Son nefesimi verene kadar senin eşin olacağım.

28.1K 2.2K 9.4K
                                    


Hepinize merhaba, bölümün bu kadar geç geldiği için üzgün olduğumu söylüyor ve hepinizden özür diliyorum. Bu hikaye beni ruhen çok yordu, şakasız söylüyorum ilk bölümlere dönüp yaptığım hatalarımı bile düzeltemiyorum. Şu anki aklım olsa kesinlikle yazmazdım diye düşünüyorum. Bendeki anısı çok büyük, kalbimde ölmüş birine ithafen yazılan bu satırlar, beni her yazmaya başladığımda ağlatıyor.

Oy ya da yorum diye sizden rica etmeyeceğim içinizden gelirse yaparsınız zaten çünkü bu hikaye bir wattpad kurgusundan çok daha öte benim için. Bu arada medyadaki şarkıyla okumanızı öneriyorum. Söz yok sadece enstrüman ve sizi okurken etkilemiyor. Mutlaka dinleyin. Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur. Keyifli okumalar dilerim.

Medya: Dağılma - Ben de Özledim.

En çok onun gözleri güzel, en çok onun gözleri öpülesi, en çok onun gözlerine bakmak şeref duyduran, gözlerine bir namus gibi baktıran, kirpiklerini her itişinde yüreğimden en çok vurgun yediğim gözleri, fakat en çok onun gözleri görmüyordu, görmesi için delirdiğim beni. Dizlerine kapanıp ağlamak isteğim günler vardı, bana layık gördüğün bu mu, ben dudaklarımla sevdim o göz kapaklarını. Bakmadım sevişirken tenine, bana bakamıyor diye, bakmaya utandım güzeller güzeli çehresine. Gözlerimdeki yansımasını göremiyor diye, kör etmiştim ben o gecelerde kendimi.

Bakmamıştı bana, bir kez olsun görememişti nasıl kirpiklerimi titrettiğini, yavaş yavaş ölmüştüm gözlerinin önünde, helak olmuştum en arsız günahkarlar gibi, yine de o gözleri bir kez olsun bana bakarken titrememişti.

Gözlerimin için gülüyordu ona bakarken, fakat o bunu görmüyordu. Bu acıdan başka ne verebilirdi ki bana? Binlerce evlat acısını ikiye katlıyordu bu acı. Tarifi imkansızdı, ben yapamamıştım.

Parmak uçlarım kirpiklerine dokunmak bir yana dursun, uzandığım an da kemiklerimden sesler dökülürdü sanki, o meşhur vicdanı sadece benim için sızlarken, onun gözleri benim kirpiklerime değmemişti. Eğer onun gözlerine bakamadan ölürsem, mezar taşıma yazacaklarımı ben cüzdanımda taşıyordum, o kadar helak olmuştum ben, o kadar acımıştı yüreğim, onu gördüğüm an kıvrılan dudaklarımı, beni göremeyişi, o kadar dert olmuştu içime. Bir o anlardı beni, bir o anlardı halimden, bağırmak istiyordum ona.

Kim Taehyung, ben bu derdi nasıl, ben bu dertle nasıl?

Şimdi nikahımız kıyılacaktı,Tanrı'nın huzurunda söz verecektik birbirimize, hiç ayrılmamaya, son nefeslerimize şahit olmaya, fakat ben tutamayacağım sözler vermezdim ona, vermemiştim hiç. Bu yüzden son nefesime kadar, yanında olacağıma dair ona söz veremeyecektim.

Çünkü avuçlarımda, mezar taşıma yazılacak o sözleri tutuyordum.

Bir Jeon Jungkook vardı, ahu gözlü bir adamı tanıdı, gözlerinde kayboldu, ona doyamadan da gitti.

Karşımda, saçlarıyla uğraşan ahu gözlü adama bakarak iç çekmiştim. Aynanın karşısına nasıl oldum diye bakmak için geçmişti fakat gözleri kendi güzelliğini bile göremeyecekti. Elleri gitmişti üzerine. Küçük bir çocuğun neşesi vardı yüzünde.

"Nasıl olmuşum?" diye seslenmişti bana kuşlar onun sesinden öpüyordu sanki bana seslenirken. "Güzel miyim, güzel olmuş muyum, beğendin mi beni?" bütün hepsini sıra sıraya dizdiğinde sanki bir hipnoza girmiştim. Onu düşünüyordum, karşımda duran adamı düşlemeden duramıyordum.

"Nasıl oldum?" diye sormuştu bana yeniden, gören gözlerine sormuştu, bana sormuştu aynaya değil, bana dönmüştü yüzünü.

"Çok güzelsin." demiştim. "Her zamanki gibisin, cennet kadar ihtişamlı duruyorsun." sırtını bedenime yaslamıştım biraz daha.

opia | taekookWhere stories live. Discover now