popüler kesiminden herhangi birileri. Sürekli artıyorlardı ve dün yaşananların yayılış hızı beni dehşete düşürüyordu. Herhangi bir ihtiyacım için bir yerden bir yere gitmek eziyet haline gelmişti.

Yine bir teneffüste kitaplarım için dolabıma gittiğimde karşılaşmak istediğim son insanlardan biri beni yakaladı. "Hey Bonnie." dedi Darren, endişeli gözlerle. Saçları bugün ekstra dağınıktı, kaşları bile gözükmüyordu. Derin bir nefes alıp "Merhaba." dedim. Bizi dinleyen var mı diye etrafına baktıktan sonra tekrar bana döndü. "Bak, dün olanlar hakkında..." Lafını kestim. "Biliyorum, işten çıkarıldım. Zaten başka türlüsü mümkün değil... Daha kafenin ilk gününden bir sürü olay çıkardım. Baban çok kızmış olmalı. İstersen bana bağırabilirsin, sana hak veririm." Kafam utançla öne eğildi. Darren'ın iyi netinden sonra olanlar beni ona karşı mahcup ediyordu.

"Hayır, hayır." dedi hızla kafasını sallayarak. "Ben sana onu söylemeyecektim."

"Ne?"

"Dün olanlar senin sorumluluğun değildi ki. Grubu herkes çok beğendi. Luke olmasaydı büyük ihtimalle bir sorun çıkmazdı."

Şaşkınlıkla güldüm. "Beni gerçekten işten çıkarmıyor olamazsın. Darren, arkadaşın olmam bana iyi davranmanı gerektirmiyor."

"Biliyorum, Bonnie. Arkadaşım olduğun için değil, grubun iyi olduğu için seni işten çıkarmıyorum."

Ciddiyetine güldüm. "Pekala, patron." Gülerek dalgalı saçlarını kaldırdı. Alnı birkaç saniyeliğine açıldığında ne kadar tatlı olduğunu düşünmeden edemedim.

"Aslında benim sana sormak istediğim başka bir şey vardı."

Merakla baktım.

"Dün," dedi. "Calum... Doğru mu söylüyordu?"

Keep On Loving You // HoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin