thirteen

1K 98 33
                                    

Louis arabayı bir evin önüne çekti ve bize beklememizi söyledi. O adamlara izimizi kaybettirmiştik ve sonrasında 1 saat kadar yol gelmiştik. Fazlasıyla çişim vardı. Aklıma Zayn'in dün yaptıklarını hatırlayıp hatırlamadığını dönüp duruyordu.

Aslında o kadar fazla tepki vermek istememiştim fakat o sarhoştu ve ertesi sabah uyanıp bana neden onu durdurmadığımı sorabilirdi hatta bunun için sinirlenebilirdi. Bu riski göze alamazdım.

Liam, dedi Zayn bana dönerek. "Dudağında niye yaralar var?" Yutkundum ve dudaklarımı içeri doğru kıvırdım. Ne desem boştu. Hatırlamıyordu dün gece yaşadıklarımızı. Ama hayvan gibi dudaklarımı ısırdığı için izi kalmıştı.
"Şey..." dediğimde bana tek kaşı havada bakıyordu.

Daha sonra ise arabadan indi. Ben de peşinden indim ve kapımı kapattım. Çenemi eliyle tutup dudaklarıma baş parmağını sürttü. "Ne bunlar Lee?" Sinirlenmeye başladığını çenemdeki elinin biraz daha gerilmesinden fark ediyordum.

Durup derin bir kaç nefes aldı. Gözleri benimkilerle buluşunca bakışlarımı aşağı indirdim.

"Ben yaptım, değil mi?" Dedi bıkkın bir şekilde. Çaresizce başımı salladım. Kendine sinirli ve pişmandı. "Anlat."
Dediğinde ne anlatsam bilemedim. Her şeyi söylesem mi yoksa sadece sussam mı?

"Lee lütfen anlat." sırtımı arabaya yasladım. O da önümde durdu ve beni beklemeye başladı.

"Sen konuşmak istediğini söyledin. Arabayla ormana doğru iyice gittik. Sonra da işte..." Zayn devam etmemi elini sallayarak gösterdi. Devam etmek istemiyordum, cümleleri nasıl toparlarım bilmiyordum. "Benimle bir tık sert bir şekilde birlikte olmaya çalıştın ama ben sarhoş olduğunun farkındaydım. Yani merak etme, bir şey olmadı."

Zayn alt dudağını ısırarak başını salladı. "Sana zarar verdim mi? Dudağından başka." Kafama iki yana salladım. Gözlerini etrafta gezdirdi. Ne diyeceğini bilemiyordu. "Ama sarhoş ve sinirliydin yani bunu o kadar büyütmeye gerek yok. Unuttum gitti."

"Ya sarhoş olmasaydım?" Diye sordu. "Sarhoş olmasaydım da beni engeller miydin?" Anlamadığımı belli eder bir şekilde ona baktım. Gerçekten bunu soruyordu. Sadece kafamı yavaş bir şekilde iki yana olumsuz anlamda salladım. Sarhoş olmasa onu durdurmak aklımın ucundan bile geçmezdi. "Hayır." Dedim sanki kendimle konuşuyor gibi. Sessiz ve usulca.

Düşünüyordu. Etrafa dikkatsizce göz gezdiriyor, ayağını yere vuruyor, alt dudağını kemiriyor ve arada bana bakıyordu. Aklından geçenleri okumayı o kadar isterdim ki.
Fakat mümkün değildi.

O sırada Louis yanımıza geldi. Tam sırası olduğunu düşünerek sordum. "Tuvalete gitmem gerek. Gidebilir miyim?" Louis başını salladı ve kapının girişindeki adamı gösterdi. "Ona söyle, o seni yönlendirir." Kafamı sallayarak hızlıca oraya doğru giderken Louis konuştu. "Zayn dilsiz yine bizi aramaya devam ediyormuş. Ama Carter'ın babasının adamları onların işini bitirecekmiş. O sürede de Carter'ların eski evinde kalacakmışız." Ben adamın yanına varmak üzereyken Zayn, Louis'nin söyledikleriyle hiç ilgilenmedi. "Liam'ı evine götüreceğim." Dedi.

Ne?

The Witness | Ziam Mayne Место, где живут истории. Откройте их для себя