Bölüm 61

517 28 4
                                    



Meclis'teki Gensoru Görüşmelerinin Son Günü

Efendiler, 8 Kasım günü, Meclis'te gensoru görüşmelerine devam edildi.

Feridun Fikri Bey'in "Meclis Soruşturması"nın kabulü ile ilgili konuşması, birçok konuşmacının sözleriyle karışarak hayli uzadı. Ondan sonra Yunus Nadi Bey kürsüye çıkarak: "Efendiler, dedi, memleketin rejimi söz konusudur. Cumhuriyet rejimi söz konusudur. Herşeyden önce bu meseleyi görüşmek lâzımdır!" Yunus Nadi Bey, Rauf Bey'in bir gün önceki sözleri üzerinde durarak, Millî egemenlik mi Cumhuriyet'in gelişmesinden doğmuştur? Yoksa Cumhuriyet mi millî egemenliğin gelişmesinin sonucudur?" şeklinde bir fikrin tartışılmasının yersiz olduğunu açıkladı.

Rauf Bey'in; "Değil Halifenin, Saltanatın, bu makamın haklarını elinden alabilecek olan herhangi bir makamın aleyhindeyim" şeklindeki sözlerini, Yunus Nadi Bey, şöyle yorumladı: "Rauf Bey'e göre bu makamın hakları vardır. İfade açıktır. Saklı hakları vardır. Sakın kimse almasın, günün birinde belki lâzım olacaktır." "Halbuki, Teşkilât-ı Esasiye Kanunu çıkmıştır. Bütün makamlar tespit edilmiştir. Bütün durumlar kanunda yerini almış, belirtilmiştir. Ama hâlâ, efsaneden safsatadan söz ediyor."

Bundan sonra Yunus Nadi Bey şunları söyledi: "... Cumhuriyet'i beğenmeyen kimseler vardır. Açıkça söyleyemediklerini düşüncelerinde besleyen yaratıklar vardır ve bunlar içimizdedirler." ".... Öyle adamların kafası ezilir, efendiler!"

Yunus Nadi Bey, Rauf Bey ve arkadaşlarının gösteri yaparcasına davranışlarından, müfettiş paşaların istifalarından ve Meclis'in içinde oyun oynanılmayacağından söz ettikten sonra, dedi ki: "Özel ve gizli düzenlerle bazı maksatları gerçekleştirebiliriz kuruntusuna kapılarak ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin köşesinde oturarak bu türlü şeyleri yapmak saygısızlıktır. Kabul edemeyiz, efendim."

Yunus Nadi Bey, Refet Paşa'ya ilişerek şunları söyledi:

"Yüksek bilginiz olduğu üzere, Refet Paşa Hazretleri, altı yedi ay önce, basında yer alan gösterişli ve yersiz... bazı açıklama ve demeçlerle milletvekilliğinden istifa etmişlerdir. Garip bir olaydır. Gerekçe olarak eklemişlerdi ki, milletvekilliğinden çekilmelerinin sebebi, karanlık odada, yalnız arkadaşları arasında bir millî and mı ne, bir şey varmış. Orada toplanan arkadaşları iş başına getirecekmiş. Efendim, çok merak ettim bu işi".

Afyonkarahisar Milletvekili Ali Bey, yerinden söze karıştı ve : "Yani Generaller Hükûmeti" dedi. Yunus Nadi Bey: "Çok merak ettim bu işi" diyerek sözüne devam etti ve dedi ki: "Teşkilât-ı Esasiye Kanunu vardır. Cumhuriyet kurulmuştur. Hükûmetin nasıl teşkil edileceği orada yazılıdır. Bütün bunları idare eden bir Türkiye Büyük Millet Meclisi vardır. Hayır, bunlar yeterli değildir. İstenir ki, Refet Paşa milletvekilliğinden istifa etsin ve gitsin hükûmet kursun; yakın arkadaşlar toplansın.. Ne anlayıştır bu?"

"Efendim, dağ başında mıyız? Demirci Efe'yi alıp gelip de, hükûmet mi kuracaktı? Meclis yok mudur? Teşkilât-ı Esasiye Kanunu yok mudur? Bu, ne mantıksızca harekettir?"

Refet Paşa, Yunus Nadi Bey'e cevap vermek üzere kürsüye çıktı. Kendisini savunmaya çalışırken, Rauf Bey ile aralarında bir fikir birliği olduğundan, Rauf Bey'in söylediği her şeyin onun hesabına da kaydedilmesi gerekeceğinden söz ettikten sonra: "İki asker milletvekilinin Meclis'e dönmelerini istemişsem, acaba Çin'de olduğu gibi bir Cumhuriyeti mi yapmak istemiş, olurum?" dedi. Refet Paşa'nın sözlerine, birçok milletvekili oturdukları yerden kısa cevaplar vermeye başladılar. Hemen hemen karşılıklı tartışmaların yapıldığı bir konuşma oldu. Nihayet, kürsü başka bir muhalif konuşmacıya bırakıldı. Bundan sonra kürsüye çıkan Mahmut Esat Bey (İzmir), "... Günlerden beri sürmekte olan ve sonu bir türlü gelmeyen görüşmelere, ne inkılâbın ne de milletin sabrı vardır" dedikten sonra, "durumun inkılâp adına, inkılâbı ileri götürmek adına hükûmeti düşürmek"ten ibaret olmadığını belirtti.

NutukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin