VİCDAN

47 4 1
                                    

Sevilmezsin. Dışlanırsın. Yalnızsındır. Bilirsin işte, hayatın o en dayanılmaz anında bile dayanmak zorundasındır. Ölmeyi denersin, ölmezsin. Sakat kalırsın. Bu sana hayatın, yalnızlıktan sonraki en büyük tokadı olur. Sevmeyi denersin. Bir çiçekle başlarsın en basitinden, bir gülü seversin. Suladıkça büyür, çiçeği hoş kokular verir sana. Bir hayvanı seversin sonra, en basitinden bir köpeği seversin. Birkaç gün beslersin, peşinden ayrılmaz. Hatta seni, çantanı çalmak isteyen hırsızdan bile o korumuştur. Sonra bir insanı seversin. En zorundan başlarsın. Değer verdikçe verirsin, onun için her şeyi yapmaya hazırsın. Beklersin. Ondan sana hoş bir şey gelmesini istersin. Alışmışsındır çiçeklere, hayvanlara. Alışmışsındır tıpkı bir ayna gibi yansıtılan hoşnutluğa. Ama insan öyle değildir, bu tokat da çarpar suratına ve en acısından hissedersin o tokadı. Tecrübe kazanırsın. Artık kendine söz verirsin; insanlara iyi niyet göstermeyeceksindir. Sonra bir gün biri çıkar karşına. Körpedir. Tazedir. Henüz hayatın hayal kırıklığı tokadını yememiştir. Gülümsersin. Daha ne acılar çekeceğinden bihaber olan o insana gülümsersin. Vicdanını kaybetmemişsindir. Bu tokadı, senin yüzünden yememesini istersin. Yeniden iyi niyetine dönersin. O, başkasından dolayı tadar hayatın tokadını; seni terk eder. Kimseye iyi niyet göstermemeye karar vermiştir ve aslında ona kıyamadığını bilmediğinden seni terk etmiştir ilk olarak. O, ölene kadar vicdanını kaybeder; bir daha tokat yemez. Sen ise vicdanının kurbanı olup, tekrar tekrar hayatın seni tokatlayışına mahkûm olursun..

'Cellâdına Âşık Olan Mahkûm'Where stories live. Discover now