"Arka bahçede otuz tane küçük bok var. Neden arka bahçede otuz küçük bok var?" Tom içeri girdiği anda iç içe geçmiş bir şekilde oturan bize bakarak sormuştu.
Kucağımda oturan Taehyung, Tom'un sorusuna sadece gülmüş, tırnaklarını törpülemeye devam etmişti.
"Saydın mı gerçekten?" Marvin, gülerek sorusunu yönelttiğinde Tom omuz silkmiş, hemen karşısında duran koltuğa oturup ayaklarını önündeki masaya uzatmıştı.
"Evet saydım. Böyle lanet bir alışkanlığım var"
"O lanetten bende de var. İçtiğim yudumları, attığım adımları bile sayıyorum" Anton parmağıyla Tom'u göstererek elindeki şişeyi amaçsızca sallamıştı.
Marvin, birasını yudumlarken ikisine de farklı dünyalardan gelmiş gibi bakmıştı. Bu tepkisi beni gündürmüştü. "Siz cidden salaksınız" demişti tuhaf gülüşünü yapmadan hemen önce. Sonra ıkınarak gülmüştü.
"Merdivenden çıkarken sesli sayıyorsun"
Zack, silahını temizlemeye devam ederken bakışlarını kısa süreli olarak Anton'a çevirmişti. Anton, onun bu cevabına şaşırmıştı. Belli ki yaptığının yeni farkına varıyordu. "Öyle mi? Siktir, ben cidden manyak bir şeyim"
"Bir dakika, asıl konumuzdan saptık" Tom tekrar konuştuğunda bakışları beni bulmuştu. Taehyung'un koltuktan sarkıttığı bacaklarında parmaklarımı gezdirirken kaşlarımı kaldırarak ona bakmıştım.
"Neden bahçede uzun kulaklı otuz küçük bok var?"
"Neden bu kadar merak ediyorsun? İki puma değil de otuz tavşan mı seni meraka sürüklüyor?"
"Siz ikinize şöyle bir bakınca o iki pumanın orada bulunması beni zerre rahatsız etmiyor fakat otuz tavşan beni meraka sürüklüyor"
"Hediye" demiştim bakışlarımı Taehyung'a çevirerek. Bana bakmasa da dudağının kenarı hafifçe kıvrılmıştı.
Tom'un kaşları havalanmış, yine de daha fazla sormamıştı. Bizi anlamaya çalışıyordu ama boşuna uğraşıyordu.
"Sadece iki tane istemiştim" demişti Taehyung. Yine bana bakmamış, tırnaklarıyla uğraşmaya devam etmişti. Korece konuştuğundan diğerleri bizi anlamıyordu.
"Fazlası göz çıkarmaz diye düşündüm"
"O zaman yirmi sekiz puma daha istiyorum" elini havaya kaldırarak tırnaklarını incelemişti. Havadaki elini kavrayarak dudaklarıma yaklaştırmış, elinin üzerine dudaklarımı bastırmıştım.
"Nasıl istersen bebeğim"
•••
"Merak ediyorum da, bu kadar mekanı takip etmek zor olmuyor mu?" Seong sözünü bitirdikten sonra içkisinden koca bir yudum almış, mekanı tekrar gözden geçirmişti.
Sahibi olduğum barlardan birine gelmiştik. Hepsi günlerdir adamlarımı eğitiyorlardı ve yorgun düşmüş, bunalmışlardı. Ben de onları barlarımdan birine getirmiştim.
"Bu işlerle ben ilgilenmiyorum. İlgilenen adamlarım var. Hepsiyle tek başıma ilgilenmeye kalksam altından kalkamam. Adamlarım ilgileniyor, sıkıştıkları yerde de bana danışıyorlar"
Şaşkınlıkla onaylamış, uzağımızda kalan, dans eden kızları izlemeye başlamıştı. Hiçbiri konuşmuyor, öküz gibi kızları izliyorlardı. Marvin ve Anton'un yüzünde silik bir gülümseme vardı. Neler hayal ettiklerini bildiğimden bu hallerine gülmüştüm.
"Çok aptallar" demişti Taehyung adamlarımı izlerken. "Bir zamanlar sen de onlar gibiydin. Sonra seni eğittim. Ne harikayım ama"
"Bu normal değil mi? Her erkek böyledir"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Him & I •taekook•
ActionO benim sürtüğümdü. Benden başka kimsenin siki için çıldırmazdı. Kimseye göz ucuyla bile bakmaz, iltifatlarına milim dudak oynatmazdı. Bana sadık, bir o kadar da benden bağımsızdı. [Him & I şarkısından esinlenilmiştir] [Feminen Taehyung içermektedir]
