22.BÖLÜM : BEKLENMEYEN MİSAFİR

203 55 118
                                    

Eğer bir kitap yazıyorsanız, bölümleriniz için en güzel şarkıların tek doğru adresi __ENDLESS
ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM ❤💜

Yukarıdaki şarkıyla okumanızı tavsiye ederim..❤❤

Hayat sonu gelmez bir yolculuk değildir asla. Sonu olmasına rağmen bıkmadan usanmadan önümüze engeller koyar, çerme çakar, tamam bundan sonra her şey çok güzel olacak dersin bir bakmışsın ki hayat sana öyle bir yol çıkarmış ki ne kalabiliyorsun ne de gidebiliyorsun. Hayat sana git diye haykırırken senin gitmeye cesaretin olmuyor. Arafta kalırsın bende şu an tam o noktadayım.

'Alara sen ne dediğinin farkında mısın? Ne demek Buğra hasta?' Duyduğumun yanlış olabilme ihtimaline sığınarak sordum sorumu. Masanın üzerinde ellerimi birleştirerek bir cevap bekledim.

'Evet hasta ve bu hastalık..' benim aksime oldukça rahat arkasına yaslanarak kollarını göğsünün altında birleştirdi. Alışkın oldukları bir durum olsa gerek ki diğerlerinin yüzlerinde de bir tuhaflık vardı.

'Defne burada mıydın sen? Ben bahçedeyim sen Güney'le oturur yaparsın kahvaltını! Ben rahatsızlık vermeyeyim! ' Alara'nın sesinin üzerine gelen sese döndüm.

'Sen bana ne dedin az önce?' Merakla yüzünü incelemeye başladım.

'Güney'le oturur kahvaltını yaparsın dedim Defne nesini anlamadın?' Bana Defne deyişine bu kadar sevineceğim aklımın ucundan geçemezdi. İçimde koparmak istediğim çığlıklarımı bir bir geri yuttum.

'Gel sende ye beraber kahvaltı yapalım Buğra!' Alara'nın teklifi üzerine gözlerimiz bir biriyle buluştu. Hiçbir tepki vermeden önüme döndüm.

'Yok istemez ben sizin Güney'le olan güzel kahvaltınızı bozmayayım. Size afiyet olsun ben odamdayım.' Alara ağzını açıp itiraz edecekken arkamda duyduğum ve giderek uzaklaşan adım sesleriyle odasına gittiğini anladım.

Duyduğum kapı çarpma sesiyle irkildim. Bu kadar kızacak ne vardı?. Bana onu görmek istemezsem bir daha karşıma çıkmayacağını kendisi söylemişti ve ardından beni kendi evine getirtmişti. Şimdi de bu. Omzumda hissettiğim elle soluma döndüm.

'Boşver Defne geçer siniri birazdan.' Güney'in anlamsızca beni teselli etmesi karşısında dudaklarımı birbirine bastırarak başımı hafif salladım ama ne bekleyecek halim ne de onun bu tavırlarına katlanacak sabrım vardı. Bir hışımla kalktığım sandalye gürültüyle yere düşse de umursamadan hızla çıktım mutfaktan.

'Defne nereye dur!' Doruk'un sözlerine karşı gelerek merdivenlerden çıkmaya başladım. Hangi oda olduğunu bilmediğimden koridorun başında durdum.

Böyle durarak olmayacağını anlayarak hızla sağımda ki ilk odanın kapısını açtım ama boştu. İki, üç derken Alara'nın bana verdiği odanın karşısında ki oda tek kaldığında tüm öfkem en üst seviyeye ulaştı. Derin bir nefes alarak kapıyı tek seferde açtım ve gürültüyle kapatarak içeri girdim.

Elini başını altına koymuş öylece yatağında tavanı izliyordu. Hiç bir tepki vermedi. Geleceğimi biliyormuş gibi sanki beni bekliyormuş gibi gayet sakindi. Göz ucuyla bile bakmadı.

'Senin derdin ne hı sorunun ne?' Bir iki adım attıktan sonra odanın ortasına durdum.

'Neymiş benim derdim?' Yüzüme dahi bakmadan tavana bakarak konuştu. Söyledikleri öfkeden kahkaha atmama neden olurken sinirden yerimde duramadım ve bir kaç adım atarak yatağının yanına kadar geldim.

ZİFİRİWhere stories live. Discover now