2.BÖLÜM: RUHA İŞLEYEN RİTİM

216 76 177
                                    


"Buraya gelmek zorunda mıydık?"

Tüm hoşnutsuzluğum ile yüzümü astım ve ayağım ile belli belirsiz tutturduğum ritimim ile dışarı yansıtıyordum. İnsan en çok korkularının üzerine giderse yenermiş.

Peh, yalan katiyen inanmam.

Batıkan 'Benim istediğim yerde çalacaksın' diye tuturması sonucu asık suratım ile karşımda ki kıyıya çarpan suyun varlığını ölçüyordum.

Evet, sahile gelmiştik. Meltem kokusu insana bir yere kadar huzur verebilirdi. Ben o huzuru artık bulamıyordum.

"İtiraz kabul etmiyorum" dedi ve cool bir şekilde kendi ekseni etrafında döndükten sonra, "Şu ağacın altında ki banka geçelim" diyerek karşıya geçerek Akasya ağacının altında bulunduğu banka ulaştı, ardından bende.

Saat 02.30'du.

Yarı yarıya insan doluydu sahil yolunda. Hava hafif sıcak ve rüzgarlıydı. Dün sabah yağmur yağmamış gibi sıcaktı hava.

"Utanmazsın değil mi?" dediğinde dalgaya aldığını anlamıştım. Kaşının tekini kaldırarak ukala bir bakış attı.

Yüzüne vurmak, saçlarını çekmek istiyordum ki insanların gözünün önünde tüm karizmasının bozulması ve utanması umurumda olmazdı.

Belli etmeksizin içime gömdüğüm tebessümleri yeryüzüne çıkarabilirim.

"Şaka yaptığını farz ediyorum" dedim ona tersten bakış atarken. Bankta yan yana oturmuştuk ve önümüzde sahil yolu vardı. İnsanlar bir sağa bir sola sevdiklerine gülümseyerek anın tadını çıkardıkları bariz bir kabullenişti.

"Ben çocukluğumda bu kadar gülmedim" dedim elimin tersiyle önüme düşen saçlarımı geriye attım ve ardından kahküllerimi düzeltttim.

"Güldüğünü nadir gördüm, çocukluğuna şahitlik etmek istemezdim" dediğinde bakışlarım ona döndü. O da bankın uç tarafında olan Akasya ağacının gövdesine yaslanmış bana odaklanmıştı. "Gülmek sana yakışıyor" dedikten sonra hafif bir tebessüm belirdi yüzünde.

Gülmeyi sevmezdim, niye ve niçin gülecektim ki? Sadece ruhum hasretti tebessüme, her yürek gibi o da tatmak isterdi o duyguyu.

'Sana söz ki bir gün tattıracağım o tebessümü, senin için katlanırım iki saniye' diye geçirdim içimden.

İki saniyeden fazlası zulümdü bize...

Derin bir nefes alıp ayak ucumda ki Gitarımı kutusundan çıkardım. Siyah Gitarım ayın ışığı altında göz kamaştırıyordu. Herkesi büyülemeye hazır mıyız?

"Ritim mi şarkı mı?" diye sessizce firar etti cümlelerim. Geceye bir hediyeydi bu. Ritim mi şarkı mı?

Batıkan yerinde sürekli kıpırdanıyordu. Karar vermeye çalıştığını anlamıştım. Benim çalmamı seviyordu. Bu her ikisi içinde geçerliydi.

Kucağıma yerleştirdiğim Gitarımın telerinde geziniyordu parmaklarım. Ne güzel bir histi bu... Hiç bitmesin dediğim tek andaydım.

Ve Batıkanın cevabı içimdeki neşeyi daha fazla yükseltti. Ritim çalmayı seviyordu bu parmaklar, nitekim şarkının içindeydi ritimler...

"Ritim!" dedi birden öne doğru kaykılarak. Çocuk gibiydi sevinci, bende ki bu etkisi de hoştu. Mutlu olmayı başaramazdım belki ama mutlu etmeyi severdim. "Ritim çalmanı istiyorum Gitarist'im"

Dudaklarıma yerişmeyen bir tebessüm ettim. Sonra boğazımı temizledim hafifçe, sanki şarkı söyleyecekmişim gibi. Tellere dokundu parmaklarım. Ve ben yine sağır ve kör bir andaydım. Oldukça soğuk ve soğuk kanlı bir şekilde.

LİYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin