6.7

74.5K 4.5K 2.8K
                                    


"Yeter artık vallahi gelinlik modelleri bakmaya başlıyorum ben ya. Zaten derslerdende bir bok anlamıyorum tek çare evlenmek."

Kurulan cümleye kahkaha atarken bu cümleyi Eymen'in kurması bizi daha da güldürmüştü.

"Kanka senin tarihin iyi, şu soruya baksana."

Derin'in bana uzattığı kağıdı alıp önüme koydum. Babam Tarih öğretmeni ve sonuna kadar Atatürk'çü olduğundan Tarih'im oldukça iyiydi. Soruyu hızlıca cevaplayıp kağıdı Derin'e uzattım.

"Biz sayısal sınıfıyız Derin, Tarih ne alaka?"

"Kanka matematik beceremiyorum zaten, kolay bir şeyler çözüp içimi rahatlatıyorum bende."

Gülüp başımı salladım. Uzun zamandır kitap bile açmadığımız için kafeye gelmiştik ve ders çalışıyorduk. Neredeyse saatlerdir Eymen ve Derin hariç kimseden ses çıkmamıştı. Hepimiz önümüzdeki kitaplara gömülmüş yapamadığımız sorular haricinde birbirimizle muhattap olmuyorduk bile. Tabii bu şekilde olmamızda büyük payı olan Erdem amca sürekli yanımıza uğrayıp çalışıp çalışmadığımızı kontrol ediyordu.

Zaten Erdem amca olmasa bir bok yapacağımız yoktu.

Ağrıyan belime elimi koyup doğrulduğumda gözlerim sol çaprazımda olan Meriç'e kaydı. Yeşillerini kitaba dikmiş, çatılı kaşlarınla soruyu inceliyordu. Büyük ihtimal yapamamıştı ve içinden sövdüğüne adım kadar emindim. Elimi çeneme yaslayıp onu izlemeye devam ederken çatılı kaşları düz bir hâl almış, dudakları iki yana kıvrılmıştı. Anında gözleri bana döndüğünde yakalanmanın verdiği utançla hemen kitaba gömüldüm.

"İyiydi böyle?"

Gözlerim tekrar ona çevrilirken alaylı ifadeyle bana bakıyordu. Göz devirdim. Utandırmasa şaşardım zaten..

"Arkadaşlar niye harıl harıl çalışıyorsunuz profesör mü olacaksınız Allah aşkına? Bırakın şu test kitaplarını iki muhabbet edelim ya."

Derin oflayarak konuşurken Eymen sanki bu anı bekliyormuşçasına önündeki kitabı kapatıp masadaki en uzak köşeye iteledi.

Gerçekten aşırı mantıklıydı. Profesör olmayacaksam niye okuyordum değil mi?

"Sevgilim diye demiyorum, aşırı haklı. Hep ders hep ders nereye kadar?"

"Üniversite sınavına kadar."

Deniz göz devirerek konuşurken onun da canı sıkılmış olacak ki önündeki kitabı kapattı.

Ulan dersler, şu zeki adamı bile bezdirdiniz ya pes size..

"Küçük bir dedikodu öğrendim arkilerim, hemen sizinle paylaşayım. Turna, özellikle sen çok mutlu olacaksın."

Ada telefonuna bakarak konuşurken baygın bakışlarla ona baktım. Derslerden o kadar bunalmıştım ki söyleyeceği şeyi merak edemiyordum.

"11-C'deki Mert'i hepimiz tanıyoruz değil mi?"

Başımı salladığımda Sevde konuştu.

"Ben tanımıyorum."

"Hani Derin bir ara ona da aşık olmuştu, çocuğun üzerine sıcak kahveyi döküp yaktıktan sonra 'Sen de bana yanıksın değil mi?' diye sormuştu. O çocuktan bahsediyor."

Yaptığım hatırlatma sonrasında Sevde hatırlayarak başını salladığında diğerleri şaşkınca ona bakıyordu.

"Tövbe bismillahirrahmanirrahim... Nasıl birine aşık oldum böyle?"

Aklımdasın || TEXTİNGWhere stories live. Discover now