Memory Fifteen

7.8K 918 218
                                    

18.01.2015

Yoongi'den

"Finallerin başladı mı?"

Soruma karşılık kafasını pastasından kaldırmadan mırıldandı. "Hayır, daha var." Pastayla biraz daha oynayarak, sonunda kafasını kaldırabilmişti.

"Bunun tadını beğenmedim, deneyeyim demiştim ama."

Yüzünü buruşturduğunda tatlı ifadesine gülümsedim ve tabağımı ona doğru iterek, onun tabağını da kendime çektim. "Sen bana sevmezsin demiştin, seni dinlemeliydim." Somurtarak en sevdiği pastadan bir çatal aldı.

Onu her zaman ondan çok daha iyi tanıyordum.

Ona dair bir şeyler bilmek, aklımda tutmak ve dikkatimi üzerinde yoğunlaştırmak bana zevk veriyordu. Her hareketini ezberlemek istiyordum, her mimiğini.

Her zaman onun neyi seveceğini bilmek, neyden hoşlanmayacağını tahmin etmek ve onu korumak için çok daha geniş bir alan oluşturmak hoşuma gidiyordu.

"Sakalım yok ki sözüm dinlensin."

Onun söylediği garip pastadan bir çatal aldım ve istemsizce yüzümü ekşittim. "Bunun tadı biraz şey?" Doğru kelimeyi düşünürken Sera araya girdi. "Ekşi, baya ekşi. Pasta dediğin tatlı olur, saçmalık."

Kafamı salladım, bunu sevecek insan sayısı dünyada üç falandı ve onların da bu kafeye uğrama ihtimali gözümde sıfırla eş değerdi.

"İstersen bunu beraber yiyelim." Bana doğru tabağı ittiğinde reddettim. "Yok, yedim ben zaten." Onun pastayı çok sevdiğini biliyordum, ortak olmaya gerek yoktu.

"İki çatal aldın Yoongi, başka pasta söyleyelim."

"Gerek yok, bu tarz yerlerin pastalarını pek sevmiyorum." Sera şaşkınlıkla kaşlarını kaldırarak, çatalıyla beni gösterdi. "Nasıl ya, sen pasta yemeyi çok seversin?"

"Evet ama sadece pastane pastasını, bin kere söyledim ya?"

Sera dudaklarını aşağı doğru sarkıtarak pastasından bir çatal aldı. "Aklımdan çıkmış demek ki." Ona gülerek önümdeki kahveden bir yudum aldım.

İştahla yemesini izlemek güzeldi, onunla ilgili çoğu şeyin güzel olması gibi.

"Yoongi?"

Arkamdan gelen tanıdık sesle yerimde dikleşerek, Sera'nın sorarcasına bana bakan gözlerinden gözlerimi çektim. Masanın hemen önüne gelen kadını gördüğümde, bana uzanan eline karşılık ben de elimi uzatmıştım.

"Uzun zaman oldu görüşmeyeli, merhaba." Kibar gülümsemesine zoraki bir gülüşle karşılık verdim ve göz ucuyla Sera'yı kontrol ettim. Onun sağı solu belli olmuyordu ve ayarsız kıskançlık krizleri vardı.

"Merhaba Min Hee, nasılsın?"

"Çok iyiyim, mezun olmuşsun duyduğum kadarıyla." Kafamı sallayarak onu onayladığımda gülümsedi. "Hiç senden beklemezdim, ben bile bir sene uzattım okulu. Her zaman şaşırtmayı seviyorsun."

"Bitmesi lazımdı bitti, diyelim."

Min Hee yüzündeki gülüşü asla silmeden Sera'ya dönerek ona da elini uzattı. Sera'dan saldırgan bir tavır beklerken, ifadesiz bir yüzle kızın elini sıktığına şahit olmuştum.

Tarihte bir ilk falan olmalıydı bu.

"Merhaba." Min Hee, Sera'ya kısaca selam verdiğinde gözlerim ikisinin üstündeydi. "Merhaba."

Ellerini ayırdıklarında rahat bir nefes verdim, kaos çıkacak diye korkuyordum. "Ben daha fazla rahatsız etmeyeyim, bir ara tekrar görüşelim Yoongi." Yutkunarak, Sera'ya bakmadan kibarca gülümsedim. "Görüşürüz Min Hee."

Yanımızdan ayrıldığında gergin bir şekilde Sera'ya döndüm ve döner dönmez de beklediğim soruyu duydum. "Kimdi bu kız?" Pastasını yerken normal bir ifadeyle sormuştu.

Bunun fırtına öncesi sessizlik olduğunu biliyordum.

"Şeydi," Delirip kızı dövmeye gitmemesini diliyordum. "Eski sevgilim." Sera'nın ifadesi anında değişti ve meraklı bir tavırla kızın gittiği tarafa doğru baktı. "Senin böyle düzgün kız arkadaşların mı oldu? Dudağına yapışıp, yatağa davet eden versiyonlarını gördüm ben hep."

"O, biraz farklıydı." Zar zor açıklamaya çalıştığımda, hiç istemediğim bir şekilde üsteledi. "Derken?" Boğazımı temizleyerek kahveden bir yudum aldığımda devam etti. "Farklıydı ne demek?"

Ben sanırım şu an ölmüştüm.

"Onu seviyordum." Yine de ona yalan söyleyemezdim, ona karşı önceden de şimdi de olduğum en dürüst halimdeydim.

Ben yakama yapışan iki el ve bana bunu nasıl söylersin diyerek kızı dövmeye giden bir Sera hayal ederken o sadece kafasını salladı.

"Anladım." Arkadaki televizyonu işaret ederek modunu anında değiştirdi ve gülmeye başladı. "Düşen insanların videolarını birleştirmişler, çok komik."

Söylediği yere dönmeden, samimi bir şekilde attığı kahkahayı dinledim. Az önce ona önceden sevdiğim biri olduğunu ve biraz evvel yanımızda olduğunu söylemiştim. O ise sadece televizyona bakarak gülüyordu.

Bu Sera'nın asla yapmayacağı bir şeydi.

O beni kızların bakışlarından bile kıskanırdı.

Onda bir şeyler değişiyordu, en net şekilde şu an fark ediyordum. Eskisi gibi değildi, bana davranışları bile öncekinden farklıydı.

Neden böyle yaptığını ise asla anlamıyordum.

Memories¹ Never | MYG ✓Where stories live. Discover now