Chapter Twelwe: Pyjamas Party

3.6K 330 1K
                                    

Playlist: Halsey - Eyes Closed

Elli yedi, elli sekiz, elli dokuz, altmış...

Bir dakika daha.

Saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri takip etmişti ve ben hâlâ aynı yerimde oturuyordum. Evet, sakinleşmiştim. Artık ağlamıyordum. Fakat olduğum yerden bir milim bile kıpırdamamış, sürekli baktığım noktaya dakikalarca bakmıştım. Kalkıp gitmek istemiyordum. Hakkımdaki saçma söylemlere inanan bir buz dağıyla beni güçlü tutmak için çalışmasına rağmen herkes gibi dedikodulara inanan iki insanla aynı sınıfta durmak istemiyordum.

Burada yarım saatten fazladır durduğuma emindim ve hâlâ biri merak edip beni aramaya gelmemişti. Hah, gerçi ne kadar merak edilirdim ki? Var olmayışımdan mutlu olacak insanlarla aynı mekanı paylaşıyordum.

Ama Hyunjin... En azından beni bulma çabasına girerek bile duyduklarımın yalanlanmasını sağlayabilirdi. Ancak sesini dahi duymamıştım. Ona karşı gerçekten kırıktım. Belki şu an bu yüzden gitmeye cesaret edemiyordum. Onun yüzüne tekrar kanıp bir kez daha yıkılmak istemediğimdendi belki de donukluğum. İnsan sevdiği tarafından ihanete uğradığında böyle oluyordu demek ki... En ufak parçalara ayrılıyordu fakat sevgisi ağır basıyor yine onun olmak istiyordu.

Arafta olmak gibiydi bu. Nereye gideceğini bilememek, ne yapacağını idrak edememek...

Birine ihtiyacım var demiştim ya, o kişi Hyunjin değilmiş galiba. O da önyargılarının esiri olup küçülmüş. Oysa ilk kez umudun var olduğuna inanmıştım, ilk kez yaşamak için bir sebep bulduğum için mutlu olmuştum.

Ah, sevgilim. Sen de yapmak zorunda mıydın?

Ryujin... Onu hiç anlamıyordum zaten. Benimle birlikte olduğunda hep arkasında bela getiren biri oluyordu. Bazen beni istemeyen birine dönüyor bazen de iyiliğimi isteyen biri haline geliyordu. Hareketleri çok şüpheliydi fakat yine de bir hüküm koyamıyordum. Başkaları gibi önyargılı olup insanlar hakkında peşin hükümler veremiyordum. Belki de bu sebeptendi dışlanmam. Onlar gibi olmadığım için...

Ama emindim ki şu an bu durumdaysam bunun sebebi Ryujin'e inanıp onun peşine takılmamdı. Ah, ne kadar saftım.

Gözlerimi kapatıp nefesimi dışarı verdim. Ne yapmam gerektiğinden emin değildim. Şu an kalkıp sınıfa gitmeli miydim? Ya da son zil çalana kadar burada bekleyip herkes dağılınca hiçbir şey olmamış gibi eve mi gitmeliydim?

Kollarımı bacaklarıma dolayıp sıkıca sarıldım ve olduğum yerde sallanmaya başladım.

"Ne yapacağımı bilmiyorum." Sesli düşündüm. İnsan yalnız olduğundan çareyi duvarlarla konuşmak da buluyordu. Bu bile kendisinin normal olmadığına şüphe ettiriyordu insana.

"Bir gün, bir gün bir çocuk eve de gelmiş. Kimse yok. Açmış bakmış dolabı, şeker de sanmış ilacı..."

Dokuz, on yaş aralığının sahip oldugu ses tonuna yakın bir sesin bir çocuk şarkısı söylediğini duyduğumda gülümsememe engel olamadım. Hayattan umudu olan biri vardı demek ki...

Sessizce ona eşlik etmek için mırıldandım. "Yemiş, yemiş, bitirmiş. Akşama sancı başlamış..."

Buraya doğru gelen ayak sesleri işittiğimde nefesimi dışarı vererek başımı kucağıma gömdüm. Sonunda biri buraya gelmeyi akıl etmişti demek ki...

"Ayş!"

Çığlığa yakın bir ses duyduğumda ben de irkilerek doğruldum. Işığın geldiği tarafa baktığımda korkuyla geri çekilmiş bir kız gördüm. Benden küçük olduğu yüz hatlarından belliydi. İri gözleri beni korkuyla inceliyordu, yutkunduğunu hareket eden boynundan anlamıştım.

✓ anxiety ❁ [hyunjin × yeji]Where stories live. Discover now