Memory Twelve

8.6K 1K 113
                                    

15.06.2014

Yoongi'den

"Taksana şunu."

Yüzümü buruşturarak Sera'nın elindeki kepe baktım. "Zaten bu saçma şeyi giydirdin, onu asla takmam." Üstümdeki cübbeye bakarak gülümsedi. "Çok yakıştı sana, neden huysuzluk yapıyorsun?"

"Liseli miyiz biz? Cüppe, kep falan? Çocuk gibi hissediyorum." Annemlerin olduğu tarafa bakarak derin bir nefes verdim. "Şaka gibi, gerçekten mezuniyete geldim."

Kendime hala inanamıyordum ama olmuştu işte. Sera aylardır bunun için başımın etini yiyordu, en sonunda çift baskıya dayanamamıştım.

"Bu kepi atacaksın Yoongi." Sera sinirle kepi elime tutuşturdu ama yüzünde hala zoraki bir gülümseme vardı. "Annenler buraya bakıyorken tartışmak istemiyorum. Kaç kere üniversiteden mezun oluyorsun ki? Bir kere atma şansın var ve ben bu anı görmek istiyorum."

"Abartmıyor musun?"

"Sen mezun olabilesin diye eve kapanıp ders çalışmana ses çıkarmadım, beni zorlama."

İstemsizce gülerek, kafamı iki yana salladım. Alttan derslerim de olduğu için mezun olmam oldukça zor olmuştu.

"Yoongi, hadi oğlum." Annem yüzündeki gururlu gülümseme ile diğer öğrencilerin toplandığı alanı gösterdi. "Biz seni Sera kızımla buradan izleriz."

Annem Sera'nın koluna elini koyarak ona baktı. "İyi ki gelebildiniz, yetişemezsiniz diye korkmuştum."

Sera tüm içtenliğiyle konuştuğunda annem göz kırptı. "Oğluma kalsa yetişemeyecektik zaten, sen söylemesen bize tarihi bile söylemezdi." Okların bana döneceğini fark ettiğimde geri geri adımladım. "Ben kaçıyorum."

Hepsi güldüğünde Sera'ya bakarak göz kırptım ve elimdeki keple birlikte diğerlerinin arasına katıldım. Kutlama zaten yapılmıştı.

Sadece saçma bir usul olan kep atma işlemi kalmıştı.

Tüm öğrenciler bir araya toplandığında bizimkileri görebileceğim bir yere geçtim. Sera, annem ve babama bir şeyler anlatıyordu ve ikisi de gülerek dinliyordu.

Bu kadar iyi anlaşmalarına her defasında şaşırıyordum.

"Beşten geriye sayıyorum." Gür sesli biri bağırdığında, Sera'yla göz göze geldim. Bana kepi takmamı işaret ediyordu ama yapmayacaktım.

Cübbe bir yere kadar tamamdı ama kepin oluru yoktu.

"5, 4, 3." Sera'nın heyecanla baktığını görünce gülümsedim, neden bu kadar heyecan yaptığını asla anlamıyordum. "2." Çocuk seyircilere doğru döndü ve son kez bağırdı.

"1."

Tüm kepler havaya uçtuğunda, aralarında benimki de vardı. İstemsizce kafamı kaldırarak düşen kepleri izledim.

Gerçekten mezuniyet törenine katılmıştım ve mezun olmuştum, hiç beklemediğim bir şekilde.

Kepler arasından birini kapmaya uğraşmadan onlara doğru yürüdüm. Annemin gözleri dolmuştu, babam ise yüzünde büyük bir tebessümle beni izliyordu.

Yanlarına varır varmaz Sera'yı kollarımın arasına aldım.

Vücuduna doladığım kollarımdan kurtulmak için hafifçe kıpırdandı. "Yoongi, çekil." Anlam veremeyerek kendimi hafifçe geri çektiğimde, beni anneme doğru itti.

İyi gelin profili çizme konusunda gerçekten iyiydi.

"Gel buraya, vefasız."

Anneme sarıldığımda daha çok ağladını hissettim. "Ağlama artık." Benden ayrılarak kafasını salladı. "Mutluluk gözyaşları bunlar."

Klişe açıklamasıyla güldüm ve yanağına küçük bir öpücük kondurdum. "En son beni ilkokula giderken öpmüştün." Sitemini ve gülen Sera'yı umursamayarak babama doğru yürüdüm.

Onunla daha kısa ve gözyaşı olmayan bir sarılma yaşadıktan sonra, bakışlarımı Sera'ya çevirdim. "Artık bu cübbeyi çıkarabilir miyim?" Kafasını ciddiyetle iki yana salladığında muzipçe güldüm. "Neden ama? Emin ol takım elbiseyle daha yakışıklıyım, çok şey kaçırıyorsun."

"Yoongi!" Sera gözlerini büyüterek, dehşetle konuştuğunda annem de koluma vurmuştu. "Edepsiz seni, kızı nasıl utandırıyor."

"Yemeğe gitmeden bir fotoğrafınızı çekeyim, Yoongi daha fazla böyle duramayacak gibi."

Buradan çıkışta hep beraber bir şeyler yemeye gidecektik ve elbette Sera da bizimle gelecekti. Aksi düşünülemezdi, ben olmasam bile annemler onu alıp gider gibi geliyordu.

"Ver bakalım şu makineyi." Annem Sera'nın elinden aldığı fotoğraf makinesini önünden geçen gence uzattı. "Bir fotoğrafımızı çeker misin kızım?"

Kız gülümseyerek kamerayı aldı ve annem de Sera'yı kolundan tutarak yanımıza çekti. "Sen olmadan bu fotoğraf olur mu hiç?" Sera anneme minnetle baktıktan sonra kızın sesiyle, kameraya döndü.

"3,2,1. Çekiyorum," Üç dört kere düğmeye bastı. "Çektim." Kamerayı bize geri getirdiğinde Sera hafifçe eğildi. "Teşekkürler."

"Önemli değil."

Kız uzaklaşırken çektiği fotoğrafa bakıyordum. Oldukça güzel çıkmıştı. "Sizi bir de ailecek çekeyim." Sera'nın gereksiz teklifiyle gözlerimi devirerek cübbeyi çıkardım. "Ne gerek var, gidelim artık."

O da benim ailem sayılırdı ve onsuz bir aile fotoğrafı görmek istemiyordum.

O benim aşık olduğum kadındı, bana bunları yaptıran ve annemin yüzündeki tebessümün sebebi olan insandı.

Fotoğrafa tekrar gözlerim takıldı, her zaman olması gereken yerde, yanımdaydı.

Memories¹ Never | MYG ✓Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang