Chapter Ten: Guests

3.7K 340 755
                                    

Playlist: KARD - You In Me, ITZY - Wannabe

"Sonra burada bu formülü kullanacaksın. Daha sonra bu uzunluğu buraya böleceksin. Böylece sonucu buluyorsun, anladın mı?"

Hyunjin bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu fakat ben dinleyemeyecek kadar dalgındım. Bu sefer öğle arası okulun kütüphanesine gitmiştik. Çünkü Hyunjin'in çıkışta yapması gereken acil bir işi vardı. Yemeklerimizi çoktan yemiştik. Şimdi ise Hyunjin'in bana matematik anlatması benim de onu dinlemem gerekiyordu. Fakat benim yapmam gerekeni yaptığım pek söylenemezdi. Şu an yanımdaki zeki çocuk boşuna dil döküyordu.

"Yeji, sen iyi misin?"

Ah, bu da sorulacak soru mu Hyunjin? Mükemmelim, turp gibiyim.

"Yeji, beni dinliyor musun?"

Hayır.

"Yeji, bağırmaya zorlama beni. Biliyorsun, kütüphanedeyiz."

Doğrulup ona baktım. Endişeli bir şekilde yüzüme bakıyordu. "İstersen bırakabiliriz." Onu kırmak istemesem de başımı olumlu anlamda salladım. Önümüzdeki eşyaları toplamaya başladı. Onları kucakladıktan sonra ayağa kalktı. Ben de onunla birlikte ayağa kalktım. Beraber kütüphaneden çıktık. Sınıfımızın olduğu kata inip hâlâ boş olan sınıfa girdik. Hyunjin sıraya elindekileri bırakırken ben sıraya oturup başımı sıraya yerleştirdim. Karşımdaki duvara boş boş bakmaya başladım.

Ryujin'in hakkımdaki düşüncelerini öğrenmemin üzerinden iki gün geçmişti fakat hâlâ etkisinden çıkmamıştım. Arada böyle durgunluklar yaşıyordum. Benim için alışıldık bir şeydi fakat Hyunjin için aynı şey söylenemezdi. Yeterince sindirememişti hasta olduğum gerçeğini. Bu kadar ruhsuz olabileceğimi de bilmiyordu doğal olarak. Benim gibi bir umutsuz vakaya kendini attığı için ona acıyordum.

"Yeji... Bana anlatmak istediğin bir şeyler var mı?"

Bendeki 'sen'e açıklayamadığım şeyler var.

Sesimi çıkarmadım. Ne anlatabilirdim ki? Bana yardım edebilir miydi?

"Eğer içini dökmek istersen her zaman yanındayım, biliyorsun. Değil mi?"

Yine konuşmadım. Yine gözyaşlarım akmaya başladı.

Alışkın olmadığımdan mı, bilinmez, bana ilgi gösterildiğinde de duygulanıyordum. Bu ister istemez bana acıdıkları hissini uyandırıyordu. Kimsenin bana acımasını istemezdim. Bazen ben bile kendime acıyordum ve bu duygunun ne kadar iğrenç olduğu oldukça açıktı.

Hyunjin'in sıraya oturduğunu hissettim. Bir sessizlik oldu. Daha sonra nefesini dışarı verip konuşmaya başladı.

"On yaşındaydım. Ailem benden bedenimin kaldıramayacağı ağırlıkta şeyler istiyordu. Çok çalışmamı, okul birincisi olmamı, yaşımdan büyük davranmamı, insanların gözünde aşılamayacak bir engel olmamı... Bir çocuğa göre sırtımda çok fazla yük vardı. O yıl istedikleri gibi okul birincisi oldum, akranlarımın gözünde çok büyümüştüm. Onlara göre daha olgun davranıyor, yirmi dört saatimin on altı saatini okulda ve kurslarda ders çalışarak geçiriyordum. Evet, akranlarım bu başarımı kıskanıyordu ama benim de onlarda imrendiğim şeyler vardı. Ben yaşımın gereği dışarı çıkıp oyun oynayamıyordum. Onlar gibi bisiklet süremiyordum, sadece topu elime almak bile bir hayaldi benim için.

"Ailem eğer çok çalışırsam bana bir bisiklet alacaklarına söz vermişlerdi. Evet, sözlerini tuttular ve sonunda bana bir bisiklet aldılar ama ona binmeme hiç izin vermediler. Çünkü sağlığıma zarar verecek kadar ders çalışmam bile onlar için yetersizdi. Daha fazlasını istiyorlardı fakat benim ufacık bir çocuk olduğumu unutuyorlardı.

✓ anxiety ❁ [hyunjin × yeji]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin