Memory Thirteen

8.7K 957 149
                                    

11.09.2014

Yoongi'nin Anlatımından

Kafamı sağa sola eğerek boynumun ağrısını hafifletmeye çalıştım.

Kısmen ıslak saçla dışarı çıkmıştım ve bu ağrının katlanacağına adım kadar emindim ama tam kurutmaya vaktim yoktu.

Benim bu aralar sadece durup bir iki nefes almaya falan vaktim vardı zaten.

Kapının önünde beni bekleyen Sera'yı görünce gülümseyerek ellerimi kapşonlunun cebinden çıkardım. O da aynı anda bana doğru yürümeye başlamıştı.

Kollarımı ona sardığımda yorgunluğumun biraz olsun azaldığını hissettim.

Ne kadar kötü olursam olayım, ona sarıldığımda her şey hafifliyor gibiydi. Kalbimi mutlulukla doldurabilen tek insan oydu.

"Saçların neden ıslak senin?"

"Duş aldım." Beline sarılarak onu karşıya doğru yönlendirdim ve yürümeye başladık. "Yorgun görünüyorsun? Bugün eve erken dönecektin diye biliyorum?"

Bizi köle gibi çalıştırdıkları için ne zaman isterlerse o zaman gitmemize izin veriyorlardı ve kaç gündür masa başına bile hasret kalmıştım. Asla çıkmam gereken saatte çıkamıyordum.

İnşaatlarda, toz toprağın arasında ve güneşin altında kendimi bir üniversite mezunundan çok Roma dönemindeki bir köle gibi hissederek stajımı yapıyordum.

"Yorgun değilim."

Kısaca cevaplayarak belindeki kolumu koluna çıkarttım ve onu kendime yaslayarak yönlendirdim. "Madem yorgun değildin bir yürüyüş için neden o kadar nazlandın?" Çünkü beni aradığında tüm kemiklerim sızlıyordu ve o zamana kadar duş yapacak gücü bile bulamamıştım.

Beni o yataktan yalnızca Sera'yı görme düşüncesi kaldırabilirdi.

"Bilmem, biraz uğraş ki ilişkimizdeki heyecan sönmesin istedim."

Onu alaya aldığımda güldü ve sağ elini karnıma geçirdi. "Nazlı gelinler gibisin." O da benimle dalga geçtiğinde yüzümü buruşturdum. "Komik değil."

"Bence öyle, kız evi naz evi sonuçta."

Ona ters ters baktığımda beni umursamayarak parmaklarının üstünde yükseldi dudağımın kenarına küçük bir öpücük bıraktı. "Ben senin nazına katlanırım, merak etme." Sırıtarak, ona doğru eğildim ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım.

"Beni küçük öpücüklerle kandıramazsın." Kaşlarını kaldırarak, dudaklarını yaladı. "Kandırma gibi bir amacım yoktu." Göz kırparak önüne döndüğünde alayla güldüm.

"Ya, kesin yoktur." Kaşlarını çattı ama bana dönmedi. "Yoktu, diyorum." İnanmış gibi yaparak kafamı salladım ve çok kalabalık olmayan sokakta yürümeye devam ettik.

Sera beni aradığında yataktan kalkmak ve yürümek ölüm gibi gelmişti ama şu an kendimi biraz daha iyi hissediyordum.

Keşke ona biraz daha vakit ayırabiliyor olsaydım, bana iyi gelen tek şey oydu ama vaktimin tamamını yiyen staj yüzünden yanında olamıyordum.

Yine de bunu bizim için yapıyordum, bunu onun da bildiğini bilmek içimi rahatlatıyordu.

"Senin şu belalı ustaya ne oldu? Hala devam ediyor mu sizi deli etmeye?"

Sera etraftan bakışlarını çekerek bana baktığında ben de ona baktım. "O inşaata benden başkasını verdiler, şimdilik kurtuldum gibi." Büyük bir gülümseme suratına yayıldı.

"İyi olmuş, manyak adam seni öldürmek istiyor gibiydi. İnşaatın son katına çıkarıp atacak diye korkuyordum."

Abartmasına izin vererek, kafamı hafifçe geriye attım. "Canım tehlikede ama sen hala beni oraya göndermeye devam ediyorsun işte. Ne biçim bir sevgilisin?" Bakışlarını çekerek suratını astı.

"Elimde olsaydı emin ol göndermezdim." Ellerini önünde birleştirerek, birbirine kenetledi. "Seni sık sık göremiyor olmak canımı sıkıyor ve gerçekten yalnızlıktan beziyorum bazen." Bana biraz yaslanarak devam etti. "Eğlendiğimiz günleri özlüyorum."

Ben de özlüyordum, onunla rahatça geçirdiğim her zamanı.

"Biliyorum."

Bana çok fazla takılmayarak, yan taraftaki gençlere doğru yöneldi. Gitar çalıp, şarkı söylüyorlardı. Hevesle biraz onların yanına yaklaştığında ben de ellerimi cebime sokarak onu izledim.

O an çalan şarkıya eşlik etmeye başlamıştı, ben de altı yedi adım uzağından onu seyrediyordum.

Gitar falan çocuk ve yanındaki kız Sera'ya bakarak söylemeye devam ettiğinde, kısa sürede güzel bir uyum yakalamışlardı. Şarkı bitene kadar onları izledim, Sera çok uzatmayarak eğildi ve onlara selam vererek yanıma doğru ilerledi.

Gözlerinde üzgün bir ifade vardı.

Karşıma gelir gelmez kaşlarımı çatarak ne olduğunu anlamaya çalıştım. Gayet güzel söylemişti, insanlar alkışlamıştı ve o şarkı söylerken mutlu görünüyordu.

"Bir sorun mu var?"

Net bir şekilde sorduğumda buruk bir tebessüm tüm yüzüne yayıldı. "Eskisi gibi dinlemedin." Gözlerimin içine bakmaya devam ettiğinde, söylediği şeyi düşündüm.

Gerçekten eskisi gibi değildim, onu dinlerken hissettiğim heyecan kaybolmuş gibiydi.

"Çok güzel söyledin yine, alışmış olmalıyım."

Sadece kafasını salladığında onu kolumun altına alarak, yürümesini sağladım. Artık eskisi kadar genç hissetmediğimi fark etmiştim, bu yüzden Sera'yı dinlerken heyecan hissetmiyordum.

Olgunlaşmıştım ve onda beni heyecanlandıran şeyler ister istemez değişmişti.

Yine de o benim hayatımın her döneminde, farklı farklı yönleriyle her zaman aşık olunacak bir kadındı ve hep öyle kalacağına emindim.

Memories¹ Never | MYG ✓Where stories live. Discover now