Gümbet mahallesinde yeni bir güne haberci olarak doğan güneş ile Çiçek tatlı uykusundan uyandı.
Her zamankinde farklı bir gün olmadığını düşünerek yatağından kalkarken hayatın onun için neler hazırladığından bir haberdi.
***
İşi için geldiği yerde h...
Dudaklarıma kondurulan öpücükle uykumdan uyandım. Gözlerimi araladığımda hazırlanmış kocamı görüp yatakta doğruldum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Kalkma Çiçek'im ben işe gidiyorum." Dediğinde saate baktım.
Selim'in gitme saati çoktan gelmişti.
"Hayatım yine uyuya kalmışım." Ben üzüntüyle konuşurken o eğilip alnımdan öptü.
"Sakın üzülme portakal çiçeğim. Hem pastane hem ev yoruyor seni çok normal. Mutfakta kahvaltı hazır. Madem uyandın güzelce karnını doyur güzelim tamam mı?" Konuşması bittiğinde bir kez alnımdan öptü.
"Benim kalkıp sana kahvaltı hazırlamam lazım ama." Selim yatağın kenarına oturup yüzümü ellerinin arasına aldı.
"Bu hayatı ortak yaşıyoruz güzelim. Sen ya da ben diye bir şey yok biz varız. Normalde hep sen hazırlıyorsun arada ben hazırlamışsam ne olmuş?" Dediğinde sessiz kaldım.
"Hala surat mı asıyorsun sen?" Selim bir anda beni gıdıklamaya başladığında kahkaha atarken elinden kurtulmak için çırpındım.
Gücüm ona yetmediği için kahkahalarımın arasında zar zor;
"T-tamam. D-dur." Demeyi başardım.
Selim'in elleri durduğunda hala deli gibi gülüyordum. Onunda yüzünden tatlı bir gülümseme vardı.
Ondan ayrılmak istemediğim için kollarımı boynuna dolayıp öpücüğü derinleştirdim. Selim anında bana karşılık verirken elinin birini mini geceliğim sayesinde açıkta kalan bacağımda dolaştırmaya başladı.