Jungkook beni beklerken ölmez ki.

23.9K 2.5K 2.5K
                                    


Medya: Tuğkan - Ayrılık

Medyadaki şarkıyla okumanızı öneriyorum. Öyle çok seviyorum ki o adamı dinlediğim tek türk diyebilirim ve herkesin tanıması gereken kelimeleri tapılası bir adam. Dinleyerek okuyamayanlar da sonradan mutlaka dinleyin olur mu? Gerçekten şarkılarını dinlemekten sıkılmadığım nadir kişilerden biri. Onun dışında bir kaç hafta içinde finali atacağım ve bunun için de çok heyecanlıyım. Hatırladığınız da yüzünüze buruk bir gülümseme oturacak bir hikaye olarak veda edebiliriz size umarım. Keyifli okumalar.

***

Ben öyle birini almıştım ki hayatıma, kendimi aradan çıkarıp onu kattığım bütünüyle ona karıştığım, aynanın karşısında saçlarına dokunduğunda kendi saçlarımda hissettiğim biriydi. Üstelik bana bu kadar karışırken sormamıştı. Kalbimin yerini daha ben bilmezken o bana adres bile sormamıştı. Göğsümü yara yara, canımı acıta acıta sızmıştı canıma. Ne zaman girdiğini bilmiyordum. Onu ne zaman tam olarak hissettim bilmiyordum. Nefes alırken göğsümde bir ağırlık hissettiğimde mi varlığını hissetmiştim yoksa bir şeye dokunduğunda parmak uçları olmak istediğimde mi hissetmiştim onu bilmiyordum. Her sabah aynı saatte bakışlarıyla büyüttüğü camının kenarındaki çiçekleri olmak istediğimde mi fark etmiştim varlığını bilmiyordum.

Beni sevsin istemiştim. Beni her şeyiyle sevsin istemiştim.

Beni sevmişti.

Öylesine çok sevmişti ki, beni görmediği halde daima bakışlarını üzerimde hissettirecek kadar çok sevmişti beni. Hiç kaçırmadığı sadece sesini duyduğu diziler kadar çok sevmişti beni. Beni öyle çok sevmişti ki, çiçeklerini soldurdu bana olan sevgisi. Adımı öyle güzel söylemişti ki, adımla seslenen herkesi utandıracak kadar çok sevmişti beni. Bana yörüngemi şaşırtmıştı. Ondan başka gidecek bir yer bilemez hale getirmişti.

Ellerini çekti ellerimin arasından, o sevgisinin büyüklüğüyle yarışacak kadar öyle kırmıştı ki beni, öyle parçalara bölmüştü ki, beni biçare bırakan adama sevgilim ben şimdi sensiz ne yaparım? dedim, varlığıyla bana kendimi bile unutturan adama sormuştum bunu. Adını o gece öyle çok kullanmıştım ki, sesimi duymadığında beni tanımayacağı gerçeği içimi acıta acıta kullanmıştım o güzel ismini. İçim olan adamın içimi unutturduğu gerçeğini ben ismini fısıldayarak kabullenmiştim.

Böyle olması gerekiyormuş dedim saçlarımı kırparken. Karanlık dünyasını aydınlatmış adamı, hayatımı karartan adam olarak hatırlamak daha kolaydır dedim. Düştüğünde elinden tutmayan insanlar yerine dizlerindeki yarayı öpen adamı silmek daha kolaydır dedim. Böyle bitmeliymiş dedim ellerinden tutup o unuttuğu denizin binbir tonunu ona fısıldamamak gerekirmiş. Böyle son bulmalıymış geceyi tenine bırakırken, o korkmasın diye yıldızları da yuvasından söküp almamak gerekirmiş dedim. Bitti dediğinde bitmedi diye delirecek kıvama gelinmemeliymiş dedim.

Yüreğini de alıp gitmeliymiş o adam. İçine kazıdığı adamı yuta yuta gitmeliymiş dedim. Tüm bunlar olurken her şey geçip giderken, ilkbahar yaza dönüşürken ben kışa büründüm. Gökyüzünden kovulup o taşlı zemine çakıldım kimse görmedi beni. Dizlerinden öptüğüm adam duymadı sesimi. Acının kıblesi oldu dilimin ucundaki adı, dökülemedi dudaklarımdan.

Ben ona kırıldım da sustum. Bir mırıldansaydı adımı, sesimin varlığını diline sürterdim.

Şimdi benim dizlerim kanasa, dizlerimin kanamasına sebep olan kaldırım taşı Taehyung olurdu. Taehyung benim içim olsaydı ben mızrak olur, ona ulaşmak için içimi oyardım. Taehyung benim acılarım olsaydı diyemiyordum çünkü Taehyung bundan çok daha fazlasıydı. Taehyung benim sızımdı. İçimde durmadan bir yerlerden sızdıran yaramdı. Taehyung benim yaram olsaydı, ben ona dokunmak için sürekli orayı deşer, kanatırdım. Şimdi gözlerime böylesine acıyarak bakarken onun gözlerindeki hançeri o yaraya defalarca kez saplıyor, ondan daha fazla acıyordum.

opia | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin