🌙12

11.6K 842 363
                                    

Şunu söylemek istiyorum ki okunma sayısı ile oy sayısı arasında çok fazla fark var. Emeğimin karşılığını alamıyorum. Oy sayısı artmadığı sürece yeni bölüm atmayacağım. Bilginize..

(Ji Sung)

HyuJin markete gideli yarım saati geçmişti. Meraklanıp onu aradım.

Alo nerde kaldın bir sorun yok değil mi

Bir sorun yok bebeğim geliyorum yoldayım sıra vardı

Ona dikkatli olmasını söyleyerek kapattım. Kucağımda uyuya kalan Min-Seo'yu uyandırmayaya dikkat ederek odamdaki beşiğine yatırdım ve kamerayı açtım. Diğer kamerayı da yanıma aldım. Böylelikle onu görebiliyor ve duyabiliyordum. Tekrar salona geçtim.

Bugün Jungkook gelecekti. Kendimi hazırlamıştım söyleyecektim. Daha fazla beklemek istemiyordum.
Kapının tıklanması ile kalkıp kapıyı açtım. Ellerinde poşetlerle içeri gelen HyuJin'in elinden bazı poşetleri alarak mutfağa bıraktım. Oldukça dalgın bir şekilde o da poşetleri bıraktı. Tam ne olduğunu soracağım sırada o konuştu. "Soyeon'u gördüm"dedi. Ağzım bir karış açılmıştı. "Şaka yapıyorsun! Onun burda ne işi var?"diye sordum. "Bilmiyorum buralarda bir kafede çalışıyor ve geçen gün abime de denk gelmiş"dediğinde sessizce "Sıçtık"dedim.

Ya Eun, Jungkook'un platoniğiydi. Ama sıradan biri değildi. Doktorlar tarafından da akli dengesinin yerinde olmadığı tespit edilmişti. Bir sapık da denebilirdi. Sayısız kez numara değiştirmesine rağmen hep numarasını buluyor ve onu gecenin bir saati dahi olsa arıyordu. Şikayet de edemiyorlardı çünkü aklı başında olmadığı için yaptıklarından sorumlu tutulmuyordu. Geçen sene uzun uğraşlar sonucu Jungkook izini kaybettirmişti ama duruma bakılırsa yine bulmuştu.

"Beni takip edebiliyor olabilir diye garip garip yollardan geçip geldim burayı bulmasın diye ama bilmiyorum abim zaten bir kaç saate kalmaz gelir o zaman ona da söyleriz"dedi.

"HyuJin, ben bugün söyleyeceğim Min-Seo'yu"dediğimde yüzünde bit gülümseme oluştu. "İlk başta sert çıkışacak bunu biliyorsun ama zaman tanıdıkça sakinleşecektir işte o zaman söylediklerine kulak ver çünkü sinirliyken ne dediği bilmiyor kalbini de kırabilir ama biliyorsun değil mi? Ne olursa olsun ben burdayım"dedi ve bana sarıldı. Bende kollarımı ona saracağım anda ağlama sesi ile hemen ondan ayrılıp Min-Seo'nun odasına doğru koştum. Altını mı pisletmişti? aç mıydı? sıkılmış mıydı?
Kıyafetlerinin üstünden poposunu kokladım. Ve hemen kendimi uzaklaştırdım. Sadece süt içiyordu nasıl böyle kötü kokabilirdi ki. "Altına mı yapmış?"diye soran HyuJin'e, üzgünce başımı salladım. Şifonyerindeki ikinci çekmeceyi açarak bezini, pamuğu ve alt değiştirme bezini çıkartıp çekmeceyi kapattım. Ardından Min-Seo'nun altını değiştirmeye başladım.

Zordu elbette. Çok fazla sorunu oluyordu. Gece uyuyamıyordum çoğu zaman ve bakımı oldukça zordu. Bir sürü zorluk vardı ama, ona karşı beslediğim sevgi ve şefkat tüm zorlukların üstünden geliyordu.

Seni çok seviyorum Lee Min-Seo

✒.

"Abim gelmiş ama güvenlik onu içeri almamış"diye güldü HyuJin. "Senin araman gerekiyormuş"dedi. Bende güldüm. Öncesine kıyasla güvenlik daha da artmıştı. Tabiki bu çok iyi bir şeydi. Telefonumdan güvenliği aradım. İlk çalışta açtı. "Jeon Jungkook benim misafirim onu içeri alabilirsiniz bir sıkıntı yok"dedim. Adam homurdandı ve telefonu kapattı. Kendini bilmiş şey.

