Özel

3.2K 207 472
                                    

"Gerçekten artık seni anlayamıyorum."

"Zaten hep ben anlaşılmaz olurum." dişlerimi sıkıp sakin kalmaya çalıştım.

"Sabrımı zorluyorsun Louis, yapma." bana arkasını dönüp kollarını göğsünde birleştirdi. "Bu hareketi de yapma." önüne geçip yüzüne baktım. Dudakları büzülmüş gözleri dolmuştu. Oflayarak onu kollarımın arasına aldım.

"Bir aydır bu tarz davranışları nedensizce yapıyorsun, bunun farkında mısın?" burnunu çekip başını salladı. Sesimi yumuşak tutmaya çalıştım. "Neden yapıyorsun bunu? Eğer benden sıkıldıysan ve sözünü tutmak için bırakmıyorsan söyle bana. Böyle şeylere başvurmana gerek yok. Sen bırakmadığın için benim bırakmamı sağlamaya mı çalışıyorsun?" başını hızlıca kaldırıp iki yana salladı.

"Yok öyle bir şey. Ben seni seviyorum, hemde çok. Bu ruh hali değişiklikleri neden oluyor bilmiyorum." göz yaşları aralıksız akmaya başladı. "Ben neden böyleyim ki?" başını göğsüme yaslamasını sağlayıp saçlarını okşadı.

"Louis, kapıda birisi- ne oldu?" Bella'ya kaşlarımı çatarak baktım.

"Kapı çalmak diye bir şey var." diye azarladığımda gözlerini devirip Louis'yi işaret etti. "Yok bir şey. Sen niye geldin?"

"Kapıda birisi var, Louis için gelmiş." başımı sallayıp çıkmasını işaret ettim.

"Bebeğim kalk yüzünü yıkayalım sonra da gelen kimmiş onu öğrenelim." burnunu çekip benden uzaklaştı. Yüzünü yıkadıktan sonra bana sarıldı.

"Özür dilerim." belini okşayıp boynunu öptüm. Birlikte kapıdaki kişiyi görmek için ilerlediğimizde Louis beni durdurup geri ittirdi." Ben kim olduğuna bakıp gelirim sen de bize bu arada çay yaparsın."

Kaşlarımı çatıp kapıya doğru bakmaya çalıştığımda yüzümü ellerinin arasına aldı. Dudağıma küçük bir öpücük kondurup geri çekildi. "Lütfen bir kere olsun beni dinle. Hemen dönerim." başımı sallayıp mutfağa doğru ilerledim. Çay için su ısıtırken mutfak kapısına yaklaşıp gelen sesleri dinlemeye çalıştım.

"Git buradan. Bak anlamıyorsun, eğer seni görürse ikimiz içinde kötü olacak. En çok da senin için." kaşlarım tekrar çatılırken biraz daha dış kapıya yaklaştım.

"Ne yapacak, beni mi dövecek? İstediğimi yapacağına söz ver bende buradan olaysız bir şekilde gideyim."

"Tamam lanet olası, git şimdi."

"Mesaj atarım." kapının çarpma sesi geldiğinde mutfağa girip çayları hazırladım. Karnıma dolanan kollardan sonra enseme bir öpücük aldım.

"Kim gelmiş?" kolları gevşediğinde ona baktım. Kalçamı tezgaha yaslayıp çayımdan bir yudum aldım.

"H-hiç kimse, yani önemli biri değil." kaşlarımı kaldırıp fincanı tezgaha bıraktım.

"Öyle mi? Sorun yok o halde."

"E-evet, önemli değildi. Neden k-kapıya kadar gelmişler hiç a-anlamadım ki." deyip gülümsemeye çalıştı. Kaşlarımı kaldırıp bende gülümsedim.

"İyi o zaman çayını soğutma." sertçe yutkunduğunu fark ettim. "Dışarıya falan mı çıksak ne yapsak?" Alt dudağını dişleyip ensesini kaşıdı. Alnı terlemeye başladığında tek gözümü kısıp ona bakmaya devam ettim. Fincanını ona verip gülümsedim. Kendi fincanımı da alıp mutfak kapısına doğru yürüdüm.

"Dur!" kaşlarımı kaldırıp ona baktım. "Ben sana yalan söyleyemiyorum. Zaten anlıyorsun."

"Ne yalanı?" fincanı bırakıp benim elimdekini de aldı. Elimi tutup sandalyeye oturtup bacaklarımın arasına girerek kalçasını masaya yasladı.

Tiny | Larry Where stories live. Discover now