1.6

112K 7.3K 3.7K
                                    


"Her çadırda iki kişi kalacak, çocuklar. Kızlar kızlarla erkekler erkeklerle kalacak. Erkekler, gece gece kızların çadırına gittiğinizi görürsem veya duyarsam sıfır veririm. Beden eğitiminden kalan öğrenciler olarak tarihe geçersiniz benden söylemesi."

Avni hocanın konuşmasına gülüp Sevde'yle birlikte çadırla uğraşmaya başladık. Sevde'yle ben, Derin'le de Eren kalacaktı. Avni hoca kardeş olduklarını bildiği için sorun etmemişti.

"Turnacığım, yardım lazım mı?"

Yavşak Mustafa tepemde dikilirken sinirle soludum.

"Lazım Mustafa. Acilen defolup gitmen için yardımın lazım."

Yüzündeki sırıtış genişlerken kolunu omzuma atacakti ki Eren yanımıza gelip Mustafa'nın ensesine bi tane yapıştırdı.

Eren... Eli öpülecek insansın kardeşim.

"Ulan it! Ben sana demedim mi bu kızı rahat bırakacaksın diye?"

Eren'den açıkçası şuan biraz ürkmüştüm. Normalde çok eğlenceli ve esprili biriylen konu biz olunca ciddiyette sınır tanımıyordu.

Mustafa bir şey demeden tıpış tıpış çadırına ilerledi. Rahat bir nefes alıp çadırı kurmaya devam ettik.

"Eymen, bu kadar beceriksiz olmak zorunda mıydın kardeşim?"

Yan taraftan gelen sesle oraya odaklandım. Meriç -Sun'da kafama tepsi geçiren çocuk- ve Eymen çadır kurmaya çalışıyorlardı.

"Aga ne bileyim ben çadır nasıl kurulur. Ben işim değil bunlar."

Meriç, Eymen'e sinirli bir bakış attı.

"Benim işim çünkü. Mal."

Gülerek önüme döneceğim sırada duyduğum çığlıkla yerimde sıçradım.

"Ayy hocağğm, buradağ böceğk vardığğr! Gece nasığl uyuyacağım beğn yhaaa!"

Merve'nin iğrenç sesine yüzümü buruştururken çoktan sorgulamaya başlamıştım bile.

Neden okuldaki tüm öğrenciler sanki Allah tarafından bir araya getirilmiş gibi gerizekalıydılar ki?

"Kızım farkındaysan doğal ortamdayız, tabii ki böcek olacak."

Merve etrafa korku dolu bakışlar atıyordu. 15 dakikanın sonunda çadırımız kurmuş, ardından bizim için kurulan geniş sofrada öğle yemeği yemiştik. Şimdi ise yerdeki puflara oturup ders dinliyorduk. Temel derslerin hocaları şuan 12. sınıflara ders verdiği için bize de Müzeyyen hoca kalmıştı.

"Evet çocuklar, beden eğitiminden bahsetmeyeceğim. 11 yıldır neyin ne olduğunu öğrendiğinizi umuyorum. Onun yerine biraz insan ilişkilerinden bahsedelim."

Ah, tam Müzeyyen hocalık konu. Bayılır insan ilişkilerine.

"Aranızda kimlerin sevgilisi var?"

Hocam bi anonimin var, o sayılıyor mu?

Öğrencilerin yarısı elini havaya kaldırırken biz tabii ki saplar konumundaydık.

Yaklaşık 17 yıldır..

Gözlerim kimlerin ellerinin havada olduğunu incelerken gözlerim şaşkınla açılmıştı.

Ayaz'ın eli havadaydı?

Daha da şaşırtıcı olan tarafı Defne'nin de eli havadaydı ve birbirlerine hafifçe gülümsüyorlardı.

"Derin! Allah belanı vermesin bunların sevgili olduğunu nasıl bilemezsin?"

Fısıltıyla Derin'e bağırırken onun da benden pek bir farkı yoktu.

Aklımdasın || TEXTİNGWhere stories live. Discover now