·sen ve ben·

796 59 25
                                    

Astoria aynanın karşısında elbisesiyle ilgilenirken aralık kapıdan Draco'nun sesi duyuldu. "Tak tak."

"Erken geldin!" diye bağırdı Astoria, "Hazır değilim." Draco koşar adım yaklaşıp ona sarıldı. "Ne kadar erken buluşursak o kadar iyi."

"Madem öyle makyajımı tamamlayana kadar bekleyeceksin," dedi Astoria onu koltuğa doğru iterken. "Benim için bir zevk," diye yanıtladı Draco. Masadaki dergilerden birini alıp koltuğa kuruldu.

Astoria tekrar aynaya dönerken Draco'nun dergisiyle ilgileniyormuş gibi yapsa da göz ucuyla onu izlediği fark edince aynadan ona bakarak sırıttı. "Ne var," dedi Draco, "Gözlerimi senden alamıyorum." Astoria bu yoruma gülümserken ona aynadan sevgi dolu bir öpücük gönderdi.

"Nereye gidiyorsunuz," diye sordu Hyperion. Astoria onu öperken "Her zamanki yerimize," diye yanıtladı, "Göle."

Astoria Draco'nun sessiz ve kimse olmayan yerlerde daha mutlu olduğunu fark ettiğinden beri, o göl kendisine dünyanın en güzel yeriymiş gibi gelmeye başlamıştı. Artık bir numaralı uğrak yerleriydi.

Babasının ezici bakışları altında kapıya yaklaştılar. "Geç gelirim," diye seslendi Astoria. O el sallarken Daphne'nin kaşları havalandı. Astoria ona göz kırpıp hemen bahçeye kaçtı.

Draco'nun kendisine uzanan elini tuttu ve birlikte göle cisimlendiler. "Senin için sürpriz bir aktivitem var," dedi Draco Astoria hevesle piknik sepetini açarken. Astoria meraklandığını hissetti. Sepetin içini karıştırırken "Bu yemeklerden daha mı güzel," diye sordu. Draco ağzının sıkı sıkı kapalı olduğunu gösteren bir hareketle örtünün üstüne serildi.

Astoria'nın iştahının yerine geldiğini görmek Draco'yu çok mutlu ediyordu. Böyle ufak şeylere sevinmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Hatta öyle ki Draco en son ne zaman başka birinin mutluluğuna sevindiğini hatırlamıyordu bile.

Eskiden olsa böyle tuhaf romantiklikler ona komik gelirdi. Ama şimdi Astoria başka bir şeylerle ilgilenirken çaktırmadan onu izlemek, ona elleriyle bir şeyler yedirmek, göz göze saatler geçirmek, onu hakkında ufacık, ilginç bir bilgi öğrenmek Draco'yu hiç olmadığı kadar mutlu hissettiriyordu.

İşte yine onu inceliyordu, Astoria göle dalıp gitmişti. Gözlerinin rengi suyun mavisini yansıtıyordu. Bacaklarını bir yana kıvırmıştı, omuzlarını örten ince pelerin beline uzanırken rüzgarla hafifçe dalgalanıyordu.

Biraz sonra Astoria hınzırca gülerek Draco'dan yana döndü. "Girelim mi," diye sordu heyecanla. Draco şaşırdı. "Şimdi mi? Su henüz o kadar sıcak değil-" Astoria ayağa fırlayıp pelerininin düğmelerini açmaya girişti. "Peki," dedi Draco, "Şey, donacaksın ama."

Astoria ona dönüp güldü. "Çok narinsin." Ve bir anda elbisesini başının üzerinden çıkarıp fırlattı. Doğrusunu söylemek gerekirse Draco bunu beklemiyordu. Suya ayaklarını falan sokar, belki biraz etrafa sıçratır diye düşünmüştü. Kısa bir an şok içinde kaldıktan sonra, gözlerini başka yöne çevirme zorunluluğu hissetti. Astoria hala gülüyordu. "Utanmana gerek yok, iç çamaşırlarım üzerimde."

Draco kızardığını hissetti. Neden bu kadar utandığını düşünürken kendi kendine küfretti. Tekrar önüne döndüğünde Astoria suya girmişti bile. "Çok soğuk!" dedi titreyerek. Draco dikkatini kızın suyun üstünden görünen çıplak omuzlarından çekmeye çalışırken kendinde ne gibi bir sorun olduğunu düşündü. Astoria'nın pek çok elbisesinden omuzları görünürdü. Omuz görmek normaldi. "Saçmalama, "diye söylendi kendi kendine, "Kıza yakında evlenme teklifi edeceksin, utandığın şeye bak!"

emerald · drastoriaWhere stories live. Discover now