on altı

366 52 23
                                    

"Aptal!" İçimden bağırıyordum. Jaemin'in yüzünü her gördüğümde ellerim ayaklarım yanıyor, gözlerim seyiriyordu.

Okula gelmiştik, ders başlamıştı hatta. Tabii Jaemin geç kalmış, derse sonradan katıldığı için ona neden böyle yaptığını sormak için fırsat bulamamıştım.

Tamam, anlamaya çalışıyorum onu. Sarhoş olduğunda böyle şeyler yaşamak için can atabiliyor insanlar. Libido yükselebilirdi, doğanın kanunu buydu ama neden Jeno'ydu seçtiği kişi? Yakın arkadaşlardık. Başka biri olsa sorgulamaya hakkım olduğunu bile düşünmüyordum.

Teneffüs için zil çaldığında ne yapacağımı bilemedim. Adam akıllı, tek kaldığımızda mı bu konu hakkında konuşmalıydım yoksa şimdiden belli etmeli miydim?

En iyisi şimdi hiç konuşmadan Mark Hyung'un yanına gitmek olacak diye düşündüm.

Her zamanki gibi açık olan pencereden Jaemin'in bana doğru geldiğini gördüm. Yine dediğim şey olmuştu, elim ayağım titremişti. Tam yanımda bitmişken kalkıp ona döndüm.

"Selam Jaemin." Samimi olmayan bir gülümseme aldı benden.

O da bana gülümsemişti.

"Benim Mark hyung'un yanına gitmem gerekiyor." Elimi hızlıca sallayıp onun daha cevap vermesine izin vermeden sınıftan hızlıca çıktım. Gözleri bizde olan Jeno elini alnına vurmuştu, yüksek ihtimal pişman oluyordu.

Mark Hyung'un sınıfına girdiğimde onu sınıf arkadaşlarıyla bir konu hakkında hararetli bir şekilde tartıştığını gördüm. Hızlı hızlı yürüdüğümden herkesin bir anda dikkati bende toplanmıştı. Beni görünce arkadaşlarına kısa bir şeyler söyleyerek yanıma geldi.

"Bu yüz ifadesi ne böyle?" Yanağımı sıkarken sordu. Dudağımla oynuyordum, üstündeki deriyi yemeye çalışıyordum.

"Hyung." Ona sarıldım. Kafamı göğsüne koyduğumda onun şok olduğuna emindim.
"Ne oldu Injun?" Sorunca daha da sıkı sarıldım beline. O da eliyle saçımı okşuyordu.

"Okul böyle bir ikili görmeye alışkın değil Renjun, herkes bize bakıyor." Şimdi ise dudağımın içini ısırıyordum.

"Jaemin de bize bakıyor." Omzumu silktim.

"Aptal o hyung." Kollarımı sonunda çözünce ona baktım. Kendimi silktim, abartmak istemiyordum fakat kalbimde öğrendiğimden beri vücudumu karıncalaştırıyor, kalbimi ağırlaştırıyordu.

"Jeno ve Jaemin'i biliyor muydun?" Gözlerini aniden açarak baktı bana. Sonrasında ise dudaklarını büzerek salladı. İmkanı olmayan bir ikiliydi, bunu ben tek başıma düşünmüyordum demek ki.

"Benim Çin'de olduğum tatilde, birlikte olmuşlar. Jeno itiraf etti." Ne tepki vereceğini bilememiş, sınıfının kapısının tam yanındaki duvara kendini yaslamıştı.

"İnanamıyorum." Ağzını şokla kapattı. Jaemin ve Jeno, ben daha Kore'ye gelmeden önce çok yakın arkadaşlardı. Sonra aralarına ben katılmıştım. Jaemin kadar yakın hissettirememişti Jeno.

"Ben ne yapmalıyım?" Gözlerimi sıkı sıkı kapatıp alnımı kaşıdım. Öneriye ihtiyacım vardı hiç olmadığı kadar. Böyle bir şeyin olmasını beklemiyordum.

Yaslandığı duvardan kurtuldu ve beni kolumdan çekiştirerek bahçeye doğru ilerledi.

Güneş ışığı tenime değdiğinde onu durdurdum.

"Neden buraya geldik?"

