eleven

1.1K 99 102
                                    

Sabah uyandığımda Zayn yatağın yan tarafında üstünü değiştiriyordu. Ona bakmamaya özen göstererek üzerimdeki tişörtün üstüne bir kazak geçirdim. O da o sırada üzerini giyinmişti.

Beraber salona geçtiğimizde her zamanki gibi şöminenin önüne oturdum. Ve düşünmeye başladım. Zayn'in dudaklarını dudaklarımda, ellerini ensemde...

Bu çok farklıydı. Çok farklı. Bana iyi gelecek biri değildi. O da,ben de bunu biliyorduk ama bu ona duymaya başladığım hisleri engellemiyordu.

"Lee, biraz konuşalım mı?"

Yutkunarak ona döndüm. "Ne hakkında?" Gözlerini devirdi. Tabii ki ne hakkında olduğunu anlamıştım.

O sırada kapı açıldı ve Louis eve girdi. Zayn, ona bakmaya giderken bana döndü ve işaret parmağını salladı. "Bu konuyu er ya da geç konuşacağız."

O salondan çıkar çıkmaz düşünmeye başladım. Ne konuşabilirdi ki? Yani aramızda bir şeyler geçti, evet. Ama bunun hakkında ne konuşabilirdik? Belki de asıl derdi konuşmak değildir. Belki de beni tekrar öper.

***

Akşam yemeğinden sonra Louis salonda uyuyakaldı. Zayn mutfakta sigara içiyordu. Zaynle yalnız kalmamak için odaya çıkıp uyuyacaktım ki Zayn benim salondan çıktığımı fark etti. "Lee bekle." Dediğinde itaat ederek durdum ve ona döndüm. Bana yaklaşıp elimi kavradı ve dış kapıya ilerledi. Hiçbir şey söylemedim. Evden çıktığımızda arabanın kapısını açtı ve beni bindirdi. Arabanın önünden dolaşıp kendisi de binince arabayı çalıştırdı.

Orman yolunda ilerledik. Yaklaşık 15 dakika süren bir yolculuğun sonunda ormanın ortasında açıklık bir alanda arabayı durdurdu. Bana doğru dönerek konuştu. "Kaçamayacağın bir yerde konuşmamız en iyisiydi."

Ona bakmamak için sağ tarafımdaki ağaçları izliyordum. Konuşmasını bekledim. "Lee bana bak." Bakmadım. Sadece öylece durdum fakat o buna izin vermeyerek çenemi tuttu ve beni kendine çevirdi. "Beni sinirlendirme." Dedi dişlerinin arasından. O an sinirlenince neler yapabildiğini düşündüm. Ve cevabı beni ürküttü.

Her şey.

Kafamı salladığımda konuşmaya başladı. "Aramızda geçen şeyler, öpüşmemiz tamamen yanlış. Seni bir şeylere zorlamış gibi hissediyorum." Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Beni zorlamıyorsun." Alt dudağını dişledi. Bu düşünceli olduğu için yaptığı bir hareketti ama arabanın ön camından içeri süzülen ay ışıkları yüzünü aydınlatırken bu hareketi bana fazlasıyla seksi görünmüştü.

"Bir daha böyle bir şey olmayacak." Dedi. Yutkundu. "Gerçeği söylemek gerekirse senden etkileniyorum. Ellerimi, dudaklarımı senden uzak tutmam gerek. Sana zarar vermek istemediğim için."

"Benden uzak durmanı istemiyorum." dedim fısıltı tonunda. Bir anda ellerini direksiyona sertçe vurmasıyla yerimde sıçradım. "Ama durmak zorundayım!" Diye bağırdığında içtiğini nefesinden anladım. Tanrım! O sarhoştu! Sarhoştu ve şu anda onunla, ormanın ortasında, tek başımaydım. Zaten sinir problemlerinden dolayı ondan korkuyordum, bir de sarhoşken kendini asla kontrol edemezdi.

Onu sakinleştirmek için elini tuttum. "Bir şey yok, sakin ol. Benden uzak durmak zorunda değilsin. Sakin ol, tamam mı?" Zayn nefesini dışarı bırakarak bana döndü. "Beni seviyor musun, Lee?" Aslında bunun cevabını bilmiyordum. Ona karşı içimde bir şeyler filizleniyordu, biliyordum fakat onu adlandıramıyordum. Ama şu anda eğer Zayn'e bunu söylersem muhtemelen anlamazdı ve sinirlenirdi o yüzden "Evet." demekle yetindim.

Birden bire beni tutup kucağına çekti. Arabanın içinde resmen kucağında oturuyordum ve bunu hangi ara yaptı anlamamıştım. Birden dudaklarımı sertçe -gerçekten sert- öpmeye başladığında karşılık vermeye çalışsam da olmuyordu. Dudaklarımı dişliyor, kanatacak kadar sert ısırıyordu. Geri çekilmeye çalıştığımda ise kafamın arkasından tutup beni daha da kendine bastırıyordu.

Tedirginleşmeye başladığımda beni geri az önce oturduğum koltuğa fırlatırcasına itti ve koltuğu geriye yatırdı. Hızlıca o da üstüme çıkarken ne yapacağımı bilemedim.

Tek eli ile iki bileğimi başımın üstünde tutarak beni öpüyordu. Ağzında ki iğrenç içki tadını hissettikçe bana yapabileceklerinden korkuyordum. Ve korkularımda yanılmadığımı o an anladım. Eli eşofmanımın içine girdi ve iç çamaşırıma değdi. "Zayn dur."

The Witness | Ziam Mayne Où les histoires vivent. Découvrez maintenant