-2-

689 72 44
                                    

Florence'in Şehirde ki son gecesiydi ve çok az da olsa yağmur yağıyordu, ama yine de penceresinden esen serin rüzgarlar ve hoş yağmur kokusu heyecanını bastıramamıştı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



Florence'in Şehirde ki son gecesiydi ve çok az da olsa yağmur yağıyordu, ama yine de penceresinden esen serin rüzgarlar ve hoş yağmur kokusu heyecanını bastıramamıştı.

Kadın hazır olduğuna kanaat getirdiğinde çocuksu bir hızla odasından çıktı ve hızlı sayılabilecek hareketlerle lobiye girdi. Bruce Wayne'i gördüğünde istemsizce duraksayıp çok hafif. Gördüğü görüntüden memnun bir gülümseme vermekten öteye gidememişti. Adamın bakışları da kendisininkinden farklı değildi.

Yakınlaşıp ''Umarım seni bekletmemişimdir.'' Dedi kadın bu sefer. Hotelin önünde ki arabaya yönlendirilirken. Vale hotelin önünden ayrılmamış arabayı açıp kadın için kapıyı açacakken Bruce eliyle dur işaret yaptı ve kapıyı kendisi açtı. Hemen sonra da ''Hayır'' Dedi ''Hayır bekletmedin.''

Bruce Wayne ile yan yana arabanın adeta gece kuşu gibi ilerlediği yolları izlerken Florence nereye gideceklerini bilmiyorken bir süre adamı inceledi. Sonra da geçen geceyi hatırladı ve garip bir gururla ''Dün ve bugün birkaç tablo satılmış.'' Dedi. Gözlerini adamdan ayırmadı ''Bunun için teşekkürler.''

Konuşan adam hafif bir bakış attı. ''Bu başarı sana ait. Resimlerinle insanları etkileme yeteneğinde.'' Kadın neyden bahsettiğini anladığında camdan dışarısına baktı. ''O gece herhangi birilerini etkileme gibi bir niyetim yoktu aslında.''

Adam konu üstünde kalmadı. Sohbeti yönetmekte bir hayli iyiydi. ''Avrupa'da ki sergiler ve satışlar nasıl?'' diye sordu. Kadın başını hafifçe sallayarak bir an düşündü. ''Burasıyla bir farkı var. Ama tam olarak emin değilim. Öte yandan satışlar aynı seyirde. Almak isteyene çok pahalıya satıyorsun. Sergiyi kurtardığına emin oluyorsun.'' Işıkların açık sularda oyunlarını gördüğünde hoş bir ürperti hissetti. Güzel bir yere gidiyorlardı.

''Senin işin nasıl gidiyor?'' diye sordu kadın. Bruce ise bir an şaşırdı. Uşağı Alfred dışında soran pek olmazdı. Sorduklarında ise kendilerine bir çıkar aradıklarını anlardı. Ancak kadına baktığında, bunu görmüyordu. Sahtecilik yoktu doğaldı ve her yerinde hissedebiliyordu.

Önce tereddüt etti. Sonra ''İşim yoğun,'' diyerek başladı. ''Ancak bir sebep verebilmesini seviyorum. Kendini adadığın, karşılık bile beklemeden yaptığın bir işin olması... Olana kadar ne kadar güzel bir his olduğunu anlamıyorsun bile.''

Kadının kaşlarını çattığını gördü ucundan. ''Beyaz yakalı olmanın bu kadar felsefi olabileceğini düşünmemiştim.'' Gerçek işimi bir bilsen diye düşündü adam. Ancak bir şey demedi. ''Gerçi güç ile ilgili, o takım elbiseyi giydiğinde, sorunları hallettiğinde hissettiğin güç ve tamamlamasıyla da ilgili. Bu durumda aslında felsefi bir kısmının olmasını yargılamamam lazım.''

''Gücü arzulayanlar hakkında bir hayli şey biliyormuşsun gibi konuştun.'' Şehrin dışında ki lokantaya girmek için tekrar sol yaptı. Tüm dikkati kadındaydı. Kadın ise sadece gülümsedi.

The Artist | Bruce WayneWhere stories live. Discover now