4.3

86.8K 5.1K 2.3K
                                    


Ellerimle şakağımı ovuştururken bir yandan ağrımın geçmesi için dua ediyordum. Sabah gözlerimi açtığım andan beri başım inanılmaz ağrıyordu. Ve ben bu halde cumartesi günleri yapılan kurslara gelmiştim. Diğer kızların da benden bir farkı yoktu.

"Al bakalım, ayyaş."

Meriç alayla konuşup önüme kahve koyduğunda ona bakıp göz devirdim. Ardından elim tereddütle kahveye giderken konuştu.

"Merak etme çok sıcak değil, ılıştırdım."

Gülümsedim ve kahveden bir yudum aldım. Hiçbir içeceği sıcak içemiyordum. Soğumasını bekledikten sonra içebiliyordum ancak.

"Abi bizim neyimize içmek ya? Kafamı matkapla deliyorlar sanki."

Derin ellerinle başını ovarken Ada da ona katılmıştı.

"Gerçekten. Hiçbir şey hatırlamıyorum zaten."

Erkekler birbirlerine bakıp kahkaha atarken kaşlarımı çattım.

"Ne oldu? Ne bok yedik?"

"Olmayacak bir şey mi söyledik yoksa?"

Derin tereddütle konuşurken Eymen gülerek başını iki yana salladı.

"Sen değil de, Ada ne var ne yok döktü ortaya."

Derin rahat bir nefes alırken Ada eliyle ağzını kapatmıştı.

"Ne dedim?"

Gözleri arada Eren'e gidip geliyordu.

"Bilmek istediğine emin misin?"

Eren gülümsemesini zar zor saklayarak konuştuğunda Ada dudağını ısırdı.

"Bilmesem daha iyi."

"Bence bil kanka. Tüm gece Eren'e yavşadın ve ne zaman sana aşık olacağını sorup durdun."

Ada'nın gözleri şaşkınlıkta açılırken bizim de ondan bir farkımız yoktu.

"Gerçekten böyle mi dedim?"

Eymen gülerek başını sallarken Ada utançla elini yüzüne kapattı.

"Aptalım ben, aptal bir malım.."

Kendi kendine söylenirken kahkaha atıyorduk.

"Sende tüm gece birine küfür ettin. Kim olduğunu aşırı merak ettim çünkü ne anası kaldı ne bacısı."

Derin, Eymen'e 'Hayatımda gördüğüm en gerizekalı insansın' bakışları atarken Eymen bu bakışların anlamını elbette bilmiyordu. Derin ona laf sokmak yerine omuzunu silkerken Eymen'in gülen güzü solmuştu. O da Derin'de bir şeyler olduğunu farkediyordu fakat pek irdelemiyordu.

Ortamda oluşan sessizlikle gözümün önüne gelen saç tutamlarımı geriye attım. Tekrar önüme düştüklerinde oflayıp kulağımın arkasına sıkışırdım bu sefer.

"İstersen saçlarını örebilirim."

"Örmeyi biliyor musun?"

Şaşkınlıkla konuştuğumda 'Ne sandın moruq' der gibi yapıp ayağa kalktı ve arkama geçti.

"Eğer minik bir kız kardeşiniz varsa örgü öğrenmek zorundasınız. Ben de biliyorum.."

Deniz'in lafına gülerken Meriç saçımı balıksırtı örüyordu.

Vay be, kaldı mı balıksırtı saç örmeyi bilen manitalar?

"Her gün kuaförcülük oynuyoruz biz. Ben kuaför oluyorum, Nehir müşteri oluyor. Sonra o kuför oluyor, saçlarım kısa olduğu için çok toka takamıyor ve bağrıyor falan. Bir ara neden saçların uzun değil diye küsmüştü bana."

Aklımdasın || TEXTİNGWhere stories live. Discover now