Salon camından giriş gözüküyordu bende hemen solonun camına doğru gittim. Güvenlik kapısı açıldı ve Jungkook içeri girdi. Elinde küçük siyah bir valizi vardı.
Ne zaman yanıma geldiğini bilmediğim HyuJin iç çekti. "Abim diye demiyorum ama çok yakışıklı"dediğinde burukça gülümsedim. "Öyle"diyerek ona hak verdim.

Çok geçmeden kapı tıklandı. Zile basamıyordu kimse onun için bir mekanizma vardı ve onu ayarlatmıştım. Çünkü uyuyan Min-Seo kendi uyanmadığı sürece oldukça sinirli ve huysuz oluyordu. Belli belirsiz olan kaşlarını hemen çatıyordu. Tabiki bu onu kızgın göstermiyordu aksine daha da tatlı gösteriyordu.

Benden önce kapıya doğru koşan HyuJin hemen kapıyı açtı ve abisinin boynuna sarıldı. O da istemeyerek de olsa kollarını ona sardı. Sarılmayı hiç sevmiyordu. Ama bana sarılmıştı. Bunu unutamazdım. "Hoşgeldin"dedim ama nedenini bilmediğim bir şekilde sesim kısık çıkmıştı. Onu görünce hep böyle oluyordum resmen kendimden geçiyordum.

Normalde olsa eve sığabilirdik ama Min-Seo bir odayı tamamen işgal etmiş durumda olduğu için HyuJin koltukta yatmaya gönüllü olmuştu. İçim buna el vermiyordu ama çok ısrar etmişti. Cidden herkesin hayatında HyuJin gibi biri olmalıydı. "Önceden geldiğinde kaldığın odada kalabilirsin"dedim. O da beni onaylayarak yukarı çıktı. "Sende çık"diyerek beni itekleyen HyuJin'e yenik düşerek merdivenlerden çıktım. Tam son basamağını çıkmıştım ki Min-Seo'nun çığlığını duydum hızlıca odasına gidip beşiğinden aldım ve pışpışlamaya başladım. O sırada Jungkook'da korkuyla odaya girdi. "Bir şey mi oldu?"diye sordu. Başımı olumsuz anlamda salladım. "Hayır, uykusundan böyle uyanıyor doktor normal olduğunu söyledi"dediğimde rahatladı. "Kucağına almak ister misin?"diye sordum. Çekinerek başını salladı. Çekinmene gerek yok Jeon, o senin kızın

"Yanaklara bak yok artık bu bebek çok tatlı şey yani Min-Seo çok tatlı"dediğinde güldüm. Babasına çekmiş.

Min-Seo dudaklarını boş boş oynatmaya başlayınca acıktığını anladım. "Acıkmış olmalı"dedi Jungkook. O nerden anlamıştı? Min-Seo'yu kucağıma bıraktı ve "Ben duş alıp biraz yatacağım"dedi. Başımla onu onayladım. Arkasını dönüp odadan çıktı. O çıkınca hemen odaya HyuJin girdi. "İnanamıyorum abime ne oldu böyle?"dediğinde kaşlarımı çattım. Cidden önceki davranışlarına kıyasla oldukça nazikti ve benimle konuşuyordu. "Bilmiyorum ne oldu ama iyi oldu"dediğimde o da hızlıca kafasını salladı. "Ben yemek sipariş edeceğim bir şey istiyor musun?"diye sordu HyuJin. Kafamı olumsuz anlamda salladım. O da benim yanağıma bir öpücük bıraktı ve Min-Seo'nun yanağına iki öpücük bırakıp odadan çıktı. "Halan seni çok seviyor"diyerek bende saçını öptüm.

Ayakta durmaktan yorulduğum için Min-Seo'yu beşiğine yatırdım ve korkuluğu indirerek bende yanına uzandım. "Baban da geldi bugün ve halan da burda. Min-Seo, Özür dilerim annecim babanı sana geç gösterdiğim için ama babanın senden haberi bile yok. Sen ona çok benzemene rağmen anlamadı bile. Ah Jeon Jungkook"diyerek iç çektim.

O sırada duyduğum ses ile resmen şok oldum. "Min-Seo'nun babası...ben miyim?"

Min-Seo'nun babası...sensin Jeon.

Evet Jungkook her şeyi duyduu sonunda saf çocuğumuz anladıı

Bir sonraki bölüm için okuyanlar lütfen oy versin aksi taktirde bölüm atmayacağım çok ciddiyim.

Neyse oy verirseniz bir sonraki bölümde görüşürüz💜Sizi seviyorum ve öpüyorum muah muah

Answer ❦︎ |JJK|✔ [Tamamlandı] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin