Chapter Eighteen: Flames and Pains

3.8K 277 616
                                    

Playlist: Jungkook (BTS) - Nothing Like Us (Cover)

Playlist: Jungkook (BTS) - Nothing Like Us (Cover)

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

2 hafta sonra...

Kucağımdaki patlamış mısır kutusundan bir avuç daha alıp ağzıma doğru götürürken izlediğimiz filmin komik bir sahnesinde bir kez daha kıkırdadım. Her ne kadar şu an ikimiz de gülüyor olsak da içimizde bir yerde ruhumuza batan kaktüsler vardı. O kaktüsleri kapatmak için birbirimizi tamamlamaya çalışıyorduk, tabii buna gücümüz ne kadar yeterse...

İkimizin de ruhundan belirli parçalar eksikti. Bunu kendimize itiraf edemesek de farkındaydık, belli etmemeye çalışsak içimizde kan ağlayan ufak çocuklar vardı.

Hyunjin'in beni arayıp içinde biriktirdiğim tüm duyguları anlatmasınım üzerinden iki hafta geçmişti. Biraz dile kolay gelen bir süreydi fakat bizim atlatmakta çok zorlandığımız günlerdi. Hyunjin'in ailesinin katı kurallara sahip ve mükemmelliyetçi bir yapıda olduğunu biliyordum. Bunu Hyunjin, kendi ağzıyla söylemişti. Fakat bu tavırlar sonunda karı koca arasındaki bağı da çürütmeye başlamıştı. Anlaşmazlıklardan oluşan kavgalar, birbirlerini kışkırtmak için edilen tehditler bunlardan bazılarıydı. Belirli zamanlarda oluyor olsa her ailede olabilecek tartışmalar olarak nitelendirilebilirdi. Ancak bunların artık her gece tekrarlanmaya başlaması bir şeylerin gerçekten ters gittiğinin bir göstergesiydi. Ne yazık ki, bu çürük bağların ortaya çıkardığı olumsuzluklar uzun süredir devam ediyor olmasına rağmen Hyunjin hep bunları içine atmış, susmayı seçmişti. Bir şeyleri kendi düzeltmeye çalışmıştı. Fakat bu yükleri kaldırmaya tek başına kaldırmaya çalışmak onun hemen bedenen hem de ruhen zarar görmesini sağlamıştı. Uykusuz geçen geceleri yorgun düşmesine, ailesinin kavgaları da ağlamasına neden olup ruhen yıpranmasını doğal olarak ortaya çıkarmıştı.

O gece belirli bir saate kadar telefonlarımız açık kalmıştı. Hyunjin artık duygularının verdiği baskıyla gözyaşlarını serbest bırakmış, ben de anlattıklarını ağlayarak dinlemiştim. Sevdiğim kişinin bu şekilde acı çekiyor olması beni de yıkıyordu, gerçekten ama gerçekten onun acılarını ondan koparıp kendime hapsetmek istedim o gece. Belki benim bedenim ve ruhum bunlara karşı daha dayanıklıydı ama Hyunjin kesinlikle böyle şeylere gelemeyeceğini biliyordum. Öncelikle çok duygusaldı; çabuk kırılabiliyor, bazen insanların onu yönetmesine bile izin verebiliyordu. Gerçekten saf ve kötülük düşünmeyen bir kalbi vardı ama o kalp her şeye göğüs gerecek güce sahip değildi. Onu yıpratan da buydu zaten, olaylara karşı kayıtsız kalıp güçsüz duruma düşmek aldığı darbelerle bir olunca çaresiz hale gelmişti.

Ona bu olayları baştan anlatmadığı için kızamıyordum. Çünkü ben de sorunlarımı hemen anlatamıyor, çekiniyordum. Bu durumda onu anlayabilmiştim ama yine de olaylar büyümeden içini dökebilir, bir çözüm yolu bulabilmek için erkenden düşünmeye başlayabilirdik.

✓ anxiety ❁ [hyunjin × yeji]Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora