30.Bölüm 💌

3.4K 219 69
                                    

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Kağan
Sabah uyandığımda Yağız'ın göğsünde yatıyordum. Gece kalp atışlarının sesini dinleyerek ve kokusunu içime çekerek uyumak istemiştim,çokta huzurlu uyumuştum. Uyanmıştım ama kalkmak istemiyordum. Asırlar boyu böyle yatabilirdim. Komodinin üzerindeki telefonumun titreme sesini duymamla huzur bulduğum göğüsten ayrılmak zorunda kaldım. Dünden beri telefonu elime bile almamıştım. Bildirim panelinden bakınca ablamdan mesajlar ve aramalar olduğunu gördüm. Ne annem ne de babam aramamıştı. Zaten artık umurumda da değildi.

Telefonum çalmaya başlayınca Yağızı uyandirmamaya dikkat ederek odanın balkonuna çıktım. Serin hava yüzüme çarpmış ve bir nebze olsun ayilmami sağlamıştı. Açmakla açmamak arasında gidip gelirken,en azından ablamın ne durumda olduğumu bilmesi gerek diye düşünerek açtım telefonu.

"Efendim abla?" dedim pürüzlü sesimle. Dün gece ağladığım için sesimin böyle olması kaçınılmazdı.

"Kağan nerdesin bebeğim? O kadar aradım,mesaj attım dönmedin." diye sordu. Sesi telaşlı geliyordu.

"Ait olduğum yerdeyim abla. Kalbimin götürdüğü yerdeyim. Hor görülmeyeceğim,aşağılanmayacağım bir yerdeyim." dedim.

"Nasılsın peki?" diye sordu bu kez ablam.

"Babasının hakaretlerine ve dayağına,annesinin igrenen bakışlarına maruz kalan biri nasılsa öyleyim işte abla." Dokunsalar ağlayacaktım.

"Off kıyamam sana. Akşam sen gittikten sonra biraz tartıştık. Bir süre daha kalacaktım ama valizimi topladım Antalya'ya dönüyorum. Babamın içinden canavar çıktı. Onu böyle bilmiyordum."

"Boşver abla. Keşke sen benim yüzümden aranı bozmasaydın."

"Sus bakiyim. Biz kardeşiz. Kötü gününde arkanda durmazsam ne anlamı kalır ki kardeşliğin? Bugüne kadar yanında değildim. Ama artık ben varım. Her zaman yanındayım." ablamın dediğiyle gözümden tek damla yaş süzülüp yanağımdan ince bir yol çizerek tişörtümle buluştu.

"Sağol abla." diyebildim titrek sesimle.

"Istersen benimle gelebilirsin. Kapım ardına kadar açık sana." demesiyle yüzümde tebessüm oluştu.

"Sağol abla. Artık kendi başımın çaresine bakacağım. Şimdi kapatmam gerekiyor. Sonra görüşürüz olur mu?"

"Olur tabi. Kendine çok iyi bak tamam mı?"

"Tamam abla, sende." diyerek kapattım telefonu. Yüzümü silip içeri girdim. Yağız'ın yanına yatıp göğsüne sokuldum tekrar. Evet,bugün bize okul yoktu... Sevgilimin kollarından ayrılıp okula gitmek istemiyordum. Biraz daha sokulup kokusunu içime çeke çeke uyumaya çalıştım.

Yağız
Gözümü açtığımda gözlerim odada küçük bir tur attıktan sonra duvar saatine ilişti,9 olmuştu. Geç kalmıştık okula ama kim takar? Zaten dersler işlenmiyor diye rahattık. Yataktan kalkmak istedim ama göğsümün üstündeki ağırlık izin vermedi. Gözlerimi oraya yönlendirdiğimde Kağan'ın göğsümde uyuduğunu farkettim. Tam anlamıyla göğsüme kedi gibi sokulmuş uyuyordu. Akşam o kadar kötü bir durumdaydı ki kalbimin sesinin onu rahatlatacağını söyleyip göğsüme yatmış, dediği gibi de olmuştu. Kısa sürede uykuya dalmıştı. Büzülen dudakları o kadar tatlı duruyordu ki öpme isteğiyle dolmuştum. Ulaşamadığım için öpemiyordum ama nasılsa bol bol zamanımız vardı. Istediğim zaman öpebilirdim. Telefonumu elime alıp bildirim paneline baktım. Whatsapptan mesaj vardı. Yoksa mesajlar mı demeliydim?

MUCİZEM (BxB)Where stories live. Discover now