"Tanrım, sakin olur musun. Bahçeye geldik sadece, temiz hava almak adına. " Derin bir iç çektim. En küçük şeyden bile nem kapar hale gelmiştim. Jaemin'in üstümdeki en kötü etkilerinden biri buydu.

"Şu an senin yapman gereken karşısına geçip içindeki her şeyi anlatman, Dohyun hakkında da konuşmalısın ayrıca. Seni sevdiğini söylüyorsa açıklamaları olmalı geçmişle ilgili. Ama bence sinirlenmen mantıklı olmayacaktır, kırıldığını belli et. Sonuçta hepimiz az çok senin ona olan sevgini biliyorduk, o da dahil. Bile bile niye hem kendisine hem de sana acı çektirmiş öğrenmen lazım. En sağlıklısı emin ol böyle olacaktır." Mark'ın cevabına karşılık olarak gülümsedim. Dediği doğruydu, kırık dökmeye ne cesaretim ne de enerjim kalmıştı.

"Teşekkür ederim hyung." Başını salladı ve ellerini omzuma koydu.

_______________________________

Herkes çantasını son dersin bitimi ile toplamaya başlamıştı. Ben de onlara ayak uydururken göz ucuyla Jaemin'i kontrol ediyordum. Yüzü asılmıştı. Ona baktığımda hissetmiş olacak ki o da gözlerini bana çevirdi. Bugün ilk defa gözlerimi onun gözleriyle karşılaşmam ardına çevirmemiştim.

Umutlu baktı gözlerime, gözlerinin ışıltısı içimi ısıtmıştı.

Çantamı topladığımda gözlerimizi ayırara onun yanına yürüdüm. Jeno'nun stresli gözlerinin üzerimizde olduğunu hissediyordum.

"Konuşmamız lazım." Konuşurken Jeno'ya baktım aynı anda benle göz göze gelmesi ile hemen sırasına baktı. Bizle ilgilenmiyormuş gibi davranmaya çalıştı.

Jaemin gözlerimi takip ettiğinde gözleri yerde olan çocuğa ilişti göz bebekleri.

Derin bir nefes aldı.

"Tahmin ettiğim şey gün yüzüne çıkmış gibi." Küçük bir kahkaha attım. Arsız!

"Senin sayende gün yüzüne çıkmasını isteyeceğim bir şeydi. Ne yazık ki istediğim gibi olmadı." Gözlerini kapadı, çantasının fermuarını kapatıp bileğimden tuttu beni. Böyle diyince kulağa sert bir hareket gibi gelse de öyle değildi. Yumuşaktı tutuşu. Korkuyordu. Ne tepki vereceğimi bilmediğimden ne yapacağını bilemiyordu.

Yerimden hareket etmedim. Bileğimi ondan kurtardım. Gözleri şimdi ise benim bileğimdeydi.

"Sana dokunmamı engelleyecek şeyler yaptığım için kendimden bazen nefret ediyorum. Ama rica ediyorum okuldayken bırakma beni, aramızın bozuk olduğunu kimse görmesin. Aramızda yaşansın her şey üçüncü gözden uzak." Bal dudaklarını ısırarak konuştu.  Sevgilim ben başkasının yanında hissettiklerim gibi davranamamaktan nefret ederim, bilmen lazım.

"Seninkinin aksine benim seninle oluşturduğum dünyada üçüncü gözlere yer yok. Sen ve ben varız sadece ama seni de anlayabiliyorum. Bizim dünyamıza başkalarını çok kattın, şimdi o eklediğin insanlardan kendin çekinir oldun."

Ne diyeceğini bilememişti karşısındaki. Yine de elini tutmuştum. Ben onu yarı yolda bırakmayı asla istemezdim. Üzülmesini görmekten nefret ediyordum da zaten.

Gülümsedi. Otuz iki dişini birden gösterdi bana. Elimi daha da sıktı hiç bırakmak istemiyordu tutuşundan anlaşılan.

Yumuşamamıştım ama olayı ilk duyduğum kadar sinirli de değildim. Benimle birlikte değilken yaşanan bir olaydı, bunu unutmamak gerekiyordu.

Size bir sır vereyim mi?

Final çok yakında gözüküyor.

flex your way out [ renmin ]Where stories live. Discover now