0.8

222 119 63
                                    


27 Ocak 1933
"Sorun yok komutan Yuta. Ben halledebilirim." Güven verici bir gülümseme takındı Anthea yüzüne. "Sorun yok Anthea . Halledebilirsin bu zamana kadar her şeyi en iyi şekilde yaptın bunu da yapabilirsin." Yol boyunca Anthea'ya kısık kısık fısıldamıştı Doyoung. geniş kapının önüne geldiklerinde ikiside gerinmişlerdi. "Sorun yok." Anthea yüzüne yerleştirdiği diplomatik gülüş sonrası açılan kapıdan hızla içeriye girmiş masada oturan komutana selam vermişti. "General Yukhei doğruyu söylemek gerekirse tahmin etmiyorduk böyle geleceğinizi." İhtişamlı diğerlerine oranla daha yüksek sandalyesine oturduğunda ellerini masanın üzerinde birleştirdi. "Görebiliyorum Prenses Anthea çok ihtişamlı karşıladınız beni." İkiside güldüklerinde Anthea'nın beklentili bakışları buldu karşısındaki adamı. Kolay bitmeyecekti bugün. Keman ve çello sesleri tüm odayı sarmışken Prenses bir kadeh daha içmişti. Ne barış yemeği ama. Hemen yanında oturan Yuta'ya bakmaya korkuyordu. Bitiyordu her şey. Tıpkı kendileri gibi.Ellerini dizlerine koyduğunda nefes almaya çalıştı defalarca. Ne olacaktı sahi şimdi. Nereye varacaktı sonları. Anı yaşayacaksın Anthea. Ellerinin üzerinde hissettiği elle içindeki yangın daha da alevlendi. Boş alanda dans eden çiftler, gülüp birbiriyle şakalaşan diplomatlar sinirlerini bozuyordu. "Müsadenizle." Masadan zorlukla izin alıp kalktığında bulduğu ilk boş odaya attı kendini. Ağır müziği buradan bile duyuyordu . Camı açtıktan sonra nefes almaya çalıştı defalarca. Temiz orman havasını çekti içine. Dakikalar öylece birbirini kovaladı. Açılan kapıya zorlukla döndüğünde gözlerinin dolduğunu hissetmişti.Yuta her zamanki zerafetiyle karşısında dikiliyordu. Neden bu kadar güzeldi ki? Giydiği siyah takımın köşelerindeki ufak işlemeler ve hiç çıkarmadığı boynunda ki kolyesi. Her zamanki düzenli kestane rengi dalgalı saçları. Zorlukla adımlarını atabildiğinde sevdiğinin boynuna sardı kollarını. Ağlamamaya çalışıyordu ama başaramıyordu. "Sorun yok güzelim. Sakin ol." Defalarca fısıldamış elleriyle defalarca sevmişti saçlarını. "Anı yaşayacağız dedik değil mi güzelim." Anthea zorlukla başını salladığında gözlerinden düşen yaşları sildi elleriyle Yuta. Daha sonra boşluktaki elleri yakaladığında derin bir gülümseme takındı dudaklarına. "Bana bu dansı lütfeder misiniz Prenses Anthea?" Anthea'nın dudaklarından dökülen alaylı bir gülümseme sonrası ona uzanan eli yakalamış salınmaya başlamışlardı boş odada. İlk ve son danslarıydı onların. Dakikalarca sallandılar öylece. Her şeyi, herkesi boş verip. Birbirlerine adadılar bir kez daha kendilerini.
Onlar yan yanaydı ve dünya böyle bir mucize görmemişti.

"Kapattım gözlerimi
Yasladım başımı göğsüne...
Sonra o hiçbir şeye değişmeyeceğim kokunu duydum...
Sarıldım sıkıca ...
Hissettim tüm varlığımla teninin sıcaklığını ...
O an orada dursun istedim zaman...
Dursun ki ayıramasın bizi bir daha...
Alıp götürsün bizi buralardan
Kaybolsak...
Hapsolsak birbirimize...
Acıtmasın canımızı hiçbir şey...hiç kimse...
Sadece senin olsam...
Sende benim..."



Oy verip yorum yapmayı unutmayın

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oy verip yorum yapmayı unutmayın.Umarım beğenirsiniz 💖
Teşekkürler ❣️
80lerden1yazar
nojamlee
_xiria
pikachu6832
SKZFANGIRLSTAY123
jaemoutfan
nonetakeyoudown
onewaytomars
kelebeklerden
NEOZONER
SySisi

Saudade [Nakamoto Yuta]Where stories live. Discover now