smug boy

5.3K 628 334
                                    

"Hadi Lalisa," dedi Jisoo ben heyecanımı kontrol etmeye çalışırken. "Şimdi gidiyorsun, onun kapısını çalıyorsun ve her şeyin bir yanlış anlaşılmadan ibaret olduğunu söylüyorsun."

Sıkıntıyla bir nefes aldım. Tam iki gündür Taehyung ile karşılaşabilme ihtimalim yüzünden evden bile çıkamıyordum. O gün kapıma geldiğinde o kadar öfkeli görünüyordu ki, küçük bir çocuk gibi korkumdan ağlayabilirdim.

Jisoo yapabileceğimiz en mantıklı şeyin, inkar etmek olduğunu söylediğinde onu dinlemekten başka bir çarem yoktu çünkü sonsuza kadar ondan kaçamazdım. "Tamam," dedim derin bir nefes alarak. "Gidiyorum."

Jisoo ben sanki bir savaşa gidiyormuşum gibi sırtımı sıvazlarken konuştu. "Metanetli ol, güçlü ol Lalisa Manoban." Ona gözlerimi devirirken sözlerine devam etti. "Eğer seni öldürürse, bilgisayarını alabilir miyim?"

Alaylı sözlerini görmezden gelip evden çıktığımda, titreyen bacaklarımla Taehyung'ın kapısının önüne geldim. Fazla beklemeden zile bastığımda, gergin bir şekilde kapıyı açmasını bekledim. Çünkü biliyordum ki zile hemen basmasaydım, kesinlikle vazgeçerdim.

Kapıyı hızlıca açıp, karşısında beni gördüğü an kaşlarını çatması, sesli bir şekilde yutkunmama sebep oldu. "Ne istiyorsun, çirkin şey?"

Aşağılayıcı kelimelerini görmezden gelmeye çalışıp, bakışlarımı ondan çekip yere eğerken mırıldandım. "B-ben senin hakkında öyle bir şey demek istemedim," dedim kekeleyerek. "Ya-yanlış anlaşılma oldu, üzgünüm."

Alaylı bir şekilde gülmesi, bakışlarımı tekrar ona çevirmeme sebep olduğunda gülüyor olmasına rağmen ifadesi hala sertti. "Yanlış anlaşılma mı? Herkes senin bu konuyla gayet eğlendiğini söylüyor ama."

"B-ben sarhoştum, ne dediğimi bilmiyordum." Bir kez daha kekelediğimde, onun karşısında bu denli korkak gözüktüğüm için kendimden nefret ettim ama yapacak bir şeyim de yoktu. Sevdiğim çocukla ilk sohbetimizin(!) bu şekilde olacağını tahmin edemezdim sonuçta.

"Lalisa," dedi adımın onun dudaklarından döküldüğünde ne kadar heyecanlandığımı bilmeden. "Ben kimin biliyor musun?"

Başımı usulca salladım. "Kim Taehyung." Dudaklarına ufak bir tebessüm yerleşirken bana doğru eğildi. Yakınlık nefesimin kesilmesine sebep olurken, heyecan ve korkuyla ona bakmaya devam ettim.

"Evet," dedi gözleri dik bir şekilde benimkilere bakarken. "Ben Kim Taehyung'ım ve benim yapamayacağım hiçbir şey yok."

Hayır, dedim içimden. Sen sadece kendini beğenmiş, yürüyen bir egosun ve ben buna rağmen sana deliler gibi aşığım.

"Seninle uğraşacağım, Lalisa." Sözleri bir kez daha yutkunmama sebep oldu. "Ama üzgün olduğumu söyledim." Alaylı ifadesi yüzümde gezinmeye devam ederken mırıldandı. "Üzgün olman bir şeyi değiştirmez, çirkin şey. Kaç kişinin benimle dalga geçtiğinden haberin var mı?"

"Ama," dedim hala bir aptal gibi açıklama yapmaya devam ederken. "Gay olmak utanılacak bir şey değil."

Suratının öfkeden kıpkırmızıya döndüğüne anbean şahit olurken, istediğim tek şey yerin dibine girmek ve bir daha onun karşısına çıkmamaktı. "Ama ben gay değilim!"

Aniden bağırdığında, asansörden inen birkaç kişi bize dönüp fısıldaşmaya başladı. Gözlerini kapatıp, derin bir nefes aldı. Sakinleşmeye çalışıyordu ama, bunu başaramadığının farkındaydım.

"Lalisa Manoban," dedi kapıyı suratıma çarpmadan önce. "Benden kaçsan iyi olur."

Orada öylece dikilip birkaç saniye suratıma kapanan kapıyı izledim. Nasıl olduğunu bile anlamamıştım ama Kim Taehyung çoktan beni bir numaralı düşmanı ilan etmişti.

Sınır;Vote, +60Yorum, +20

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sınır;
Vote, +60
Yorum, +20

apartment fourHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin