Memory Four

12.8K 1.3K 569
                                    

05.01.2013

Elimi tutmuş olan çocuğun koluna sarılmıştım. Yol boyunca konuşmamıştık ve sadece elimi tutmasına odaklanmıştım. Adını bile bilmiyordum.

Beni karanlık sokaklardan birine doğru sürüklediğinde yürümeyi kestim ve bana dönmesini bekledim. Çok geçmeden bana bakmayı akıl edebilmişti.

"Seninle karanlık sokaklara girecek kadar aptal mı görünüyorum ben? Hem seni daha tanımıyorum bile!"

Aramızdaki farkı kapatıp dudaklarını yanağıma bastırdığında hıçkırmıştım. Elimi dudaklarımın üstüne götürüp rezilliğimi gizlemeye çalıştım, o ise kısaca gülmüştü.

"Adın ne?"

Adımı sormayı daha yeni akıl edebilmişti, önce öpüp sonra adımı mı soruyordu yani?!

"Sera."

Konuşmayacağını anladığım an beklemeden devam ettim. "Senin adın nedir?"

"Adımı öğrendikten sonra benim yanımdan ayrılamazsın. Bunu kabul ediyor musun?"

Kocaman olmuş gözlerimle ona bakıyordum, baya bir ciddi duruyordu. "Yanımdan ayrılamazsın derken?"

Omuz silkti ve gökyüzüne baktı. Daha çok kendini rahatlatıyor gibi hissetmiştim. "Hep yanımda kalacaksın demek oluyor."

"Nasıl yani?! Yatıya falan kalmam ben, buluşuruz evime dönerim."

İnanamamış bir şekilde bana baksa da kendimden taviz vermemiştim. "Sen gece benimle kalmayı mı düşündün? Küçük bir sapık olduğunu seni gördüğüm ilk an anlamalıydım."

İşaret parmağımı kendime doğrulttum, "Ben mi?" dediğimde hızla onaylamıştı.

"Hala adımı öğrenmek istiyor musun? Beni hayatından çıkartman kolay olmaz."

Çocuğu tanımıyordum, onunla tanışalı daha iki üç gün olmuştu ve adını bile bilmiyordum. Ayrıca benimle düpedüz anlaşma yapmaya çalışıyordu.

Yine de şimdiye kadar hiçbir erkeğin gözlerine bakmak beni bu kadar etkilememişti.

"İstiyorum."

Kafasını iki yana salladı ve şimdiye kadar yüzünde gördüğüm en tatlı gülüşü gözlerimin önüne serdi.
Ben de saniyelik olan manzaranın keyfini çıkardım.

"Pişman olmayasın?"

"Belki de sen benim adımı öğrendiğin için pişman olursun, belli mi olur?"

Tek kaşımı kaldırıp kollarımı göğsümde birleştirdim. Özgüvenime şaşırdığı için olacak ki gözlerini ayırmadan bana bakıyordu.

"Adım Yoongi."

Gülümsedim. Bu ismi hiçbir zaman unutamayacağımı biliyordum.

***

Beni getirdiği mekanda kaçıncı içkimi içiyordum bilmiyorum. Kollarım boynundaydı ve belime yerleştirdiği elleriyle ritme ayak uydurmaya çalışıyordum.

"Sera?"

Fazla dans etmekten uyuşan ayaklarım yüzünden dayanamayıp, kafamı boyun girintisine yerleştirdim ve gülmeye başladım. Benim gibi o da gülüyordu ve saatler içinde bu hale nasıl gelmiştik hatırlayamıyordum.

"Adın neydi?~"

Yoongi'nin yüzüme eğildiğini fark ederek kafamı kaldırdım ve parmak uçlarımda yükseldim. Boylarımız hemen hemen eşitlenince kaşlarını çatmıştı.

"İki birayla adımı unutmuş olamazsın? Hayatımda hiç içmedim derken yalan söylemiyor muydun?"

Kahkaha attım ve kafamı iki yana salladım. "Neden yalan söyleyeyim Yoongi-ah?"

İsmini söylememle güldü ve kollarını bana daha sıkı sardı. Benim aksime onun sarhoş olduğunu asla  düşünmüyordum.

"Buraya hep gelir miyiz?!"

Heyecanla sorduğum soru üzerine cevapsız kalarak dans etmeye devam etti, ben de sorgulayacak kadar kendimde değildim.

***

"Koş!"

Yoongi'nin elinden tutmuştum ve sağa sola sallanarak koşuyordum. Bardan yaka paça kovulmuştuk ve sokağa çıkar çıkmaz temiz hava ciğerlerimle buluşmuştu.

Hala sarhoşluğun vermiş olduğu rahatlık üstümdeydi ama kendimi tamamen kaybetmemiştim.

Bir müddet koştuk, yorulduğumu hissettiğim an ise kendimi yerde buldum.

Karların üstündeydik ve Yoongi benim altımda kalmıştı. "Beni bilerek mi düşürdün?!"

Aşırı sinirli soruma "Evet." diyerek cevap vermesiyle kahkahayı bastım. Gülüşüme o da eşlik ettiğinde, gözlerim soğuktan kızaran burnunda takılı kalmıştı.

"Ne kadar güzel bir burnun var!"

"Ayrıca gözlerin de çok şirin!"

Ellerimi yüzüne yerleştirdim ve yanaklarını iki yandan sıktırdım. Bunu yaparken tüm ağırlığımı üstüne verdiğimi hissedebiliyordum.

"Yanakların da harika!"

"Kaşların muhteşem!"

"Ne kadar beyazsın!"

Heyecanla konuşurken gülümseyerek beni izliyordu. Ben susar susmaz ise o konuşmuştu. "Gözlerin çok güzel."

Şimdiye kadar bunu çoğu kişiden duymuştum, doğruluğuna ise hiçbir zaman inanmamıştım. Bana göre gözlerim herkeste olandan farklı değildi.

Onun gözlerine baktığımda ise ilk defa doğruluğuna inanıyordum, ilk defa bir iltifatın altında yatan duyguyu hissettiğimi fark edebiliyordum.

Memories¹ Never | MYG ✓Where stories live. Discover now