furious boy

5.5K 637 159
                                    

"Lisa, Tanrı aşkına! Ağlamayı keser misin lütfen?" Jisoo başımda dikilip bana susmam için yalvardığında, gözyaşlarım imkanı varmışcasına daha fazla şiddetlendi. "Taehyung gaymiş!" Hıçkırıklarımın arasından bağırdığımda gözlerini devirdi. "Bin kere söyledikten sonra anlamıştım zaten," dedi dudaklarını dişlerken. "Bunu iki bine tamamlamamıza gerek yok."

Hala inanamıyordum. Evet, normal şartlarda zaten benimle olmayacağını biliyordum ama yine de bunun hayalini kurabiliyordum. Fakat şimdi, gerçek anlamda imkansızdı. Hayalini bile kurmaya hakkım yoktu artık.

"Birazdan apartman toplantısı var Lisa," dedi Jisoo beni elimden tutup zorla yatağımdan kaldırırken. "Eğer gitmezsek Bayan Min bizi öldürür, biliyorsun." Sıkıntıyla bir iç çektim. Oraya gitmek istemiyordum. Sadece ağlamak, uyumak ve tekrar ağlamak. Yapmak istediğim şeyler sadece bunlardan ibaretti ama Jisoo'nun haklı olduğunu biliyordum. Eğer Bayan Min'i ekersek, apartmandan gönderilecekler listesine Taehyung'ın adının altına bizimkilerde eklenirdi. "Tamam," dedim gözyaşlarımı silerken. "Gidelim."

Bodrum katında yapılan toplantı başladığında, ilk olarak klasik apartman problemlerinden bahsedildi. Çöp atma saatleri, aidatların ödemesinin gecikmesi gibi sıkıcı konulardan sonra Bayan Min tabiki asıl meselemize giriş yaptı; Kim Taehyung.

Bir kesim onun gitmesi için her şeyi yapmaya hazırken, diğerleri buna şiddetle karşıydı. Hatta Jisoo'yla, kızlardan birisinin neredeyse ağlayacağını bile farkettik. Hepsi aptaldı. Kim Taehyung ile olabileceğinin hayalini kuran aptallardı, tıpkı benim gibi.

Her zamanki gibi, Kim Taehyung'ın fanları(!) bir kez daha oylamayı kazandığında Bayan Min sinirle bodrumu terketti ve bu işkence bir süreliğine de olsa sona erdi. Şimdi hemen eve gidip, içim çıkana kadar ağlamaya devam edebilirdim.

Jisoo ile ayağa kalktığımızda, birinin bize seslenmesiyle olduğumuz yerde durduk ve sesin geldiği yöne baktık. Üst katlarda oturan, adının Sungjae olduğunu hatırladığım çocuk gülümseyerek bize bakıyordu.

"Apartmandakilerle bir şeyler içelim diyoruz, siz de gelir misiniz?" Dudaklarımı onu reddetmek için araladığım sırada Jisoo kolumu sıktı ve konuşmama engel oldu.

"Tabiki geliriz." Sungjae bizi onaylayarak yanımızdan uzaklaştığında çatık kaşlarım ile Jisoo'ya döndüm. "Neden ona gideceğimizi söyledin?!" Kızgınlıkla sorduğum soruyu görmezden gelirken, koluma girdi ve beni merdivenlere yönlendirdi. "Çünkü gidiyoruz."

"Hiç havamda değilim, sen git." Jisoo gözlerini devirirken cevapladı. "Bunun için gidiyoruz zaten Lisa," dedi kapının önüne geldiğimizde. "Aşk acısına en iyi gelen şey, adını bile unutasıya kadar içmek ve sarhoş olmaktır."

Kaç şişe soju içtiğimi hatırlamıyordum. Jisoo'yu dinlememeliydim. Sarhoş olunca onu unutabileceğim fikri kesinlikle saçmalıktan ibaretti. Aksine, daha fazla onu düşünmeme sebep olmuştu. Yanımdakiler bir şeyler konuşuyor, gülerek sohbet ediyorlardı ama ben hiçbir şey anlayamıyordum.

Daha sonra, belki de hayatımın en büyük hatasını yaptım. Neden yaptığımı, hangi cesaretle bunu yaptığımı bilmiyordum. Sadece ayağa kalktım ve hepsinin dikkatinin bana dönmesini sağladım.

Sebepsiz yere gülmeye başladığımda, Jisoo kolumdan tutarak beni yerime oturtmaya çalıştı ama sarhoş bedenime rağmen, onu hızlıca ittim ve kendimden uzaklaştırdım.

"Biliyor musunuz," dedim kıkırdarken. "Kim Taehyung gaymiş!" Jisoo susmam için eliyle ağzımı kapattığında artık çok geçti çünkü herkes söylediklerimi duymuştu ve şokla önce bana, sonra birbirlerine baktılar. Erkekler gay olmasına rağmen nasıl bu kadar çok kızla yatabildiğini sorgularken, masadaki birkaç kız gözyaşlarına boğuldu. Ben mi ne yaptım? Bunların son gülüşlerim olduğunu bilmeden kahkaha atmaya devam ettim.

Çünkü ertesi gün, kapımın yumruklanmasıyla uyandım ve dağılmış saçlar, şişmiş gözlerle kapıyı açtığımda Jisoo'yu göreceğimi düşünüyordum ama değildi. Karşımda o vardı, Kim Taehyung. Çatılmış kaşlarıyla bana bakarken, ne kadar öfkeli olduğunu anlamamak imkansızdı.

"Sen bittin," dedi parmağını bana doğru sallarken. "Bana iftira atmanın bedelini sana ödeteceğim, Lalisa."

Ve daha sonra çekip gitti. Şoktaydım, neden böyle şeyler söylediğini anlamaya çalışıyordum çünkü dün geceye dair zihnimde hiçbir şey yoktu. Ta ki, Jisoo'dan gelen mesajı okuyana kadar.

"Lalisa, uyandığında ara beni. Seni öldüreceğim! Nasıl herkese Taehyung'ın gay olduğunu söylersin?"

Mesajı gördüğüm an yapmak istediğim tek şey, kendimi öldürmekti ama artık bunu benim yapmama gerek bile yoktu. Çünkü Kim Taehyung, benim yerime bunu zevkle yapacaktı.

 Çünkü Kim Taehyung, benim yerime bunu zevkle yapacaktı

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.


Sınır çok hızlı doldu, bunun için teşekkür ederim. Umarım beğenirsiniz. 🖤

Sınır;

Vote, +55
Yorum, 20

apartment fourDonde viven las historias. Descúbrelo ahora