Memory Three

13.7K 1.3K 695
                                    

04.01.2013

Çıkardığım küçük cep aynasından eyeliner çektiğim gözlerime bakıyordum. Makyaj yapmayan ve sevmeyen bir yapım vardı, yine de el becerilerinde iyi olduğum için zorlanmamıştım.

Makyajım bozulmasın diye üstün bir çaba sarf ediyordum ve broşür dağıttığım boşluklarda da rujumu tazeliyordum.

Her an siyah saçlı çocuk gelebilirdi.

Saatime baktım, burada dikildiğim yedi saatin son bir saati kaldığında neredeyse tüm broşürlerim bitmişti ve makyajımdan eser kalmamıştı.

Zaman geçtikçe rujumu tazelemek yerine dudaklarımı yemiştim ve her zamankinden daha da kötü görünüyor olmalıydım.

"Bir broşür alabilir miyim?"

Uzatmadığım broşürlerden isteyen erkek topluluğa baktım. Dört kişilerdi ve elimde on tane bile kalmamıştı. Onlara verirsem boş boş burada duramazdım ki.

Yine de gülümseyerek dört tane verdim ve elimde kalan son beş altı taneye hüzünle baktım.

"Gerizekalı, ayağın taşa takılır da o küçük burnun kırılır umarım! Beyinsiz."

Sorun yok Sera, erkekler zaten böyledir. Hiçbiri sözünde durmaz.

"Broşür alabilir miyim?"

Herkesin de broşür sevdası tutmuştu anlaşılan. Kısa boylu ve sevimli olan kıza baktım ve sinirle bir tanesini ona uzattım.

"Hayatına şerefsiz olmayan bir erkek girdi mi?"

Kız bana anlamayan bakışlarla baksa da umursamadım. "Hayır, sevgilim var ve çok muhteşem biri."

Şaşkınlıktan ve kıskançlıktan olduğum yerde kalakalmıştım. Kız da sanırım benden korkmuş olacak ki yanımdan uzaklaşmıştı.

"Zaten bir tek ben lanetliyim. Gökten elma yağsa benim kafama taş düşer, eminim. Ben artık yaşamak istemiyorum ya, ölmem lazım çabucak."

"Bir ara arkana bakmayı öğrenmen gerek." Omzumda hissettiğim elle yerimden sıçradım ve hızla arkamı döndüm.

Bu o çocuktu!

"Gelmişsin!"

Gerçek mi diye iki elimi yanaklarına koydum ve yüzünü biraz sıkıştırdım. Kaşlarını çattığını görür görmez ne yaptığımın farkına varmış ve ellerimi yüzünden çekmiştim.

"Kusura bakma, bir an seni görünce çok sevindim."

Dudaklarını yaladığını ve yamukça güldüğünü görüyordum. Ben ne saçmalıyordum böyle ya!

"Y-yani öyle demek istemedim. Artık çok şanssız olduğumu düşünmeye başlamıştım ve lanetlediğime emin gibiydim. Sonra sen gelince bir anda şaşırdım tabi, gelmezsin sanmıştım. E bir de hava soğuk ve dondum, hem sen neden bu kadar geciktin gerizekalı?!"

Yumuşak çıkan ses tonum bir anda ciddileşmişti ve kendimi bağırırken bulmuştum. Erkeklerle konuşma sorunum mu vardı benim? Neydi bu böyle?

"Özür dilerim, bağırmak istememiştim aslında. Ben biraz bekleyince-" Yüzünü yüzüme yaklaştırmasıyla konuşmayı bıraktım ve öylece bekledim. Bu sefer mesafeyi korumuştu.

"Güzel olmuş."

Çok şaşırdığımda üst üste göz kırpma huyum vardı ve nefret ediyordum. Yine öyle bir anın içindeydim mesela.

"Ne güzel olmuş?"

"Kızsal şeyler, yüzüne sürdüklerin falan?"

Makyaj yaptığımı mı kastediyordu? Hayır ya, gerçekten hayır. Onun için süslendiğimi falan düşünecekti şimdi. Gerçi onun için süslenmiştim ama böyle hemen belli olmasaydı keşke!

"Gidelim o zaman."

Elimi tutup beni yürütmeye başlamasıyla yeni bir şokun içinde kendimi bulmuştum. O benim elimi mi tutuyordu?!

Ben neden bu soğukta terliyordum?!

"Broşürlerim bitmemişti?"

Kafasını aşağıya eğip elimdeki kağıtlara baktı ve onları alarak kenardaki çöp kutusunun içine attı. "Onlar benim ekmek param! Sen aptal mısın?!"

Yüksek sesli güldüğünü duyarak biraz yumuşasam da kalan son kağıtlarıma üzülmüştüm. İlk defa elimdeki broşürleri bitirme şansım vardı, ilk defa.

"Bir saniye."

Yürümeyi kesip bir anda önümde durdu ve montumun fermuarını aşağıya indirdi. Geriye kaçmaya çalışmıştım ama belimden yakalayıp tekrar fermuarı kapatması on saniye falan sürmüştü.

"Vay be, gerçek bir sapıkmışsın."

Küçük olan gözlerini biraz büyültüp bana baktı ve kafasını iki yana salladı. "Sadece seni götüreceğim yere uygun musun diye baktım. Tahminlerim beni şaşırtmadı."

"Tahminin neydi ki?" Aşırı merakla sorduğum sorunun cevabı tabiki hüsran olmuştu.

"Değilsin, yürü bakalım."

Memories¹ Never | MYG ✓Where stories live. Discover now