·gözyaşı·

828 59 52
                                    

Draco şöminenin önündeki koltukta oturuyor, buz kesmiş vücudunu ısıtmaya çalışıyordu. Greengrass'lar ayrıldıktan sonra korkunç bir kavga patlak vermişti. Şimdi Narcissa kollarını birbirine kavuşturmuş, endişe içinde sızlanırken Lucius sinirle salonu arşınlıyordu.

"Bıktım senin abuk subuk protestolarından! Duydun mu dediğini, Muggle arkadaşmış! Hah! Beni enayi yerine koymak senin ne haddine! Dünya üzerinde o kadar safkan, o kadar akıllı kız var, senin gidip bulduğun kıza bak! Gitmiş Muggle düşkünü acayip bir kızı alıp getiriyorsun! Ama suç bende! O Greengrass'ı adam sandım da onunla ortak oldum!"

Draco dilinin ucuna kadar gelen iğneleyici sözleri yutmak için insanüstü bir çaba sergilerken konuştu. "Neden bu kadar kızdığını anlamıyorum baba. Muggle düşkünü falan değil. Küçükken tek başına kaldığında Muggle çocuklarla arkadaş oluyormuş, ne var bunda?"

Lucius sinirle güldü. "Ne var bunda diyor, şuna bak! Niye tek başına kalıyormuş? Cadılara kıran mı girmiş!"

"Astoria hasta! Çocuklara ayak uyduramıyormuş, okula da gidememiş zaten."

Narcissa bayılıyormuş gibi bir iç çekti. "Hasta mı! HASTA MI! Ah, Lucius duyuyor musun dediğini! Tutup da hasta bir kızı mı buldun yani!"

Draco hiddetle ayağa fırladı. "Sözlerine dikkat et anne! Daha geçen günlere kadar Astoria'yı soruyordun, görüşmüyor musunuz, ne yapıyor, neden gelmiyor diye?"

"Ah, benim salaklığım! Ne bileyim öyle bir kız olduğunu."

Draco histerik bir kahkaha attı. "Nasıl bir kızmış? Neyini beğenmedin mesela?"

"Draco annenle dalga geçme! Sen bizim tek varisimizsin! Akıllıca bir birliktelik kurmak zorundasın. Malfoy adını böyle kirletmene izin vermem!"

Draco babasının söylediklerini duyunca kalbi sıkışmış gibi hissetti. Sessizce söylediği sözler her nasıl olduysa odada yankılandı. "Senin için önemli olan tek şey soyadın değil mi? Birini sevmek, onu hissetmek, ona ihtiyaç duymak nasıl bir duygu bilemezsin. Al, adın senin olsun. Zamanında tam da adının şanına yakışır davranmıştın zaten. O yüzden şimdi gittiğimiz her yerde baş köşede ağırlanıyoruz, değil mi baba? Astoria bana her şeye rağmen sevebileceğimi, her şeye rağmen birinin beni sevebildiğini gösterdi. Üzgünüm, bana ve duygularıma saygı duymuyorsan seninle konuşacak tek kelimem yok."

Sinir aklını bürürken ani ve yanlış bir karar verdiğini biliyordu. Ama kendini durdurmadı, onları ikna etmek için uğraşmayacaktı. Bir hışımla kapıya yöneldi.

"O kız gözlerini kör etmiş senin! Draco hemen buraya dön!"

Narcissa yüreği ağzında, "Beni öldürmek mi istiyorsun sen!" diyerek son kozunu oynadı. "Bir kız için ailene sırtını mı dönüyorsun? Draco!" Onu durdurmak için çabaladı ama çok geç.

Draco kapıyı çarpıp çıkmıştı bile.

"Ona mı gidiyor? Lucius bir şey yap!"

Lucius koltuğa yığıldı. "Bunun benim oğlum olduğuna inanamıyorum."

Geceyi Çatlak Kazan'da geçiren Draco, sabahın ilk ışıklarında bir gürültüyle uyandı. Bir baykuş camı gagalıyordu. Dün geceki kavgadan ve biraz fazla kaçırdığı Ateş Viskisinden olsa gerek, başı çatlayacakmış gibi ağrıyordu. Sızlanarak yataktan kalkıp camı açtı. Baykuş, Draco ayağındaki mektubu alır almaz hızla uçup gözden kayboldu.

Mektup kısacık birkaç cümleden oluşuyordu ama Draco'nun bir saniye bile gecikmeye fırsatı olmadığını anlamasına yetti.

Astoria çok hasta, morale ihtiyacı var.
Gelebilir misin?
Daphne Greengrass

emerald · drastoriaWhere stories live. Discover now