TOPRAKTAN ALINAN ÇALINTI NEFESLER

101 3 1
                                    

"Beni buraya getirirken aklından ne geçiyordu senin?"

"Bir yolu var dedim. O yolu seveceğini söylemedim."

"Geri dön," dedim mırıltıyla. Cehennemden kurtulmuşken oraya geri dönmek istemiyordum. Anton'un hangi boktan kişilere bulaştığını bilmiyorduk. Beni öldürebilirlerdi. Nihayetinde Las Vegas'tan paralarını almak için sınır tanımayacaklarını da biliyordum. Şansımı denedim.

"Belki zaman tanırlar."

"Kafa mı buluyorsun?" Ciddiydi.

Kolunu, indirdiği cama yaslamış parmaklarını çenesine doğru uzatmıştı. Genellikle düşünürken çenesiyle oynuyordu.
Gerçekten düşünürken.

"Motor yarışlarına geri dönemem... Anton buna değecek bir değil." Göz göze geldik. Şeytanlarıyla iş birliği yapıyordu. Yalan değildi. O gerçekten kurnaz bir şeytandı.

"Sende karşılığında değecek bir şeyler alırsın."

"Borcunu ödediğimde burada kalmaz Andreas."

El frenini çekti. Torpidoya uzanıp sigara paketlerinden birini aldı. Gözlerimi kapattığı torpidodan alamadım. Onlarca paket vardı.

"Onu kullanmak istiyorsan onun bilmediği pisliklerini bulacaksın ve gerekirse," gözleri parıldadı "olmayan pisliklerini."

"Sen tüm işlerini böyle mi halledersin?"

"Arkamı nasıl topluyorum sanıyorsun?"

Güldüm. Arabadan inip eski barakaya doğru ilerledik. Etraf kalabalık değildi. Yinede tenha da sayılmazdı. Rayna gitme, dediğinde kesinlikle geride durmalıydım.

"Yalan söylemeyi beceremiyorsun."

Bir kaç adam ateşin başında otururken başıyla ona selam verdi.

"Haklısın. Pezevenk abim topluyor."

Şaşkındım. "Abin mi var?"

Başını sallamakla yetindi. Barakadan içeri girdiğimizde etrafa bir göz attım. İki katlı iğrenç bir yerdi. Yine de Sefil'in burayı yıllar boyu yıktırmayacağı kesindi. Andreas benden bir kaç adım önde yürüyordu.
Koltukta sızmış bir adamın ayağını iteledi. Cam masaya göz gezdirdim. İçki şişeleri ve uyuşturucu paketleriyle doluydu. Buranın böyle bir yer olduğunu biliyordum.

Yadırgamadım.

"Uyan lan pezevenk."

Adam sızdığı yerden kalkmayınca kendi kendine mırıldandı. "Bu ülkede katil edecekler beni." Tam da şu an ki haline bayılıyordum.

Tatlı felan oluyordu ama bunu ona söylersem bu an onu tatlı olarak gördüğüm son anım olurdu.

Yanından geçmek üzere olan çocuğun yakasından tuttu. Muhtemelen on yaşlarındaydı. "Ogeday nerde?"

"Yukarıda abi."

"İyi," dedi cebinden çıkardığı bir kaç yüksek banknotlu paraları çocuğun cebine sıkıştırırken. "Sen de evine."

Kayıp GünWhere stories live. Discover now