Bölüm 6: Yavaş ölüm

782 93 19
                                    

DEMİRDEN UMUTLAR ailesinde olmayan kuzucuklarım için Akay'ı hatırlayalım dedim

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

DEMİRDEN UMUTLAR ailesinde olmayan kuzucuklarım için Akay'ı hatırlayalım dedim. Tabi bu benim tasvirime uyan karakter siz nasıl hayal etmek isterseniz öyle hayal edin ponçikler:)))


Sanem kolundaki saate baktıktan sonra kalkıp kahveyi hazırlamak için kattaki küçük çay ocağına gitti. Zift kıvamındaki kahvenin yanına kendine de mis gibi bir menengiç pişirecekti. Evde anne-babasının Diyarbakır gezilerinden alıp gönderdiği koca paketten unutmayıp getirebilmişti. Paketi götürdüğünde çay ocağında çalışan kendi yaşlarındaki Mina yine bir kitaba gömülmüştü. 

İş yerinde en çok şaşırdığı şey Mina olmuştu. Alımlı, pürüzsüz beyaz tenli ve koyu renk saçlı Mina yerine kelli felli bir Türk amcası ya da tontoş bir Türk teyzesi beklemişti; fakat çay ocağının tatlı meleği Mina'ydı.

"Günaydın Mina!" Okuduğu kitaptan sıçrayarak uyanan Mina gözlerini sertçe Sanem'e dikti. Sonra bu ufak tefek çocuksu hatta Barbie bebek kıvamındaki kıza kızamayacağına kanaat getirerek yüzünü yumuşattı ve gülümsedi.

"Ben getirirdim kahveyi. Gelmeseydin keşke. Nemrut gelir de seni masanda göremezse kudurur yine."

"Merak etme gelmesine var daha. Bak ne getirdim. Menengiç kahvesi! Sen Nemrut'un kahvesini hazırla ben de o ara pişireyim ikimize birer fincan." Mina merakla kitabı kapatıp Nemrut lakaplı Akay'ın kahvesini hazırlamak için malzemeleri çıkarmaya başladı. 

İri siyah fincanı, ve ince öğütülmüş Brezilya'dan gelen zift kıvamlı pek çok kişinin adını söylemekte zorlandığı kahveyi bir tek Nemrut kullanıyordu. Sanem kahveyi ilk tattığında yüzünü hoşnutsuz bir şekilde buruşturarak 'E bu bildiğin espresso!' demiş son noktayı koymuştu. Hazırlayıp makineye koyarken muzurca Sanem'e söylendi.

"İçine tükürsek mi?"

"Aslında müsil ilacı falan koysak daha mantıklı. Zira her an her dakika suratında kabız olmuş o ifadeyle geziyor. Nemrut ne olacak!" İkisi kahkahalar atarak kahveleri hazır etmişti. 

Sanem Mina ile oturup kahvelerini karşılıklı içmek isterdi; fakat Nemrut'un hışmına uğramak istemiyordu. Küçük tepsiye kendi yöresel kil fincanını ve Nemrut'un fincanını koyup yola koyuldu. Şanslıydı ki Nemrut'tan birkaç dakika evvel masasına varabilmişti.

"Günaydın Akay Bey." Akay bir Sanem'in elindeki kendi fincanına bir de Sanem'in masasındaki fincana bakıp cevap vermeden odaya girdi. Ufak kızın arkasından geleceğine yüzde yüz emindi. Nitekim sessiz adımlar eşliğinde Sanem içeri girip kahveyi masasına bıraktı. Sonrasında kolunun altındaki tableti çıkarıp günün programını anlatmaya girişti. Bitirdiğinde Akay hep yaptığı gibi elini kışkış dercesine sallamaktan başka cevap vermedi. 

Sanem en çok bu hareketine öfkeleniyordu. Diğer davranışları bir yana bu hareket Sanem'e kendini uzaklaştırılması gereken bir böcek ya da sinekmiş gibi hissettiriyordu. Bir gün o eli tutup bükecekti ya hayırlısı!

VUSLAT BİR HAYALDonde viven las historias. Descúbrelo ahora