13.BÖLÜM: İKİ BEDEN TEK RUH

94 46 92
                                    


Bizi üzüyorsun zaman… Bütün bütün yutuyorsun ve boğuyorsun.

Boğuluyorum.

Bir zamanın içinde, mavi akıntılı okyanusun kollarında, belki de ölüyorum.

Bilmiyorum, kulağıma gelen uğultuyu duyamıyorum…

Çünkü çırpınıyorum.

Kayıp bir gecenin, kayıp bir yıldızın kayışı gibi, kollarından usul usul kayıyorum.

“Dayan” diyen bir ses ilişti kulaklarıma, o büyük patlamadan sonra. Bulunduğumuz Yat, patlamıştı. Biz bir tuzağın içindeydik. Fakat ölmemiş, çırpınıyorduk.

Dik duruşumu hissedemiyordum. O güçlü kız, şuan düşüş yaşıyordu. Bedenimin tümü bir suyun içindeydi ve Rüzgarın kolları hala bana sımsıkı tutunuyordu.

Aceleci bir şekilde kollarımı suda çırptım. Sanki buradan kendi başıma kurulabilecekmişim gibi… “Rüzgar” diye boğukça çıkan sesim, ona ulaşmışmıydı bilmiyordum. Hareket ettiğimizi, suyun bir olmuş bedenlerimize çarptığını hissediyordum.

Belimde ki kolun, bedenimi yukarıya yükselttiğini hissettim. Yüzüm ve boynum, gün yüzüne çıkmıştı. Çınlayan kulaklarım, sımsıkı kenetlenmiş gözlerim göreceği görüntüden korkuyordu. Yaşanılanların görüntüsü zihnimi ziyarete gelmişti, sık sık nefesler alıyordum.

“Bu hayatta tek başına kalacaksın”

“Baban ölecek, Annen benim olacak ve sen; hep tek ve kimsesiz kalacaksın” dedikten sonra bedenimin tümünü suya hapsedişi…

“Kurtar beni Rüzgar… Boğuluyorum” derin nefesler aldıkça sesim fısıltıdan ibaretti. “Kurtar beni” Ruhumu…

Çünkü sen, bana yardım etmek için gün saymışsın…

“Milena, buradayım sakın korkma” Rüzgarın sesi öyle seri ve kısık ulaşmıştı ki bana, gözlerimi açtım. İrkilmem saniyleri sürdü. “Aman Allah’ım biz… “ Rüzgar hemen buna mani oldu.

“Gözlerini kapat ve hayal et, gitar çaldığını ve bana şarkı söylediğini… Ve korkma olur mu?”

Her bir tarafımız sular ile çevriliydi. Kıyıya çok uzaktık. Yaralı bir serçenin, gidemediği bir yolda öldüğü gibi imkansız bir yerdeydik. Hâlâ yanan, bir kısmı suya gömülmüş olan Yat, bize biraz uzaktı. Oradan uzaklaşmıştık…

Çünkü Rüzgar kolları ile bir yöne, benim ile yüzüyordu…

Kasılan yüzü ile benim korkum ile daha bir çırpınıyor, ‘gözlerini kapat, hayal et’ diyordu. Aşağıya bakmak istemiyordum. Bel altım suyun içindeydi ve ben sadece Rüzgara engeldim. Beni, tek kolu sarılı o taşıyordu ve bir kolu ile yüzmeye çabalıyordu… “Yüzme bilseydim, sana yük olmazdım” dedim titreyen ellerimi tereddütle omuzlarına koydum.

“O zaman sen şuan benim en güzel yükümsün…”

Gözlerimi devirdim ve, “Benim düşüncem ile seninkiler arasında çok fark var” dedim gözlerine bakarak. Etrafıma bakamıyordum, daha da panikler ve batardık. Böyle ölmek istemiyordum, korkularımın sebebini öldürmeden, ruhumu gökyüzüne teslim edemezdim…

Rüzgar durdu. Kolları harket etmeyi bıraktı ve karşılıklı suyun yüzeyinde durduk. Panikle nefesimi tuttum ve kocaman gözlerim ile ona baktım. “Sen N’apıyosun be adam, manyak mısın?” diye ciddiyetle sordum.

Mavi gözleri yorgundu ve etrafımız karanlıktı. Ay’ın tam altındaydık ve tam ortamızda karşımızda kocaman bir dolunay vardı. Limanın kenarı let ışıklar ile sembolize ediliyordu ve biz ay ışığında yönümüzü bulabiliyorduk.

LİYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin