bir

1.2K 101 46
                                    

Dohyun, güzel bir kızdı. Oldum olası onu beğenmişimdir. Güzel ve zeki olmasına rağmen asla bozmadığı mütevazılığı beni hep onu daha da iyi görmeye itiyordu.

Evet, ne yazık ki bu düşüncelerimden istemsiz olarak son bir aydır vazgeçiyordum. Dohyun bana karşı bir aydır sanki daha da iyiydi ama ondan nefret etme isteğini bastıramıyordum. Bilmiyorum, Jaemin'in sevgilisi olması dışında bir şeyler vardı sevmediğim. Onun bana iyi davranması umrumda değildi onun da beni sevmediğini düşünüyordum.

"Renjun-ah, kek ister misin? Kendi ellerimle sevgilime yaptım bunları." Kollarını Jaemin'in omzunda birleştirirken seslendi sinir bozucu sesiyle. Kafamı hayır anlamında iki tarafa salladım. İç çekerek kafamı Jeno'ya çevirdim.

"Ama çok güzel olmuş." Jeno'nun bu yorumuyla ona bakmaktan da vazgeçtim. Ne zaman grup olarak buluşmaya karar versek bir şekilde Dohyun da plana dahil oluyordu. Bu benim için artık çok yorucu olmaya başlamıştı. Üstüne diğerlerinin onu bu kadar sevmesi ve hiç rahatsız olmaması kendimi yalnız hissetmeme yol açıyordu.

Çantama elimi attım, içinden kulaklıklarımı buldum. Kulaklıkları hemen takarak evin diğer odalarına ilerledim. Arkamdan gelen hiçbir ses yoktu. Ne iyi misin diyen biri ne de niye gittiğimi soran bir ses... Hiçbir şey yoktu.

Muhtemelen hiçbir zaman dertlerimi anlatmadığım için buna alışmışlardı. Derdim olduğunu anlasalar bile sormayı birkaç yıl önce bırakmışlardı.

Biz grup olarak çok uzun zamandır tanışıyoruz. Öğrenci değişimi programı ile Kore'ye taşındığımdan beri onlarlayım. Özellikle Jaemin bana çok destek olmuştu, kültüre, dile alışmamda en büyük yardımcım oydu. Belki de bana bu kadar iyi olmasından duygularımı yanlış yorumluyorumdur. Bir kızdan hoşlanamama nedenim önüme doğru insanın çıkmamasıdır belki de, Jaemin değildir. Belki de.

Yıl 2019, biseksüellik veya gaylik çok normal karşılanan, normal karşılanması gereken şeyler olsa da insan konu kendisi olduğunda tereddüte düşüyor. Hele ki bu konuyu tartışabileceği kimsesi yoksa... Bu korkmak değildi, bu emin olamamaktan kaynaklanan bir tereddüttü.

"Renjun-ie!!" Kulaklıklarım olmasına rağmen rahatlıkla duyabildiğim ses beni oturduğum yerde sarstı. Sesin çıktığı tarafa baktığımda gelen kişi Mark'tı.

Jaemin her zaman kültürel konularda yardımcı oluyor demiştim, işte Mark da ne zaman yalnız hissetsem yanıma gelip beni rahatlatmaya çalışan insandı. Kötü gün dostu da diyebiliriz. Bu dönemler çok yanımda olmasına şaşmamalı.

"Heyy!" Gülümseyerek gelmesine karşılık olarak ben de onu gülümseyerek karşılamak istedim.

"Seni özledim, 10 dakikada." Kıkırdadım. Beni her zaman önemli hissettirmeyi başarıyordu ve inanın insanın buna çok ihtiyacı oluyor.

"İnanır mısın ben de senin yolunu gözlüyordum. Diğerlerinden kaçıp yanıma gelse diye bekledim." O da şakacı bir tavırda güldü.

"Bilerek burda yalnız oturuyorsun yani." Ağzımı şaşırmışcasına açarak başımı salladım. Birbirimizle muzipçe konuşmaya bayılıyorduk.

Elini omzuma koydu. Beni oturduğum yerden kaldırdı ve herkesin olduğu odaya yönlendirdi.

"Bu kadar özlem yeter." Gözlerimi devirdim ama o odaya geri dönmemek istediğime dair söyleyebilecek mantıklı bir sebebim olmadığından sadece sustum.

Odaya girdiğimde herkes yere oturmuş, yuvarlak oluşturmuşlardı.

Yuvarlağı tamamlamak için boşluğa oturdum, nedenini sorgulamadan.

"Neden böyle oturduk şimdi?" Uykudan yeni kalkmış bir hali olan Donghyuck sordu.

"Herkes sohbet etsin diye, uzun zamandır grupça sohbet edemediğimizi hissettim. Herkes başka bir şey yapıyor." Yukhei, benden de kötü olan Korecesi ile konuştuğunda genelde onu kimse ciddiye alamıyordu fakat bu sefer herkes anlayışla başlarını salladı. Ben hariç.

Minik bir kahkaha attım ama bu gerçek ve içten bir gülüş değildi bu besbelli iğneleyici bir gülüştü.

Mark neyden bahsettiğimi fark etmişcesine Dohyun'a göz ucuyla baktı. Dudağını ısırdı. Onunla bu konuyu bir kere bile konuşmamıştık. Sadece benim davranışlarımdan çıkarmıştı. Zaten onun dışında kimse anlamış gibi de durmuyordu. İşte Mark bu yüzden kötü gün dostumdu ya.

"Gülünecek ne var?" Jaemin kaşlarını kaldırarak bana baktı. Ben laf edemeden Mark söze girmişti.

"Biz daha demin bu konuyu konuşmuştuk, onun tesadüfüne güldü." O da yapmacık bir kahkaha atarak anı kurtarmaya çalıştı. Yine gözlerimi devirdim. Herkes başka bir şey olduğunun farkındaydı, yine de kimse sıkıntı çıkmasını istemiyordu.

"Saçlarımı boyatacağım, ne renk olmalı?" Jungwoo ve tatlı sesi ortamı yumuşatmıştı.

Bu konu ve birkaç küçük konu daha açılmıştı. Mark sürekli göz ucuyla beni izliyor, Dohyun hiçbir konu hakkında yorum yapmıyordu. Jaemin ise Mark ile beni süzüp duruyordu. Böyle geçen 15 dakikanın ardından Dohyun eve gitmesi gerektiğini söyleyerek kalkmıştı. Jaemin ile vıcık vıcık geçirdiği bir yirmi saniye ardından bize el sallayarak evden çıktı.

Jaemin tekrar yuvarlağa oturdu.

"Bugün içiyor muyuz?"

flex your way out [ renmin ]Where stories live. Discover now