13.

1.5K 55 1
                                    

*DÜZENLENMİŞTİR*

Barkın ayağının altında hissettiği nemle birlikte bakışlarını aşağı indirdi. Çıplak ayakları yemyeşil, hafif nemli çimlerin üzerindeydi. Hemen sonra kendine baktığında krem rengi keten bir pantolon ve gömlek giydiğini fark etti.

Neredeydi?

Neler oluyordu?

En son hatırladığı şey kulağında sevdiği kadının sesiyle birlikte duvara çarptığıydı. Buraya nasıl gelmişti? Kulağına dolan gülüşme sesleriyle kafasını sağa çevirdi.

Sevdiği, güzel gözlü karısı kucağında oğullarıyla birlikte çimlerin üzerinde dönüyor, görmeye doyamadığı gamzeleriyle duymaktan asla bıkmayacağı kahkalar atıyordu. Yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirip ayaklarını onların yanına gitmek için hareket ettirdi.

En azından çalıştı. Çünkü bir sorun vardı. Ve onlara attığı her adımda ilerleyemen aksine aradaki mesafeyi her seferinde arttıran Barkın kaşlarını çatmış sorunun ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Aniden nefesinin kesilmesiyle birlikte ellerini boğazına götürdü. Sanki koca bir yumru vardı ve Barkın'ı boğuyordu. Hırıltılı nefeslerinin eşliğinde gözlerini birkaç kere kırpıştırdığında yemyeşil çimlerin ve güneşin tatlı sıcaklığının yerini karanlığın aldığını gördü.

Gözünün önüne parça parça görüntüler gelirken neler olduğunu bir türlü anlayamıyordu. Görüntülerden birinde Deniz Defne ve kendisi vardı. Her zaman gittikleri tepedelerdi ve Deniz Defne'nin yüzündeki çocuksuluğa bakılınca bunun ilk sevgili oldukları döneme ait olduğunu anlamıştı. Biraz sonra kulağına sesler doluştu.

"Seni seviyorum."

"Seni seviyorum."

Boğazındaki elini çekip dokunmak için uzattığında görüntü kayboldu. İrkilen Barkın kendini toparlayamadan başka bir görüntü belirdi gözlerinin önünde.

Karısının masmavi gözleri hemen karşısındaydı. Uzun, yumuşak, dokunmaya kıyamadığı ama bir o kadar da okşadığı saçları yastığa dağılmış, dudağında bir gülümsemeyle kendine bakıyordu. Bu birlikte uyandıkları ilk sabahtan bir andı.

Bu anın devamında Barkın Deniz Defne'yi kendine çekmiş ve uzun bir günaydın öpücüğü vermişti. Çatık kaşlarına rağmen gülümseyen Barkın'ın gözlerinin önüne bu sefer bir hastane odası geldi.

Hayır. Burası bir hastane odası değildi.

Burası bir muayenehaneydi.

Silik silik duyulan sesle daha da dikkatli bakmaya başladı. Kendisi Deniz Defne'nin elini tutuyor ve heyecanla monitöre bakıyorlardı. Kendilerine dönen doktor gülümsediğinde monitörden ritmik ve güçlü sesler duyulmaya başladı.

Bu bebeklerinin ilk kalp atışıydı.

Barkın ilk duyduğunda nefesinin kesildiğini hissettmiş, içi tarifi mümkün olmayan muazzam bir duyguyla dolmuştu. Aynı anlarda karısının sesi duyuldu.

"Barkın.....o çok güçlü."

"Defne'mm....bizim bebeğimiz."

"Bizim bebeğimiz."

Barkın gözünün önüne gelen bu görüntüyle gözlerinden akan yaşlara engel olamamıştı. Yorgunlukla içinde olduğu karanlık yere çöktüğünde neler olduğunu anlayamıyordu.

ZOR TÖRE (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now