[[Geldiğim yeri nasıl unuturum?]]

26.3K 2.2K 2.1K
                                    

"Adam bizimle. Beş dakika sonra oradayız"

"Yaşıyor mu?"

"Yaşıyor gibi. Yani sanırım"

"Şimdi neden sana bu konuda güvenmediğimi anlıyor musun? Adamı öldür demedim, bana getir dedim Taehyung"

"Sana getiriyorum zaten!"

"Yaşıyor mu belli değil!" dediğim anda bir çığlık sesi duyulmuştu. Muhtemelen Taehyung yaşayıp yaşamadığını anlamak işin bacağına bıçak saplamıştı.

"Yaşıyor işte"

"Seni küçük s-" ve telefonu suratıma kapatmıştı. Anaç sürtük, beni bir kez olsun dinlemiyordu.

koltuktan sinirle kalıp yavaş adımlarla çalışma odamdan çıkmış, çıkarken kol düğmelerini çıkarıp siyah gömleğimin kollarını dirseklerime kadar katlamıştım.

Merdivenlere geldiğimde kravatımı gevşeterek boynumdan çıkarmış, gömleğimin ilk üç düğmesini açarak kendime rahatlık sağlamıştım.

Kravatı ve kol düğmelerini başından beri beni takip eden orta yaşlı hizmetliye vermiş ve kollarımı göğsümde bağlayarak karşımdaki kapıyı izlemiştim.

Birkaç dakika sonra kapı açılmış, içeri önce Taehyung girmişti. Ellerindeki, dirseklerine kadar uzanan bordo rengi eldivenleri zarifçe ellerinden sıyırarak çıkarmış, yanına koşarak gelen hizmetliye fırlatmıştı.

Her yeri beklediğim gibi kanla kaplıydı. Yüzünde yer yer kan damlaları vardı. Bacakları, omuzları ve en çok da elbisesi kurumaya yüz tutmuş kan lekeleriyle doluydu.

Taehyung kısık gözleriyle yanımdan geçerken bana bakmış, yüzündeki yan gülümsemesiyle aletimi sıkıca kavramıştı.

Yerimden sıçramış, omzumun üzerinden ona bakıp düz ifademi bozmadan benden uzaklaşan bedenini izlemiştim. Aşağı kata inen kapıdan geçip gözden kaybolduğunda, yerde kanlar içindeki adamı iki kolundan tutmuş sürükleyen Yoongi ve Marvin girmişti içeri. Onların arkasında da Zack, Jimin, ikizler ve Tom vardı.

Jimin ellerindeki kanlı, bıçaklardan yapılma yelpazelerini keyifle açıp kapatıyor, ikizler omuzlarındaki taramalı silahlarla gülüşüyorlardı. Zack ve Tom da hallerinden gayet memnun gibi görünüyorlardı. Gülüşerek bir şeyler konuşuyorlardı. Hepsinin üzeri aynı Taehyung gibi kana bulanmıştı.

Yoongi ve Marvin adamı tam ayak ucuma sürüklediklerinde "Bundan sonrası benim ilgi alanım" demiştim. Baygın halde yatan adamı omzuma almış, ıslık çalarak diğerlerinden uzaklaşmıştım.

Alt kata inen kapıyı açmış, merdivenleri seke seke inmiştim. Deponun aralık kapısını da kolumla itip içeri girmiş ve omzumdaki adamı metalden yapılmış sandalyeye oturtarak kollarını ve bacaklarını sandalyenin üzerindeki kalın kelepçelere koymuştum.

Kelepçeleri kapatıp üzerlerindeki kilitleri çevirmiş, ıslık çalmaya devam ederek karşımda duran masaya ilerlemiştim. Taehyung masada oturuyordu ve benim ona yaklaştığımı görünce bacaklarını ayırmış masaya yaslanmam için alan açmıştı.

"Hayatımda gördüğüm en güzel sandalye olabilir. Sana minnettarım Namjoon" demiştim kollarımı göğsümde bağlayarak. Taehyung arkamda rahat durmuyor, burnunu ensemdeki saçlara sürtüp gerildiğinden sertleşen sırt kaslarımı tırnaklarıyla çiziyordu.

Bu sandalye daha önce bizde yoktu ve çok aramamıza rağmen hiçbir yerde bulamamıştık. Yaptırmak istemiştik fakat hiçbiri istediğimiz sağlamlıkta ve işlevde yapamamıştı.

Namjoon da Kingsmanların eğitiminde kullanılan bu sandalyelerden getirmeyi teklif etmişti ve ben de seve seve kabul etmiştim. Tabi bu sandalyenin nasıl bir eğitimde kullanıldığı sorusu da beynimi hala kemirip duruyordu.

Him & I •taekook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin