26

5.9K 437 165
                                    

İki hafta sonra

O günden sonra Tae bana sürekli mesaj attı ama hiçbirine cevap vermedim. Jennie olarak da normalden soğuk davrandım. Bu süre içinde Yugyeom falan olanları anlamış ne olduğunu sormuştu ama bir şey söylememiştim.

Okulda yapılan deneme sınavında çok kötü bir sonuç aldım. Hocalar babamı çağırıp görüştüler. Babam ise buna kızıp psikolog seanslarımı arttırmıştı. Psikolog ise, ona hiçbir bok anlatamadığım için bana yardımcı olamıyordu.

Taelerin final maçı olmuştu ve kazanmışlardı. O sırada -Tae'nin bana çektirdiği bütün acıları unutup- onlara destek oldum. Taehyung bu sıralar çok dalgındı, büyük ihtimal Min So olayından dolayı.

Yarı final maçında bile bana sarılmıştı. Sanırım Çaklıt olarak ona fazla şey söylemiştim ve kızlarla arasına mesafe koymuştu. Lisa'yla bile eskisi kadar yakın değildi.

Keşke bunu en başta akıl edebilseydi...

İki gün sonra da bizim final maçımız vardı. Lisa kendimizi yormamamızı, bu işi güzelce halletmemizi söylüyordu.

Yarı final maçında karşı takım çok uyuz çıkmıştı ve bilerek oyuncu sakatlıyorlardı. Topu, bilerek en iyi oyuncularımızdan birinin suratına atmışlardı. Kızın ağzı burnu kanadı, o derece.

***

~Kim Taehyung~

Bugün Jennielerin maçı vardı. Onları kesinlikle izlemeliydim. Çünkü hem en yakınlarımdı, hem de her maçımda bana destek olmuşlardı.

Kızlar hazırlanmak için soyunma odasına gittiğinde maça yaklaşık bir saat vardı.

Gelen mesaj sesiyle telefonumu cebimden çıkardım.

Jendeukjecorn: Okulun önündeki parka gel

Oha! Çaklıt onca zamandan sonra bana mesaj mı atmıştı? Önceki konuşmalarımız neden görünmüyor... Üzgün olduğumda komik yerleri okuyup gülüyordum. Tabi, şuan bundan daha önemli bir mesele var:
Jennie'nin maçı var, gidemezsem kötü olur.

Ama Çaklıt, bu seferde beni istediği gibi göremezse... Hemde bir kız yüzünden!

Jendeukjecorn: Merak etme, maça  yetişeceksin. Sadece birkaç dakikanı alacağım.

Taetae: Geliyorum Çaklıt.

Parkın içine girdiğimde birkaç çocuk ve annesi dışında   pek kimseyi göremedim. Arka tarafa doğru ilerledim.

"Tae"

Adımı duyduğumda sesin geldiği yöne döndüm. Dönmemle kafama ağır bir darbe almam bir oldu.

***

Genç adam, Jong Suk tarafından kaçırılmış, sandalyeye bağlanmıştı. Hafif kıpırdamasıyla uyandığını belli etti Tae. Karşısında onu gördüğünde surat ifadesi değişti.

"Seni psikopat!"

Jong Suk gülmekle yetindi. Tae'ye yaklaşıp cebinden telefonunu aldı. "Acaba Çaklıt'ın şu an ne yapıyor? Kim olduğunu merak ediyor musun?"

Düşünceli bir hal aldı Tae. "Çaklıt'ı nereden tanıyorsun? Ona bir şey yapmadın değil mi?! Hem beni o çağırmış-"

Telefon uygulamasına girip kendi yazdığı mesajları gösterdi Tae'ye. Çaklıt'ın Jennie olduğunu, kutlama günü telefonunu karıştırırken öğrenmişti. Bugün de onun kullanıcı adına benzer -Jendeukiecorn, Jendeukjecorn- bir hesap açıp Tae'yi kandırmıştı.

