on

691 74 9
                                    

"Tamam kabul." Onunla olma isteğim daha da ağır basıyordu. Gerektiği gibi yaşamak kimin umrundaydı? Ben, 17 yaşımda hata yapamayacaksam, ne zaman istediğim gibi olabilirdim ki?

Anlık verdiğim bu karara benim bile şaşırmış olmamın yanı sıra Jaemin bana resmen şok içinde bakıyordu.

Bu bakışların ardından kötü bir şey yapıp yapmadığımı düşünmedim değildi.

Gözlerindeki şaşırmış ifadeye bir son vermesi gerekiyordu karşımdakinin. Aksi taktirde, kendine kötülük yapmış olacaktı.

"Hey, iyi misin?" Gözlerini kırpıştırdı. Birkaç adım da geriledi. Gizli bir tebessüm etmiştim bu şapşallıkları yüzünden.

"Sen çok değişik birisin Huang Renjun." Kaşlarını kaldırması ile alnında oluşan çiziklere gözlerimi çevirdim. Duygularım kadar karışıktı bu çizgiler. Fakat eminim ki onun duyguları kadar karışık değildi. Onun duyguları kadar karışık hiçbir şey görmediğime bahse girerdim.

"Bu ne demek?" Gözlerini kapattı, ben de ona uydum. Cevap vermesini beklemiyordum. Etrafımızdaki seslerin ne kadar da huzur verici olduğuna karar vermiştim. Saat akşamüstü olduğundan gelen çocuk sesleri, kuşların cikciklemesi ile karışmıştı. Rüzgar...

Bu sesleri daha da güzelleştiren bir cevap aldım karşımdakinden.

Bana sarılan iki kol.

İnanın bu tutuşu, bu hissi yaşamayı o kadar çok istemiştim ki. Gerçekleşeceğine biraz bile inancım olmasa da hep kurmuştum şu hayali. Şimdi ise gerçek olmuştu. Bir haftalığınaydı belki sadece...

"Jaemin."

Kollarındaki o tutuşu hafifletti. Kafasını çevirip boynuma bir buse kondurduktan sonra bana baktı. Bu hareketi içimi ısıtmıştı. Sanıyorum ki aramızdaki ilişki birkaç saniye daha böyle devam ederse içimde deli bir yangın çıkacaktı.

Yangınlarımı daha da alevlendiren şu çocuk, her seferinde daha da korkunç bir yangına sokuyordu beni.

"Karar verirken iyi düşün." Yüzümde hissettiklerimi belli edecek küçücük bir mimik bile yoktu. Yıllardır en çok esiri olduğum o duyguyu saklamaktan alışkındım. Duygu saklama işinde de benden iyisinin de zor bulunacağını temin edebilirdim hatta.

"Kararım şu iki dakikada bile o kadar yönlendi ki..."

Samimi bir sırıtış ile ellerimi tuttu.

"Huang Renjun ben sana, senden çok kendime eziyet çektirmişim bunlardan eksik bırakarak bizi. Beni affet. Senin kadar iyi değilim, doğru kararlar veremiyorum belki ama farkındayım her şeyin."

Ellerini sıktım ben de. Bu tehditkar bir tutuş değildi. Bu ona zamanında ne kaybettiğini göstermek için küçük bir ipucuydu sadece.

"Ben doğru kararlar almıyorum. Şu an burada sana yaklaşık yüzüncü şans verişimden anlayabilirsin de Jaemin."

Sevgilim, gözlerini kapattın ve aniden değişen yüz ifadeni saklamaya çalıştın fakat ben seni senden iyi tanıyan bir yabancıydım. Benden saklayamazsın bir şeyini. Bunun mümkün olmasını ben de isterdim. Olmuyor işte, keşke olsa.

"Renjun, ne kadar söylersen söyle haklısın. Biliyorum. Özür dilerim." Derin bir nefes aldım. Sabırlı olmam gerekiyordu. Kendim için.

"Sana samimi olmamı ister misin? Daha doğrusu bu hatayı bir kez daha yapıp ilk defa bir doğru olmasını sağlar mısın?" Kafasını salladı. Küçük bir köpek gibiydi bu hali.

"O zaman beni bir kez daha üzersen Na Jaemin, beni kaybetmiş olursun. Hiç kimse vazgeçilmez değildir, ben vazgeçmek istersem tabii. Şu ana kadar sabrettim ama burdan sonra vazgeçmek isteyeceğimi ve başaracağımı da bilmeni isterim."

"Sen istediğin her şeyi yapabilirsin, biliyorum." Yüzüne baktım. Fazla boş bir bakıştı.

"Yalakalığın lüzmu da yok şu an." O gergin ortam bir anda yumuşadı. Ufak bir kahkaha attı.

Ah, Na Jaemin gerçekten bilsen şu bendeki etkini demin dediklerimin büyük derecede yalan olduğunu anlayabilirdin. Senden vazgeçmek isteyeceğim zamanların olmasından korkuma bu yalanları söylüyorum.

"Ne yapalım o zaman şimdi?"

"Ne istersin?"

"Neyin hayalini kurduysan onu sana vermeye varım ben."

Sana aşık olmamın nedeni çok açıktı.

KontrolEdilmedenAtılanBölümKontrolEdilmedenAtılanBölümKontrolEdilmedenAtılanBölüm

flex your way out [ renmin ]Where stories live. Discover now