7.BÖLÜM: UNUTULAN HİSLER

100 63 86
                                    

Bu bölüm sana; sedefiko

Ben hiçbir zaman Hilda gibi olmadım. Ne zaman bu amansız kişilikliğe büründüm, işte o zaman Hilda'ya karıştım.

Onunla bir bütün oldum, kendi hislerimi hep göz ardı ettim. Oldu baya, yeni yıkımlar görmedim uzun zamandır. Hislerimi unutmuştum ama birileri hatırlatıyordu bana.

O kişi Rüzgar'dı...

Nasıl hislerin bende varoluşunu kestiremiyordum. Sadece güvende olmadığımı hayat bana bas bas bağırıyordu. Rüzgarı kaç gün tanımıştım ki? Uzak kalmam, uzaklaşmam lazımdı.

Bu his, Hilda tarafından ağır basıyor, Milena tarafından görünmez bir etki olarak elinin tersi ile bu düşünceyi atıyordu.

Milena öğrenmişti; Kayıpların nasıl acı verici olduğunu, belki bu kişi dediğinde güvenmemeyi bir kez daha Milena tarafından öğrenmişti, öğrenmiştim.

Ben Milena, asıl acının yaşamak olduğunun bilmenin yanında, birini hayatıma almak yoktu.

Ben Rüzgarı hayatıma almamıştım. Sadece olur olmadık yerlerde karşılaşıyorduk.

Bana yalan söylemişti ama ben kimdim? Kendimi bile kaybettiğim karanlık kafesin içinde onun ışığı bana uğramazdı, uğrayamazdı.

Bu telaşı yersizdi. Yalan mı istiyordu? Bende ona yalan söylemiştim? Ben o hastanede kalan ama bir gün kurtulacak olan kızdım. Arkadaşım dediğim kişi güvendiğim tek dostumdu.

Ben sevmezdim yalan söylemeyi, duymayı. Ben, temiz ve masum hislerimi büyüdükçe bir kenara bırakmış, Hilda'nın bana karışmasına ufak ufak içime sızmasına müsade etmiştim.

Denize uzak bir banktaydık. Tedirgin değildim sadece biraz kırılmıştım. Milena kırılmıştı ama buna izin vermedim. Kırılacak birşey yoktu. Rüzgar yanlış, hayatım hep yanlıştı.

"Bana yalan söylemiş sayılmazsın" diye mırıldandım sessiz gecenin sessizliğini bozarak. İkimizde sessizdik. Rüzgar çok düşünüyordu, bu her halinden belliydi.

"Ama söyledim, bunu değiştiremezsin" diye mırıldandı usulca. Aldığı nefesi acı bir şekilde dışarı bırakıyordu. Saçları dağılmış görünüyor, ara sıra elleri ile daha fazla dağıtıyordu. Gözlerimi ağır ağır yumdum ve açtım.

"Bu kadar dert etme, ben kimim ki?"

Hiç kimse... Belki bilirsin Anne. Hep kara bulutların bir araya gelip akıttığı yağmur olmak istemiştim. Hepsi ayrı ayrı, birbirine değmeksizin kendi yerlerine akıyor, ait olduğu yerde sadece kendisi oluyordu.

Ama ben yağmur olamadım. Ben özgür olamadım. Ben hiç bir yere ait olamadım. Tek kaldım bu hayatta, kanadım kırıldı kara bulutlarım dağıldı ve her yer gri renge büründü.

Hatırla Anne, tek istediğim özgür biri olmaktı. Olamadı. Ama olamayacak diye birşey yoktu. Milena, özgür olacaktı.

Rüzgar'ın bakışları aniden bana döndü. Gözleri derin bakıyordu. Mavi gözleri öyle dikkat çekiciydi ki, kendimi bir denizin ortasında hissettim. İrkilerek gözlerimi kaçırdım ve ellerimi üşüyen kollarıma sürttüm. Gözleri üşütmüştü beni, yanındayken ısınan hislerimi de öyle.

"Bilmiyorum Milena sende bilme, bir bilinmezin içinde gibiyiz ama sana yalan söylemek istemezdim" dedi hala bana baktığını hissediyordum ama ona bakamazdım.

"Bence boşvermelisin" diye fısıldadım sessizce.

Sessiz gecede duydum yutkunduğunu, istemsizce kapandı gözlerim. "Bir fikrini almak istesem, kabul eder miydin?" ciddi sesiyle gözlerimi açıp ona döndüm.

LİYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin