Memory Eleven

9.3K 997 284
                                    

12.03.2014

Yoongi'den

Sikeyim, kim böyle bir bina yapmak isterdi ki?

Önümdeki kağıda umutsuzlukla bakıyordum. Hocanın istediği şey buna çıkıyordu ama gözüme o kadar çirkin görünüyordu ki neredeyse mesleğimden soğuyacaktım.

Böyle binalar yapacaksam mimar olmasam da olurdu.

Telefonumun sakin melodisiyle kağıda bakan gözlerimi çektim ve elime aldığım telefonu açtım. "Efendim?" Sera'nın bugün beni onuncu arayışıydı ve ne diyeceğini az çok tahmin ediyordum.

"Merhaba inek bey, otlamanız nasıl gidiyor?"

"Güzel, çizimi bitirdim." Kağıdı tutarak, hafifçe kaldırdım ve şaheserime baktım. "Öyle mi? Eminim çok güzel olmuştur."

"Çok da emin olma." Daha fazla bu saçma şeye bakamayarak, kağıdı gözümün önünden çektim. "Bu defa neden aradın?"

"Çünkü seni özledim Yoongi, ne zamandır buluşamıyoruz ve aramama da laf etmemen lazım."

Bıkkın bir nefes vererek, tek elimle başımı ovdum. Bu duruma bayıldığım yoktu ama artık bir şeyleri yoluna koyma vaktim gelmişti.

Son sınıftım, alttan derslerim dağ gibiydi ve ben mezun olamayacak gibi duruyordum.

Önceden umrumda bile olmayacak bu gerçek, şu an beni rahatsız ediyordu. Çünkü üniversite hayatı sonsuza kadar sürmeyecekti. Barlara girip çıkarak, baba parasıyla sabahlara kadar eğlenerek bir yere varamayacaktım.

Eskiden bu gerçeği çok da önemsemezken, Sera'nın hayatımdaki varlığı ile bir şeylerin farkına varmıştım.

Onunla hayatıma devam etmek istiyordum, onu hep yanımda istiyordum.

Bu yüzden hayatımı düzene sokmalıydım. Bunun için ilk olarak mezun olmam lazımdı ve mezun olmak için de fedakarlıklar gerekiyordu.

Eve kapanıp günlerce ders çalışmak gibi.

"Laf etmiyorum, hem senin de sınavların yok mu?" Derin bir nefes verdiğini duydum. "Çalışırım ben, daha vakit var. Acaba diyorum biraz dışarı mı çıksak? Çok ünlü bir dj geliyormuş, bu gece çok eğlenceli olacak gibi?"

"Ders çalışmam lazım, daha bakmam gereken iki ders daha var."

"Ne olur bir gececik ara versen? Seni çok çok özledim ve sıkılıyorum." O göremese bile kafamı iki yana salladım. "Mümkün değil Sera, iki gün sonra sınavım var."

"İyi, peki." Duraksayarak devam etti. "Kolay gelsin sana, yine ararım ben seni."

"Tamamdır, görüşürüz."

Telefonu masaya koyduktan sonra elimi saçımdan geçirdim. Ben de böyle olsun istemiyordum ama yapabilecek bir şey yoktu.

Hayatımı onun için düzene sokmaya çalışıyordum ve biraz sıkılması ufak bir bedel gibi görünüyordu.

...

"Hay amına koyayım ya!"

Çalan zil yüzünden kayan elim ve mahvettiğim makete bakarak sakin olmaya çalıştım. Siktiğimin evine kim gelirdi ki bu saatte?

Makete daha fazla bakmaya dayanamayarak sinirle kapıya yürüdüm. Kim geldiyse ağzına sıçacaktım, gerçekten yapacaktım.

"Yoongi-ah, sana sürpriz yapayım dedim!"

Kapıyı açar açmaz boynuma dolanan kollarla yutkunarak, Sera'nın beline ellerimi koydum. Tamam, demek ki kim gelirse gelsin ağzına sıçacağım derken bir kişiyi hesaba katmayı unutmuştum.

"Senin burada ne işin var?" Ders çalıştığımı bilmesine rağmen buraya gelmiş olmasına şaşırmıştım. "Bir de şansımı burada deneyeyim dedim."

Benden ayrıldı ve göz kırparak salona doğru yürüdü. Arkasından bakarken mahvolan maketi düşünüyordum. Keşke böyle bir saati tercih etmemiş olsaydı.

Kafamı iki yana salladım, bilse elbette o an zile basmazdı ve benim sadece sakin olmam lazımdı.

"Masayı ne kadar dağıtmışsın böyle."

Silikon tabancasını tutarak elinde bir süre çevirdi ve sanki çok ilginç bir şey görmüş gibi inceledi. "Çalışırken fark etmiyorum. Kahve falan yapayım mı sana?" Biten kahvemi yenilemek için bardağı elime alarak, ona döndüğümde elini elimin üstüne koydu.

"Bence ikimize de kahve yapma."

İstemsizce kaşlarımı kaldırarak ne yaptığını anlamaya çalıştım. "Madem dışarı çıkamıyoruz, senin de fazla dikkatini dağıtmadan eğlenceli bir gece geçiririz diye düşündüm." Diliyle alt dudağını ıslatarak, dudaklarını birbirine bastırdığında aralanan ağzımı kapattım.

Onu deli gibi özlemiştim, karşımda böyle hareketler yapıyorken sakin kalmak ölüm gibi bir şeydi.

Sadece ona dokunmayı değil, tıpkı onun da özlediği gibi vakit geçirmeyi de özlemiştim. Onsuz kaldığım ve ders çalıştığım zamanlarda, sesini duymak için sürekli beni dürten bir yanım vardı.

Ama karşı koyuyordum, karşı koymam lazımdı.

Onun için yapmam lazımdı.

"Sera, bunların hepsinin yetişmesi lazım ve hala hiç bakmadığım bir dersim var."

Elimde kahve fincanını alarak, masaya koydu. "Ama çok yoruldun, baksana göz altlarına." Elini yanağıma koyarak, baş parmağıyla gözümün altını okşadı. "Hem eminim sıkılmışsındır bu kadar ders çalışmaktan."

Beni etkilemesine izin vermemek için kendimi geri çekerek yüzümü elinden kurtardım ve kafamı iki yana salladım. "Sıkıldım ama devam etmem lazım, bunların hepsi yetişecek." Sinirle gözlerini kapatarak, kafasını benim gibi salladı. "Yoongi neden bu kadar kasıyorsun ki? Yapacağını ikimiz de biliyoruz, bizim zamanından çalıyorsun hep."

Bizim zamanımızdan, bizim için çalıyordum.

"Ben burada oturup bunları halledetmedikçe benim yerime biri her şeyi bitirmeyecek." Masaya oturarak, ona da koltuğu gösterdim. "Otur istersen, istediğini yapabilirsin. Sesten etkilenmem."

Televizyona, koltuğa ve etrafa baktıktan sonra bakışlarını bana çevirdi. Memnuniyetsiz bakışları benden sonra kahve bardağını bulmuştu. "İkimize kahve yapayım, en azından birlikte uyuruz." Mutfağa doğru ilerlerken kendi kendine söylendiğini duydum. "Bari uyuyor olsak da vakit geçirelim."

Gözden kaybolduğunda ellerimle yüzümü kapattım. Bana hiç yardımcı olmuyordu, o böyle yaptıkça kendimi kötü hissediyordum.

Elimden gelen bir şey yoktu, bu okul bitecekti çünkü bitmesi gerekiyordu.

Memories¹ Never | MYG ✓Where stories live. Discover now