Bölüm 28: Tehlikeli şeyler...

830 94 33
                                    


Umut sevdiği kadını gecenin bir yarısına kadar uyutmayan şeyin huzursuzluğu içerisindeydi. Sıkıntısını yüklenemiyor ve bir çözüm getiremiyordu. Bu yüzden tek yapabildiği şeyi yapıp sevdiğinin yanına vardı ve onu tüy kadar hafifmişçesine kucaklayıp yatağa taşıdı.

"Aşkım senin için ne yapabilirim?"

"Bana sarılıp şarkı söyleyerek uyutabilirsin."

"Seve seve... Neden konuyu Eleine'e açmıyorsun?"

"Mirza görevde olmasaydı bir dakika durmazdım. Zaten yeterince endişeli, kafası dağınık. Bir de onu böyle bir işe sürüklemek... Hem de bir başına! O dev misali adam can dostumun yanında olsa içim rahat ederdi, anlıyorsun ya!" Anlıyordu anlamasına da zaten hamileliği zorlayıcıyken bir de bu konuya kafa yorması Umut'u tasalandırıyordu. Dahası sevdiği adam sınır dışında bilinmez bir görevdeyken kafayı yemek üzere olduğunu bildiği Eleine'in de buna ihtiyaç duyduğunu düşünmekten kendini alamıyordu. 

Umut aklındakileri kendine saklayarak Umut Karin'i kollarına yatırıp saçlarını okşayarak 'Rüyalar Gerçek Olsa' şarkısını mırıldanmaya başladı. İstese onun için her gece şarkı söylerdi. Boğazı kanayana sesi kısılana kadar söylerdi de derdine çare olamamak...

İşte o gece Umut Karin kocasının kollarındayken karnından tüm bedenine dağılan acıyla uyandı. Öyle bir acıydı ki kelimelerle ifade etmesinin mümkünü yoktu. Öyle bir acıydı ki kemikleri kırıldığında, kurşun ve bıçakla yaralandığında bile çığlık atmamış Umut Karin'i avazı çıkana kadar bir haykırışa sürüklemişti. Umut sevdiği kadının sesinden ürkerek uyanmış onu terler içinde yüzü acıdan kıpkırmızıyken görünce paniğe kapılmıştı. Doğum çantası hazırlamakla uğraşmasına gerek olmadığından sevgilisini yatak örtüsüne sararak kucaklamış aşağı iniyordu. İçeriden Umut'un annesi Vildan Hanım da gelininin çığlıklarına kalkıp alel acele üzerine bir hırka geçirdi ve çantasını kapıp onların peşine düştü. Umut'un en konforlu aracına ilerleyip genç kadını arka koltuğa yerleştirdiler. Doğum çantası da bu arabanın bagajındaydı zaten.

"Anne doktoru arar mısın lütfen?" Vildan Hanım önce doktoru arayıp bilgi verdi. Ardından eşini haberdar ederek telefon akışını başlatmış oldu. Ne var ki hastaneye vardıklarında genç kadın alel acele doğumhaneye alındı. Genç kadının suyu geldiği gibi kanaması da vardı. Rutin süreç olması gerekenden daha sancılı ve hızlı işliyordu.

Umut doğumhaneye eşiyle el ele gireceğini sanırken karar vermek zorunda kalmıştı. Kanama miktarı göz önüne alındığında Umut Karin'in doğumu atlatması mümkün görünmüyordu. Bayılması ve bebeğin doğum kanalında kalması işten bile değildi.

"Sezeryan olması lazım." Umut buna hazırlıklı değildi ancak acılı gözlerine baktığında eşinin bunu beklediğini ve onayladığını gördü. 

Umut Karin mantıklı bir kadındı. En sağlıklısı normal doğum olsa da hem çocuğuna annelik edebilmek için hem de onun sağlıklı olması için bıçak altına girmeye razıydı. Hızla karar verdiler ve her şey hızla gelişti. 

Tüm prosedüre rağmen bulundukları hastane özel bir üniversite hastanesiydi ve bu Umut'un nüfusunu kullanmasına olanak sağlıyordu. Sağlık personeli olmamasına rağmen ameliyathaneye alınması da bu sebeptendi. Doktor ve hemşireler gibi hazırlanmış ameliyathaneye girip eşinin elini tutmuştu. 

Normal şartlar altında bölgesel anestezi bebek için en sağlıklısı olacakken çok fazla kan kaybeden eşinin tansiyonunun zaten düşük olması ve diğer pek çok sebeplerle genel anestezi uygulama kararı alınmıştı. Umut acı içinde gözlerine bakan eşinin gözyaşlarına eşlik ediyor, maskenin altındaki solgun yüzünden ötürü paniği had safhada yaşıyordu. 

VUSLAT BİR HAYALOù les histoires vivent. Découvrez maintenant