29.Bölüm'Sıpaydirmen'

40K 2.8K 587
                                    

Elimden geldiğince bölüm yazmaya çalışıyorum arkadaşlar belki fazla kısa oldu ama en azından bayram hediyesi olsun diyelim :P Neyse herkese iyi bayramlaaaar!

Bölüm 29 'Spaydirmen!'

Oturduğum yerden kalkıp Ege'yi hızlıca itiyorum. Elimle dudaklarımı siliyorum.

"Naptığını sanıyorsun sen?!"

Ege ise ayağa kalkıp bana doğru iyice yaklaşıyor.

"Anlamıyor musun? Daha ne yapabilirim anlaman için?!"

Elimle önüme düşen saçlarımı arkaya atıyorum.

"Asıl sen anlamıyorsun. Daha dün akşama kadar Çisemsuyla çıkıyordun ve şimdi beni mi öpüyorsun? Kendini Romeo falan mı sanıyorsun?"

Ege eline girmiş olan cam kırıklarına rağmen sıkıcı yumruğunu sıkıyor ve eli daha da kanamaya başlamıştı.

"Unut gitsin tamam mı? Emir ve sana mutluluklar dilerim"

"EMİR BENİM SEVGİLİM DEĞİL!"

"Emir götümü kemiiiir hehehe"

Olduğum yerde dona kaldım. Ege'de benden çok farklı sayılmazdı çünkü Bu ses Deniz'in sesiydi. Ya olan konuştuğumuz her şeyi duyduysa ya da dahada kötüsü gördüyse!

Aşağıya doğru eğilip Deniz'e sesleniyorum.

"De-deniz? Sen ne zaman uyandın?"

Denizse kafasını salıncağın zincirlerine yaslamış bir şeyler fısıldıyordu.

"Siz sevgili misiniz yağğ? Sanki şey oldu. Egoş , Irmak'ı öptü. Bir dakika lan?! Egoş? Irmak? Kız Kardeş? "

Deniz kafasını kaşıyıp bir yandanda uyku sersemi ve sarhoş halde bunları söylerken. Yavaşça kafamı döndürüp Ege'ye şimdi bittik dercesine baktım.

"Bravo gerizekalı"

Ege ise offlayarak kaydırağın üstünden indi ve Deniz'in yanına gitti. Kenardaki poşetten biraz daha votka ve bira çıkardı.

"Gelip yardım etsen diyorum"

Merdivenlerden inip yanına gittim.

"Ne o şimdi barmenliğe mi başladın Romeo?"

Poşetten çıkardığı plastik bardaklara votka ve birayı ve adını bilemediğim yeşil renkteki bir içkiyi karıştırdı.

"Deniiiz, kardo hadi iç şunu bak süper bir karışım yaptım"

Denizse kafasını koyduğu zincirlerden bize doğru dönüp

"Egoş, Irmak, sevgili....?"

Ve Ege elindeki içkiyi Deniz'e içirdi. Denizse bir kaç dakika sonra kafasını koyup uyumaya devam etti.

"Nasıl bir karışım bu? Naptın?"

Ege ise etraftaki şişeleri çöpe attıktan sonra ukala bir şekilde sırıttı.

"Gördüğü şeyin rüya olduğunu düşündürcek kadar iyi bir karışım belki dahada iyisi unutabilir"

***

"GÜNAYDIIIN GÜNAYYYDIIN BENİM KÜÇÜK AŞKIIIM GÜNAYDIN SANAAAA! IRMAAK EGOŞŞ HADİ KALKIN SABAH OLDU!"

Gözlerimi zar zor açıp saatime bakıyorum. 09.15 . Uzandığım yerden sıçrayıp hemen Deniz'in yanına iniyorum.

"Okula geç kaldık!"

Ama sonra kendime ve Deniz'in kıyafetlerine bakıyorum.

"Okula smokinle mi gidicez? Ve bu elbiseyle?"

Denizse başka çaremiz mi var dercesine bakıyor. Ve koşarak önümüze gelen ilk dolmuşa biniyoruz.

Deniz beni dürtüyor.

"Benimkinide versene"

Yüzümü ekşiterek oksijen almak için kafamı başka bir yöne çeviriyorum.

"Keşke dişini fırçalasan, yada daha iyisi konuşmasan"

Deniz eline doğru nefesini verip , ağzının kokusunu almaya çalışıyor.

"Deli misin kızım be gayet de güzel kokuyor değil mi Egoş? Hooooh"

"Kanka bence en iyisi okulun yanındaki marketten sana bir diş fırçası ve macun alalım"

***

"Çileklisi yok mu bunun ya?"

Evet okulun yanındaki marketteyiz. Ve yarım saattir Denize göre macun ve diş fırçası arıyoruz.

Ege elindeki naneli macunu gösteriyor.

"Ya abicim zaten bi kerelik kullancan, atıcaksın, sırf şu kokudan kurtul diye"

Denizse mağaza sorumlusu bir ablayı çağırıyor.

"Abla abla bunun çileklisi ya ne biliyim çikilatalısı falan yok mu?"

Elindeki diş fırçasınıda ablaya uzatıyor.

"Bununda spaydirmenlisinden varya böyle fırçasının üstünde sıpaydirmen ondan"

Abla ise Deniz'in gerizekalı olduğundan emin olmuş bir şekilde başka birine seslenip depoya doğru gidiyorlar.

Denizi alkışlıyorum.

"Bravo ablayıda kaçırdın"

En son çare Egeyle Deniz'i iterek marketten çıkıyoruz.

Denizin offlamalarına kulak asmadan okulun önüne geliyoruz ve güvenlikçi Mahmut abinin kapıyı açmasını bekliyoruz.

"Ya hadi Mahmut abi aç şu kapıyı ya!"

"Yav yiğenim açmak isterim ama böyle sokamam sizi içeri Metin hocanız bir gelsin öyle sokuyum"

Aslında çokta haksız sayılmazdı Mahmut abi. Neden derseniz? Benim üstümde dün geceden kalmış kırışık süslü bir elbise , Deniz ve Ege ise smokinle okulun kapısında bekliyorduk. Ha birde Deniz'in elindeki marketten aldığımız diş fırça ve macunu unutmayalım.

"Bak bak bak... Çökelekler ve Acar da burdaymış. Zahmet ettiniz efendim gelmeseydiniz okula! Bu hal ne düğünden çıkıp okula mı geldiniz!"

Arkamızdan gelen birinin Metin hocaya selam vermesiyle, yediğimiz azar biraz olsun mola veriyor.

"Günaydın hocam "

Kafamı yavaşça sesin geldiği yere doğru çeviriyorum. Emir.

"Kusura bakmayın dün akşam arkadaşlarla yemekteydik eve de geç gelince, bu saate kadar uyuyakalmışım , gençlik işte naparsınız değil mi hocam?"

Metin hoca Deniz'in yanına gelip omuzumu sıvazlayarak

"Tabii haklısın Emircim önemli olan uykunuzu almanız, E hadi geçin okula çocuklar"

Deniz ve Ege ise şaşırmış bir şekilde birbirlerine bakıp sırıttılar. Deniz Metin hocaya kolunu atıp saçlarını karıştırdı.

"Aynen Metincim yaa"

Metin hoca ise Denizin arkasından kısık bir sesle söylenmeye başladı.

"Görüşücez seninle Çökelek..."

B.A.LHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin