soulless girl

5K 638 319
                                    

Belki de Jisoo, ilk defa haklı değildi. İlk defa o da ben gibi gerçekleri görememişti. Ona kızmıyordum tabi, kim olsa bu profesyonel oyunculuğa inanırdı sonuçta.

Sungjae sürekli mesaj atmış, buluşmak için ısrar edip durmuştu. Gitmek istemiyordum, gerçekten onunla baş başa vakit geçirmek istemiyordum çünkü o benimle ilgilenirken bile benim aklımda Taehyung'ın olmasının ona büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyordum.

Fakat tabiki, Jisoo buna izin vermeyerek beni kollarımdan sürükleyerek buluşmaya göndermişti. En başta her şey normal ve klişeydi. Bir kafeye gitmiş, kahve içmiş ve okuldan, derslerin zorluğundan bahsetmiş vaktimizi bir şekilde geçirmiştik. Daha önce de söylediğim gibi, sohbet ettiğimiz zamanlarda eğlendiğim biriydi ama yine de buraya ait değilmişim gibi hissetmekten kendimi alıkoyamıyordum. Ve tabi bir de, Taehyung'ın kafamı karıştıran sözleri de vardı.

Geçen birkaç saatin ardından eve gitmek için mekandan çıktığımızda, anlayamadığım bir anda Sungjae ellerini belime atarak beni bir duvarla kendi arasına sıkıştırmıştı. Onun bu sürekli beni öpme girişimlerinden ve bana isteğim dışında dokunmasından gerçekten sıkılmıştım ve benim bile şaşırdığım bir güçle onu kendimden iterek uzaklaştırmıştım.

Sinirle gözlerini devirdiğinde şok geçirmeme sebep olan o kelimeleri söylemişti. "Sikerim iddiasını, sana daha fazla katlanamayacağım." İlk başta söylediklerini anlayabilmem uzun sürmüştü tabi, şoktaydım çünkü. Gerçekten karşımdaki Sungjae'yi tanıyamıyordum, kibar ve neşeli çocuk bir anda kaybolmuş, yüzündeki maskeyi indirerek gerçek yüzünü bana göstermişti.

"Ne demek istiyorsun?" diye zorlukla sorabildiğimde alayla gülmüş beni orada bir başıma bırakıp gitmeden önce gururumu inciten sözlerini söylemişti. "Yapmam gereken tek şey seni yatağa atmaktı ama sen ve senin namuslu kız ayaklarından gerçekten sıkıldım. Seninle bir saniye daha geçirmektense, iddiayı kaybetmeye razıyım."

Ona bağırmam, yaptığı şeyin ne kadar iğrenç olduğunu suratına bağırmam gerektiğinin farkındaydım ama dudaklarımı aralayamamıştım bile. Tek kelime edememiş, öylece orada dakikalarca dikilmiştim.

Kendime kızıyordum, gerçekten kızıyordum çünkü birinin benden gerçekten hoşlandığına inanmış, onun samimiyetine güvenmiştim. Evet, ona karşı en ufak bir şey bile hissetmiyordum ama onu bir arkadaş olarak sevmiştim ve bana yaklaşma sebebindeki gerçek, midemi bulandırıyordu.

Eve geri döndüğümde, Jisoo'ya olanları anlatmıştım ama hala kendimde değil gibiydim. Bana söylediği lafları sindirememiştim, uzun bir sürede sindirebileceğimi sanmıyordum. Jisoo ise bütün apartmanın duyabileceği bir şekilde bağırıyor, onu öldüreceğine dair birkaç şey söylüyordu. Onu dinleyemiyordum bile, gerçekten şoktaydım.

Ve beni asıl şaşırtan olay ise, sadece birkaç saat içinde gerçekleşmişti. Kapı çalmıştı ama ben çalan kapıyı duymamıştım bile. Jisoo'nun kapıdaki kişiye bağırmaya başlaması beni kendime getirirken, yanına gitmiş ve gelen kişiye bakmıştım. Kapıdaki Sungjae'ydi ama az önceki halinden eser yoktu. Yüzü tamamen dağılmıştı, birinden gerçekten iyi bir dayak yemiş olduğu bariz ortadaydı.

"Özür dilerim Lisa," demişti bakışlarını benden kaçırırken. "Gerçekten çok üzgünüm, sana söylediklerim için." Suratımı buruşturmadan edememiştim, gerçekten onu görmek bile midemin bulanması için yetiyordu.

"Siktir git, seni asla affetmeyeceğim," demiştim suratına kapıyı çarparken. Ona daha söylemek istediğim birçok şey vardı ama o, bunların hiçbirine değmeyecek bir insandı.

Jisoo ise hiçbir suçu olmamasına rağmen benden onlarca kez özür dilemişti. Onun gerçek yüzünü görememişti, tıpkı benim gibi ve artık yapabilecek bir şeyimiz yoktu. Bizim için güzel bir ders olmuştu bu.

Gece yatakta dönüp duruyor, uyumaya çalışıyordum ama düşüncelerim, daha doğrusu Taehyung'ın sözleri buna engel oluyordu. Beni uyarmıştı, uzak durmamı söylemişti ama ben onu dinlememiştim. Beni kıskandığını ya da huzurumu bozmaya çalıştığını düşünmek gibi aptalca fikirlere kapılmıştım ama artık anlayabiliyordum. O büyük ihtimalle Sungjae'nin bu düşüncelerini biliyordu ve bu yüzden beni engellemeye çalışmıştı.

Dudaklarıma yayılan tebessüme engel olamamıştım. Belki de Kim Taehyung, göründüğü kadar pislik biri değildi.

Böyle tatlı bir varlığa güvenmeyip Sungjae'yi seçtiğiniz için, size de yazıklar olsun asdgkd

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Böyle tatlı bir varlığa güvenmeyip Sungjae'yi seçtiğiniz için, size de yazıklar olsun asdgkd.

Sınır;
Vote, +130
Yorum, +80

apartment fourWhere stories live. Discover now