Bölüm 7: Kendini Koruma İç Güdüsü

883 101 23
                                    

Arkadaşlar Wattys2019'a girdik. Yani lütfen beğendiyseniz votelerinizi eksik etmeyin. Beğenmediyseniz de eleştirmekten çekinmeyin. Teşekkür ederim şimdiden.

Bu arada bir watty yazarının kalemini çok beğendim. Size de tavsiye ediyorum. @Buklelisatirlar Belki yazdıklarını biliyorsunuzdur; fakat ben yine de paylaşayım dedim:DDD



Eleine sessiz sessiz oturan adama baktı. Böyle vakaları olmuştu. Saatlerce konuşmadan oturan danışanları... Bu adam da öyleydi. Sanki sadece vakit doldurmak için gelmişti. Vakit geçirmek için önündeki dosyanın kapağını kaldırıp açtı. 

Adamın adı Eleine'in şu ana kadar işittiği Türk isimlerinden farklı ve sertti. Barzan Mirza ÇELİK. Yaşı 30. Rütbesi binbaşı ve bunun gibi bilgiler akıp gidiyordu. PTSB, öfke nöbetleri ve en önemlisi adı belirtilmemiş operasyonlarda birkaç kez tetiği çekememişti. Bu tutukluk yaptığı zamanlara dair detaylı bilgi yoktu. 

Eleine rutin psikolojik değerlendirmeleri okuyarak binbaşının kişiliğini tahlil ediyordu. Anlaşıldığı kadarıyla fazla cesur, atılgan, görev bilinci yüksek, pek çok durumda kendi kararlarını veren, emri altındakileri korumaya hevesli biriydi. Çatışmalara daima en önde giren tiplerdendi. Haşin masa başında oturtulmayacak cinsten... Aynı zamanda öfkeli ve pek de itaatkâr olmayan biriydi. Hedef odaklı düz mantıktı.

Dosyadan şimdilik özümseyebileceği her şeyi almıştı. Kapatıp hala yerinde mıh gibi oturan ve ayaklarının tabanıyla ritim tutan adamı seyretti. Aklından geçenler çok belliydi, saat dolsa da gitsem...

"Binbaşım benim henüz çok fazla danışanım olmadığından öyle saat falan yok. Yani işe yarar bir şeyler almadan seansı bitirmem bilesiniz." Adamın gözleri masasının başında duran kadına döndü. Kaşları çatıktı. 

Barzan Mirza hoşlanmamıştı bu kadından. Bir kere Yunan'dı. Ayrıca itici bir özgüveni vardı. İnsanları rahatça inceliyor ve yüzü bile kızarmıyordu. Çekincesi yoktu. Ve Barzan Mirza kendini bildi bileli sevmezdi böylelerini.

"Benim de zamanım bol tabi. Siz bilirsiniz!" Sesindeki sert ton geçitvermezdi. Eleine işin zorluğunu kavramıştı kavramasına da böyle adamın karşısında Umut Karin sabrı gerekti. Bazı seanslarında bazı danışanlarınla ilk olarak susmayı sonra konuşmayı öğreneceksin, demişti; fakat tanışmak adettendi. Bunu yapmazsa Eleine orta yerinden çatır çatır çatlardı.

"Eh tamam o zaman; tanışmak hal hatır sormak adettendir. Ben Eleine KONSTANTİNİDİS. PTSB, yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluk gibi vakalar üzerinde farklı ülke, şehir ve üniversitelerde çalıştım. Yüksek lisansımı Cambridge'de doktoramı Stanford'da yaptım. Bunun dışında Harward, Yale, Oxford gibi ulusal alanda tanınmış üniversitelerle beraber yerel ve bölgesel üniversitelerde de çalışmalarım var. Ayrıca Nature Psikology ekibinin kurucularındanım. Yunan olmam çok göze batıyor biliyorum; fakat dosyandan anladığım kadarıyla tam da ihtiyacınız olan kişiyim." Eleine'in gözleri gururla ışıl ışıl parlıyordu. 

Umut Karin ile beraber yolculukları boyunca çok etkili üniversite ve uzmanla çalışmışlar, akademik kariyerlerini özenle inşa etmişlerdi. Eleine o zamanlar Psikoloji alanında böyle hatırı sayılır bir yeri olacağını düşünmezdi. Hem de ulusal düzeyde; fakat Umut Karin ile beraber birbirlerinin hırslarını körüklemişlerdi ve bilimsel araştırmalarından birilerinin yararlanması onları fitillemişti. Ve şüphesiz en büyük başarıları Nature Psicology olmuştu. En başta iki kişiyle başlayan ekip sonra kocaman bir klinik olmuştu.

VUSLAT BİR HAYALWhere stories live. Discover now