Banyo

18.6K 773 91
                                    

Eğer beğeni ve okuma sayısı arasında uçurum olursa bundan sonra her bölüm için sınır koymayı düşünüyorum. 😊 bu arada bu kitabimda da benimle olan okuyuculara çok teşekkür ediyorum.

Can şaşkınca bana bakarken utançla kafamı eğdim. Böyle bakması hem utanç duymama sebep oluyor hemde kendimi kötü hissetmeme. Halbuki tek istediğim ikisini ayırmaktı. Asafa zarar vermek gibi bir niyetim kesinlikle yoktu.

"Ben kahveye gidiyorum. Akşam görüşürüz. " En azından kahvaltı etsekdik diyemeden önce odadan sonrada evden hızla çıkıp gitti. İçeri geçtiğimde Asafın ortalıklarda olmadığını gördüm. Dış kapıda yarım bırakıldığına göre Asafta Canla birlikte gitmişti. Tek başıma kahvaltı yapmak istemediğim için bende evden çıktım. Dış kapıyı aralık bırakmak istedim ancak içeride değerli eşyalarım olduğu için bu düşünceden vazgeçip tam anlamıyla kapattım. Yokuş aşağı inerken aklımdan geçen iki düşünce vardı. Birincisi Asaf nereye gidiyordu. İkincisi ise kendimi Zeynepe nasıl affettirecektim. En azından bu yolda bana arkadaşlık edecek desteğine muhtaç olduğum kişiydi kendisi. Çok ki affetmedi bir tokatta ona çakar kendine getiririm. Karnımda oluşan gurultu ile derin bir nefes aldım. Hâlâ karnımdaki bebeğe alışamadığım için düzenli beslenme alışkanlığı da geliştirememiştim. Adımlarım yavaşlayınca etrafa göz attım. Bilinç altım beni Zeynepin kapısının önüne kadar getirmişti. Yumruk yaptığım eli bir kaç kez dış kapıya vurup açılmasını bekledim. Neyseki bekleyiş uzun sürmedi ve aralanan kapının arkasından Zeynep belirdi. İlk başta şaşkınca yüzüme baktı sonrada dış kapıyı tamamen açtı.

"Buyur geç içeri. " aldığım davetle genişce gülümseyip içeri girdim. Bugün hava düne göre daha soğuk olduğu için kendimi titremekten alıkoyamadım.

"Kusura bakma rahatsız ediyorum ancak senden başka gidip akıl danışacak, yardım isteyecek kimsem yok. " işte bu Zeynepin anında yüzündeki umursamazlık maskesi çatladı. Bana dayanamayacağını zaten biliyorum.

"Hangi konuda akıl danışmaya geldin. " yinede sesi hala katıydı. İkili koltuğa oturup yanıma iki defa vurdum. Oda ne dediğimi anlamış olmalı ki itiraz etmeden gelip yanıma oturdu.

"Karnımdaki bebek ve aklı gitmiş olan kocamla ne yapacağıma dair akıl danışmaya geldim. " ilk başta umursamaz bakan gözleri dediğimi anlayınca kocaman olup şaşkınca gözlerimin içine baktı. Bir kaç defa ağzı açılıp kapandı. Sanırım ne diyeceğini bilemiyordu.

"Yani ben şimdi teyze mi oluyorum?" Gözleri anında dolan yufka yürekli arkadaşıma baktım. Bu kadardı işte. Onun bana kırgın ve küs kalma süresi bu kadar azdı. Kollarını anında boynuma dolayıp kahkaha attı. Bende dayanamayıp güldüm.

"Evet teyze oluyorsun. Çocuklarımız birlikte büyüyecek. " hızla beni geri itip ellerini omzuma yerleştirdi ve bana umutla baktı.

"Asaf belki bunu duyunca kendine gelir. " ya da umursamaz. Eğer bebeği olacağını söylediğimde umursamazsa işte o zaman benim için işler çıkmaz hale gelir. Kesinlikle bunu kaldıramam.

"Onunda sırası gelecek. Ancak ben daha Asafa dokunamıyorum bile. " kırgın çıkan sesimle Zeynepinde yüzü asıldı. Gözleri anında parlarken bakışlarını gözlerime dikti.

"Emret. " dediği kelimeyi anlamayınca gözlerini devirip tekrardan araladı dudaklarını. "Dedim ki Asafa emret. Köydekiler Asafa iş yaptırmak için hep emrediyorlar. Asafta ikiletmeden dediklerini yapıyor. " pis gaddarlar. Âciz bir insanı kullanacak kadar kötü kalpliler işte.

ŞEHİRLİ-2 (Tamamlandı)Where stories live. Discover now