Bilerek bugünü -Jennie'nin maçı olduğu günü- seçmişti.

"Şerefsiz!" diye bağırdı Taehyung.

"Sakin ol küçük velet. Bugün Çaklıt'ın kim olduğunu öğreneceksin. Hadi onu buraya çağıralım."

"Ona bir şey yapma! Sakın çağırma buraya!" dedi Tae.

"Merak etme..." diye tısladı Jong Suk. "Zarar vermek istediğim biri değil." deyip göz kırptı. "Şimdi ona fotoğrafını atalım."

Jong Suk, genç adamın fotoğrafını çekip anonim uygulamasından Jennie'ye attı ve oldukları adresi yazdı.

***

Jennie kendine gelen mesajla şok olmuştu. Maça çıkmasına yarım saat kalmıştı ve sevdiği adam tehlikeydi. Şuan, kalp kırıklığı veya Çaklıt'ın gerçek kimliği umurunda değildi. Ne yaparsa yapsın, ne olursa olsun; o, onun sevdiği çocuktu.

Telaşla odadan çıkmaya yeltendi güzel kız. Takımdaki diğer kızlardan sesler çıktı. "Hey, nereye gidiyorsun?"

"Çok az kaldı Jennie."

"Bir şey mi oldu?"

Hiçbirine cevap vermeyince Lalisa kesti, Jennie'nin önünü. Jennie sinirle kulağına fısıldadı. "Zaman yok! Tae tehlikede. Maç veya okul umurumda değil!"

Kapıyı çarpıp koşarak okuldan çıktı Jennie. Atılan adrese, on dakika sonra vardı. Buraya gelmeden şapka, gözlük ve maske takmayı unutmamıştı. Tae'nin rahat bırakacağını düşünmüyordu ama yinede böyle daha iyi olacağını düşünmüştü.

Yavaşça kapıyı ittiğinde karşıdaki sandalyede oturan Tae'yi görmesiyle geriledi ve şapkasının ucunu biraz daha aşağı indirdi.

"Çaklıt?"

Şaşkın gözlerle Jennie'ye baktı genç adam. Güzel kız işaret parmağını dudağına götürerek sessiz olmasını belirtti. Etrafa bakıp kimseyi görmediğinde hızlı adımlarla Tae'nin bağlı olan ellerini çözmeye başladı.

Sonunda bittiğinde karşı karşıya geldiler. Jennie'nin kalbi zıpzıp top misaliyken, Tae'de heyecanlıydı.

Buradan çıkmak için arkasını döndü Jennie.

"Çaklıt, dur." deyip bileğinden tuttu onu, Tae. "Bu kadar yaklaşmışken, kim olduğunu öğrenmeliyim."

Sesini çıkartamadığı için başını olumsuz anlamda salladı Jennie. Tae bir eliyle, Çaklıt'ın elini tuttu. Diğer eliyle şapkasını çıkardı. Biraz kıpırdandığında Tae onu daha çok sıktı.

Maskesini ve gözlüğünü çıkardığında şok oldu. Ama bir yandan da ikisinin aynı kişi çıktığı için çok mutluydu(?)

"J-jennie?"

Kapıdan bir ses geldiğinde ikisi de ürktü. Jong Suk, iki gencin görüş açısına girdiğinde Jennie, Tae'nin elinden tutup koşmaya başladı. Tae'yi arkasında sürüklüyor, bir çıkış bulmaya çalışıyordu.

Sonunda depo gibi yerden çıktıklarında, Jong Suk hala peşlerindeydi. Zamanla Tae'nin eli, Jennie'ninkinden ayrılmıştı.

Jennie caddede koşarken arkasında duyduğu fren ve korna sesleriyle şaşkınca arkasına döndü. İnsanların oraya toplanmasıyla ve arabanın durmasıyla kaza olduğunu anladı.

Gözleri doldu genç kızın. "Tae?"

Çaklıt •taennie•Where stories live. Discover now